X

Hayallerini yaşayanların alet çantası 1: Akış ve tutku

Hayal ettiği hayatı yaşayanları diğerlerinden ayıran nedir?
Akışta yaşamak ne demektir, nasıl mümkün olur?
Her insanın bir tutkusu var mıdır gerçekten? Tutkumuzu nasıl bulabiliriz?
Nereden, nasıl başlamalıyız?

Aklınız bu sorularla meşgulse lütfen öncelikle bir anlığına her şeyi bırakın arkanıza yaslanın, derin bir nefes alıp yavaşça verin ve kendinizi yürekten kutlayın. Dünyada görmek istediğimiz değişimi bu soruları soran insanlar yaratıyor. Siz de onlardan birisiniz. Şikayet etmek, suçlamak ve yargılamak yerine ışığınızı parlatmanın arayışı içindesiniz. Siz parladıkça, onlarca insanın da kendi ışığını keşfetmesine ilham oluyorsunuz. Bu, onlara ne yapmaları gerektiğini söylediğinizde değil (bu sadece direnç yaratır) siz her gün daha çok kendiniz oldukça gerçekleşiyor. Sonra onlar da ışıklarını kendi çevrelerine yayıyor. İşte böyle çoğalıyoruz.

Kendinizi tebrik edin lütfen çünkü pes etmiyorsunuz. Ülkemizi ve dünyayı zorlayan tüm akıl almaz gelişmelere rağmen umut etmekten, yeni yollar aramaktan vazgeçmiyorsunuz. Tam da bu değil mi bizi insan yapan?

Bilim insanları tüm canlılar içinde adaptasyon kabiliyeti en yüksek türün insan olduğunu söylüyor. Bir kutup ayısı tropik iklimde yaşayamıyor ya da her bitki her ortamda canlı kalamıyor. Ancak, insan her koşulda ve şartta yaşamanın bir yolunu bulabiliyor. Pes etmeden daha iyi yaşamanın yollarını arayanlar zorlu şartlardan güçlenerek çıkıyor.

İyi bir yaşam hayaliyle yanıp tutuşan, çabalayan, zorluklarda yoluna devam eden, öğrenen, deneyen, paylaşan, hatalar yapan, düşen ve yeniden kalkan, düşüp kalkamadığında sabreden, arkadaşının başarısından zevk duyan, cankulağıyla dinleyen, destekleyen, yol açan, alan tutan, risk alan… herkese kalpten teşekkürler. İyi ki varsınız, iyi ki varız.

Etkinizi fark edin lütfen. Bir kişi bile olsa kutlayın. Bazen sadece bir kişiye ulaşmak yeterlidir.

Yeni bir seneye başlamaya sayılı günler kaldı. Kalbinize kulak verdiniz mi? Neyin hayaliyle yanıp tutuşuyor? Belki de bir yanınız bunun çılgınca olduğunu düşünüp yok saymaya çabalıyor ama diğer yanınız o kadar iyi biliyor ki gerçek olabileceğini… Ve işte bu bilen yanınız hayal etmekten alıkoyamıyor kendini.

Bu yazı dizisinde hayallerini yaşayanların alet çantasını aralıyoruz. Karşımıza ilk çıkanlar tutku ve akış oluyor. Şimdi hadi gelin bu ikiliye daha yakından bakalım. Serinin diğer yazıları da bu hafta yayında olacak. Lütfen takipte kalın.

Şimdi hayalinize bir olta atın lütfen. Onu yavaş yavaş kendimize çekeceğiz ve yazının sonunda ona biraz daha yaklaşmış olacağız.

Tutku, eylem gerektirir.

Tutku duyduğumuz şeyleri yapmaktan keyif alırız. Ancak gerçek şu ki insanların büyük bir çoğunluğu neye tutku duyduğunu bilmiyor. Stanford Üniversitesi’nde yapılan bir çalışma 12-26 yaş grubundaki gençlerin sadece beşte birinin hayatta neyi neden başarmak istediğiyle ilgili net bir görüşü olduğunu buldu. Peki, neye tutku duyduğumuzu bilmemiz mi gerekir, yoksa tutku keşfederek açığa çıkartılmayı mı bekler? Araştırmalar çoğu insan için tutkunun bir şeyi deneyip, onu sevdiğini keşfedip, uzmanlık geliştirdikten sonra oluştuğunu söylüyor. Yani, aslında çoğu zaman neye tutku duyduğumuzu bilmiyor olmamız doğal çünkü tutku, bir arayışın sonucu olarak açığa çıkıyor. Tutku, eylem gerektiriyor. O zaman neye tutku duyduğunu bilmeyen insanlar gerçekten inandıkları gibi şanssız mıdır? Yoksa bu sadece yeterince denemediklerini mi gösterir?

İpucu: Tutkunuzu keşfetmek için en çok kıskandıklarınıza yakından bakmanızı öneririm. Sizde açığa çıkarttığı o ateşli duygunun içinde kalın. Bırakın kıskançlık yaksın içinizi. Duygudan çıkmak, kaçıp kurtulmak, tepki vermek yerine bu sefer sadece hissetmeyi araştırın ve görmek için bakın. Tam olarak nedir içinizi böylesine yakan? Neye ihtiyacınız var? Neyin özlemini çekiyorsunuz?

Açığa çıkan içgörülere güvenin ve bir deftere not alın. Bu pratiği 7 gün boyunca tekrarlayın. Her seferinde açığa çıkanları deftere kaydedin. 7. günün sonuna kadar yazdıklarınızı okumayın. Süre tamamlandığında hepsini okuyun ve birden fazla kez yenilediğiniz unsurlara dikkat edin. Aradığınızı orada bulabilirsiniz. Eğer bu pratik sizi zorluyor ve duygunuzla yüzleşmek için desteğe ihtiyaç duyuyorsanız bir uzmandan yardım almayı araştırabilirsiniz.

Akış bir tesadüf değil, varoluş halidir.

Akış, zamanın durduğu, kendimizi bütünüyle yapmakta olduğumuz eyleme verdiğimiz, çok kolay olduğu için sıkıcı olmayan veya zor geldiği için bizi yıpratmayan bir varoluş halidir. 1970’lerden beri bu konuda araştırma yapan Profesör Mihaly Csikszentmihalyi, rahiplerden sanatçılara kadar 8000’in üzerinde insanla yaptığı görüşmeler sonucunda akışı böyle tanımlıyor.

Bi çoğumuz bu hali zaman zaman yaşamışızdır. Ancak, tam olarak nasıl ve neyin sonucu açığa çıktığını bilmediğimiz için çoğumuzun rastlantısal olarak gördüğü bir deneyim olabilir. Akış, kişiseldir. Birileri resim yaparken akıştadır, bir diğeri makine tamir ederken. Birimize sıkıcı gelen, diğeri için tamamen heyecan dolu olabilir. Hepsinde ortak olan, akışın bize oyun gibi gelen deneyimlerde ortaya çıkmasıdır. Oyun, yaptığımız şeye kendimizi tam olarak ve neşe ile verdiğimizde kendiliğinden oluşur. Akıştayken, tüm varlığımızla yaptığımız şeyin ta kendisi oluruz. Zaman kaybolur. Aşık olmak gibidir.

Ben bu deneyimi yaşamla uyumlanmak olarak yorumluyorum. Dirençlerimizden bir süreliğine soyunup kendimizi su gibi akan yaşam pınarına bırakıyoruz. Akıştayken endişe içinde olmaz, yorulmaz ve tükenmeyiz. Aksine çalıştıkça enerjiyle dolarız.

İpucu: İşten ilişkilere kadar tüm yaşam alanlarımızda akışta olsak yaşamımız neye benzerdi? Sabahları nasıl uyanır, ilk ne yapardık? Günlerimiz nasıl geçerdi? Nelerle uğraşırdık? Bu soruları kendinize sormak ister misiniz? Cevapların en görünür olduğu yer beyaz kağıtlardır. Yapmanız gereken tek şey, bir kalemi kağıtla buluşturmak ve cevapların su gibi akışını izlemek. (İlk seferde olmazsa denemeye devam edin. Cevaplar akmıyorsa siz bırakmadığınız içindir.)

Peki, tutku dolu ve akışta bir yaşam gerçekten mümkün mü? Evet!

Son yıllarda hayal ettiği hayatı yaşayan insan sayısı giderek çoğalıyor çünkü hayallerimizi nasıl gerçekleştirebileceğimiz artık bir sır olmaktan çıktı. Yapmamız gereken yaratımın doğasını keşfetmek ve adım adım hayallerimizin yolunda yürümek.

Başlamak için hazır olmayı beklemeyin.

Başlamak için ihtiyaç duyduğumuz şey o ilk adımı atmaktır. Bu adımı ne zaman atarsak atalım şu anda olduğumuz yerden başlayacağız. Başlamak için hazır olmayı beklemek zamanı ötelemekten başka bir işe yaramaz. Yola çıkmadan olasılıkları görmek çoğunlukla mümkün olmaz. Hepsi yolda açığa çıkar. Olasılıklar ve mucizeler sadece yolda olanlara görünür.

“Ben de artık yola çıkmak istiyorum!” diyenler için bir müjdem var. 27 Aralık’ta bir Online Yaratım Atölyesi düzenliyorum. Başlamak için ihtiyaç duyduğunuz tüm yönlendirmeyi bu atölyede bulacaksınız. Dahası, takip eden 1 hafta boyunca sizi yolunuzda destekleyeceğim. Atölye detaylarını aşağıda bulabilirsiniz. Sorularınız ve kayıt için lütfen benimle iletişime geçin: giricidigdem@gmail.com. Hakkımda daha fazla bilgi için www.digdemgirici.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

2022 Yaratım Atölyesi

Nedir şu yaratıcılık dedikleri? Her insan yaratıcı mıdır?
Hayal ettiklerini yaşayanları diğerlerinden ayıran nedir?

Her insan yaratıcıdır. Ancak, içinde bulunduğumuz zamanda yaratıcı olmakla ilgili pek çok yanlış inanç var. Bu nedenle, çoğumuz yaratıcılığı sanatçılara özgü bir yetenek gibi görüyoruz. Halbuki yemek yemekten bir arkadaş sohbetine kadar her şey yaratıcı hale gelebilir.

Yaratıcılık her insanın doğuştan sahip olduğu bir güçtür. İhtiyacımız olan, bu gücü hissetmek için yardımcı araçlarla tanışmak ve yaratım sürecinin nasıl işlediğini öğrenmektir.

2,5 saatlik bu buluşmada yaratıcı doğamızı tanıyacak ve hayal ettiklerimizi yaratabilmek için nasıl bir yol izlememiz gerektiğini keyifli ve ilham dolu bir sohbet ortamında keşfedeceğiz. Birlikte vizyon panolarımızı hazırlayacağız ve vizyon panosunun neden bu kadar önemli ve gerekli olduğunu kavrayacağız.

“İnşallah bu sene olur!” demenin bir değişim yaratmadığını fark etmiş ve artık harekete geçmek isteyen herkes katılabilir.
Geleceğe yön vermeye var mısınız?

Program detayları:

27 Aralık 2021, 20:00 – 22:30
Online (Zoom)

Takvim

  • Yaratımın Doğası ve Formülü
  • Yaratım Araçları
  • 2022 Vizyon Panosu (renkli kalemler, fotoğraf ve resimlerle birlikte üretiyoruz)

*Atölye sonrasında online grup üzerinden 1 hafta boyunca sorularınıza cevap vererek sizi destekleyeceğim.

İlginizi çekebilir: Duygular vs. düşünceler: Duygular sözlüğü ve duygu sandığımız düşünceler

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale