Hayallerin peşinde: Yazmak ve yaşamak

Son yazdığım yazılara göz gezdirdim de bir, yazdıklarımın temel konusu ilişkiler, ilişkiler ve yine ilişkiler olmuş…

Aldatmayı da yazmışım, başarılarının yanı sıra çektikleri aşk acısıyla efsaneleşmiş kadınları da. Arkadaşlığı da yazmışım, arkadaşlığı ilişki evresine taşımayı da. Kendimi de yazmışım, duyduğum veya hayal ettiğim örneklere de değinmişim.

Kimilerine iyi gelmiştir elbet, kimilerininse hoşuna gitmemiştir. Benimle iletişime geçip yazılarımı ne çok beğendiklerini söyleyenler olduğu gibi, bir kelimesini bile okumayı es geçenler de olmuştur hiç kuşkusuz.

Yazı yazmanın verdiği en büyük hazzın, tüm duygularımızı dünyayla paylaşıyor olmamız olduğunu söyleyebilirim söylemesine de, bir güzelliğini daha ekle derseniz, alınan olumlu olumsuz yorumlar diyebilirim sanırım. Olumlu yorumlar nasıl bizi mutlu ediyor nasıl bize daha çok yazma isteği veriyorsa, olumsuz yorumlar da bir o kadar bizleri geliştiriyor ve gelişmemiz adına hep yazma, kalemi hiç bırakmama isteği veriyor inanın.

Yazmayanlar bilemez, belki de anlayamaz. Yazanlar ise yazmadan duramaz, dursa da bir garip olur içleri sanki bir şeyler eksik gibi.

Benim de böyle olur duygularım yaz(a)madığımda işte. Konuşmak isterim de ifade edemem sanki kendimi, yazmak isterim, belki sesimi duyurmak belki de sesini duyuramayanların sesi olmak adına. Ama üç şey varsa şu hayatta bana en çok keyif veren, hiç düşünmeden yazmayı koyarım ilk üçe, sırasına aldırış etmeden.

Hep çalışmak istemediğimden bahsederim eşe dosta, hatta yazılarımda bile paylaşırım kimi zaman, çalışma hayatında yer almadan da mutlu olabileceğimi, kendimi geliştirebileceğimi. Aslında yeni yeni fark ediyorum ki benim derdim çalışmak ile ilgili değilmiş ki. Benim derdim mesai saatlerime kendim karar veremiyor olmamla, kazandığım ücretin bir kişinin iki dudağının arasında olmasıyla, gün içerisinde keyif aldığım şeyleri yapacak vakit bulamamamla, aslında benim sorunum yaptığım iş veya işleri sevmememle alakalıymış da farkına varamamışım yıllardır.

Dilediğim saatlerde, o gün nereyi ofis olarak kullanmayı seçersem orada işimi yapabileceğim, özgürce yazı yazıp dilediğimce içerikler üretebildiğim, kendimi geliştirmeye, daha çok okumaya vakit bulabildiğim bir işin varlığını arıyormuşum ben meğer onca zamandır.

Elbette var böyle işler freelance yapılabilecek. Ama bu kadar yoğun bir iş temposundan sonra, mesai bitiminde evine pert bir halde dönen özel sektör çalışanları için oldukça zor bunu bulmak desem de beni anca benim gibi özel sektörün uşağı olmuş olanlar anlar ya neyse.

Hayallerimizin peşinden gitmek için ‘çok’ çalışmamız, ‘çok’ çaba sarf etmemiz gerektiği her kimin ya da kimlerin lafıysa, belli ki kendileri de ya Kapitalist sistemin mağdurları ya da en büyük kazananlarıdır diyebiliriz, öyle değil mi?

Ben demiyorum ki hiçbir efor harcamadan, oturduğum yerden tüm kolaylıklara erişeyim diye ama benim gibi Kıbrıs’ın kuzeyinde, güneyinde, İstanbul’da ve Londra’da birçok farklı sektörde çalışmış, farklı tecrübeler edinmiş, Mısır’dan Danimarka’ya farklı farklı ülkelerde 6 fuarda katılımcı olarak yer almış, Uplifers gibi büyük bir internet sitesinde yazıları paylaşılan, farklı sektörlerde sosyal medya yöneticiliği yapmış, yazmayı ve okumayı mecburiyet değil de bir ihtiyaç olarak gören biri için bu çok da büyük bir hayal, ulaşılması zor bir hedef olmamalı diye düşünüyorum, yoksa yanılıyor muyum?

Halbuki dijital dünyanın bu kadar geliştiği bir dönemde benim ilgi alanlarım dahilinde içerik üretebileceğim ve bunu da dilediğim saatlerde yapabileceğim bir iş olanağının hala karşıma çıkmamış olmasına şaşırmalı mıyım dersiniz?

Aslında nereden başlamalı, nasıl bir yol izlemeliyim belki de bu sorularımın cevabına kalıcı bir çözüm bulamamaktan yorulduğum için bugün bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedim. Hiç beklemediğim anlarda tanıdığım, bazen ise tanımadığım insanlardan yazılarım ile ilgili yorumları her daim olmasa da zaman zaman aldığımı düşünecek olursam, bu yazımdan sonra da belki birileri benimle iletişime geçer, bana ışık tutar, yol gösterir, kim bilir…

Veda ederken bugün, sizlere hatırlatmak istediğim bir şey var. Siz siz olun hayaliniz küçük veya büyük fark etmeksizin kimsenin, en sevdiklerinizin dahi, ona ulaşamayacağınıza sizi inandırmasına izin vermeyin.

Neşeyle, sağlıkla ve de başarılarla geçireceğiniz günlere.

İlginizi çekebilir: İlişkiler vs. yeni nesil ilişkiler

Gizem Okut
1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ... Devam