X

Hayat dolu bir sabitlik hali: Sessizlikteki huzur

Eğer bir şeyi yapmaya gözü kapalı bir şekilde odaklanmışsak, süreç uzuyor ve şartlar zorluyorsa, çoğunlukla kendimiz dışındaki herkesin yaptığımız şeyi bizden daha iyi yaptığını düşünürüz. Aslında hepimiz birbirimize benziyoruz. Böyle zamanlarda aklımız bir oraya gider, bir buraya. Çözüme ve/veya mevcut durumdan şikâyet etmeye yönelik sayısız düşünce…

İhtiyacımız olan o sessiz alanı hem içeride hem dışarıda bulmakta zorlanırız. İşin özü sessizliğin toplumumuzda ve özellikle Batı kültüründe başlı başına zor bir aktivite olması. Evet, sessiz olmak aktivitesi; hayat dolu bir sabitlik hali.

Çoğumuz bir şeyler dinlemeden, bir şeyler okumadan ya da bir şeylerle uğraşmadan sessiz kalamıyoruz. En sessiz, sakin anlarımız bile sosyal medyada gezinerek, müzik dinleyerek, gazete veya kitap okuyarak geçiyor. Birçoğumuzun çocukluğunda sessiz kalmamız, kendi hayal dünyamızın derinliklerinde gezintilere çıkmamız ödüllendirilmedi çünkü. Her anı verimli (!) kullanmamız öğretildi. Hayal etmek boş boş oturmaktı ve bu, kesinlikle yapmaya devam etmemizin istendiği bir şey değildi.

O zaman düşünmek zorundaydık. Bolca ve sürekli olarak düşünmek. Hedefe giden yol buradan geçiyordu. Herkesin sessizlik ve sakinlik molalarından uzak, aktif ve hareketli olmaya teşvik eden bir fikri vardı. Olan şu ki; başkalarının doğrularını alıp, kabul edip gerçeğimiz yapmaya devam ettiğimiz sürece özümüzden uzaklaşıyoruz. Çocukluğumuzda “Erkek adam ağlamaz“, “Hanım kızlar bebeklerle oynar“… Yetişkinliğimiz için de sayısız örnek verebiliriz eminim hepimiz.

Çok fazla dış uyaranımız var. Görüldüğü üzere, işler yaşımız ilerledikçe de değişmiyor. Negatif veya pozitif tabanlı fark etmeksizin, çok sevdiğimiz veya niyetinden şüphe duyduğumuz birinin bir geribildirimini olduğu gibi alıp kabul edebiliyoruz. İşte o anda düşüncelerimiz artık temiz değil. Bizim sandıklarımız bize ait değil. Kontamine olmuş durumdalar. Zihnimizin aynasında gördüğümüz bozulmuş bir görüntü.

Böylesine kirli bir aynaya bakmayı hiçbirimiz istemeyiz. Zihnin yapısını suya benzetirsek eğer, ister deniz, ister göl olsun, sessizlik ve sakinlik haline ulaştığında, temiz ve durağan olur. Seçiminiz gölse eğer, yansımasında kendinizi, denizse eğer derinini berrak bir şekilde görmeniz mümkün olacaktır.

Yaşam döngülerimizde, zamanı belirsiz olmak üzere, koşullarımızı belki de kökünden denebilecek derecede değişime uğratan olaylar mevcut. Boşanmalar, hastalıklar, kazalar, doğal afetler, sevdiklerimizin kaybı, büyük maddi kayıplar gibi… Şimdiden yolunuz bu yaşam deneyimlerinin biri veya birkaçından geçmiş, yaşamınızdaki yükleri eskiye oranla hafifletmeyi seçmiş olabilirsiniz. İçinden geçtiğiniz çoğunlukla acı deneyimlerin sağladığı farkındalıkla daha keyifli, daha şifalı, kendinize ve kalbinizden gelen seçimlere daha yakın bir yöne ilerlemiş olabilirsiniz.

Henüz böyle bir şey yaşamadıysanız eğer, o kaos anlarının kapımızı çalmasını beklemeye gerek var mı gerçekten?

Derin deneyim veya günlük yaşamın olağan karmaşık zamanlarında su benzetmesinden devam edecek olursak eğer, zihnimiz sörf için çok uygun, kocaman dalgaları olan bir denize dönüşüyor. Düşünceler de ortama uyum sağlayıp sörf yapıyorlar, hatta zaman zaman birbirlerine bile çarpıyorlar. Ne aklımızda ne de yaşantımızda kontrol bizim elimizde değilmiş gibi.

Oysaki aklımız da bizimle aynı şeyi istiyor; sessizliği, sakinliği ve bunu sağlamak için onca düşünceyi üretişi… Aklımız düşmanımız değil ve zihni sakinleşmeye davet ettiğimiz sessizlik anları bir mücadele, bir savaş alanı değil.

Günlük yaşantımızdan bir örnekle bu yazım için son cümlelerimi kurmama izin verin. Teknolojinin yeni nimetlerinden drone. Siz de kimine göre iş aleti, kimine göre oyuncak olan bu icadı eğlenceli bulanlardan mısınız? Kumandası bizde, seçtiğimiz bir alandan yavaşça yükseliyor, önce görmek istediğimiz alanı daha büyük bir bütünlük içinde görme şansımız oluyor, sonrasında her şey yavaş yavaş küçülmeye, daha da yükselip detaylar kayboldukça birbirine benzemeye başlıyor. Detaylar azalırken aynı oranda kayda giren ortam ses miktarı da azalıyor.

İşte o an, o etkileyici keyif ve hatta neşe veren manzara! Her şeyi görebildiğimiz ama bir o kadar da sessiz ve huzurlu hal!
Farkındalıkla görmek yaşantımın her alanında en büyük destekçim. Ben dikkat vermeyi seçtikçe keyifle sürekli devam edeceği kesin olan bir yolculuk. Amacı ne zihni boşaltmak ne de düşünce üretmek. Tam farkındalık; eylem ya da düşünce yoluyla şimdiki zamandan kaçınmak ya da onu değişikliğe uğratmaya çalışmayı dilemeden yaşama halidir. Bu yaklaşım dünyayla ilişkinizi kökünden değiştirebilir. Bu sayede size acı veren şeylerin etkisini azaltıp, sevinçlerinizi, neşenizi yükseltebilirsiniz.

Eğer kendinizi yorgun, yaşam hevesi kırılmış, öfkeli, tükenmiş hissediyorsanız… Odaklanma ve zaman yaratmak sizin için sorunsa… Sizi rahatsız eden acı ve günlük olaylarla başa çıkma zorlaştıysa… Zihninizin içi sürekli düşüncelerle kalabalıksa… Sakinleşip hoşça vakit geçirmeye, yaşadığınız anın tadını çıkarmaya ihtiyacınız varsa… Aklınızdan geçen düşüncelere bir drone örneğindeki kuşbakışı bakmak fikri hoşunuza gittiyse eğer..

Heyecanla vermek istediğim haber şu ki; pozitif bir yaşam deneyimi yaşamak ve bunu korumak isteyenlere destek olmak için 3 Ekim Cumartesi günü saat 11:00 de başlayacak ve takip eden 10-17-24-31 Ekim ve 7 Kasım tarihleri boyunca aynı gün ve saatte 6 hafta boyunca sürecek olan “Hazineni Fark Et” isimli online bir program hazırladım. Hazineni Fark Et, kadim yoga yaşam felsefesi başta olmak üzere bakmak yerine görme halini yaşatacak içeriği, tüm dünyada bilinen, uygulanan ve pozitif sonuçları ile binlerce insanı peşinden sürükleyen bilgilerin, özenli bir harmanı.

Günlük yaşantınıza kolaylıkla katabileceğiniz meditasyon teknikleri, nefes egzersizleri, bakmak ve görmek arasındaki farklı deneyime kapı açan görsel içeriği ile bu eğitim:

  • Stres, acı ve günlük yaşamın zorluklarıyla daha rahat baş etmenize,
  • Rahatsız edici olaylarla zarafet ve sakinlikle başa çıkmanıza,
  • Bu anda tam olarak mevcut ve canlı olmanıza,
  • Terapötik etkileri ile stresin beden duyumlarınızdaki huzursuzluk veren etkilerinin azalmasına katkı olmak amacıyla tasarlandı.

Program içeriği hakkında detaylı bilgi sahibi olmak, kaydolmak veya tanışmak isterseniz bircesin@gmail.com adresimden bana ulaşabilir, hakkımda biraz daha bilgi sahibi olmak isterseniz @birceileyoga Instagram hesabımdan beni takip edebilirsiniz.

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Daha keyifli bir yaşam deneyimi için bir program: “Hazineni fark et” başlıyor

Birce Sinem Tezer: Merhaba, ben Birce. Yoga ile lise yıllarımda tanıştım. 200 saatlik temel eğitimimi 2014 yılında aldım. İçlerinde Godfrey Devereux gibi pek çok kıymetli eğitmenlerin olduğu farklı yoga stillerine ve meditasyon pratiğine dair 500 saate ulaşan derinleşme yolculuğum halen devam ediyor. Yoga & meditasyon derslerim ve bireysel pratiklerimde yoga pozlarında verilen tepkilerin günlük yaşamdakinin aynısı olduğu, aynı yollar his ve düşüncelerden geçildiği felsefesini benimsiyorum. Mat pratiğinin günlük yaşama yansımalarını araştırmak öncelikli davetim. bircesin@gmail.com mail adresi ve @birceileyoga instagram hesabı ile sorunuz veya paylaşımınız varsa bana ulaşabilirsiniz..
İlgili Makale