Hayal okul mu yoksa hayalet okul mu?

Çocuklar okula girerken neden ağlıyor ya da gerginleşiyor? Onların girerken değil de çıkarken ağlayacakları bir okul olabilir mi? Ya da tatil geldiği zaman üzülen çocuklar? Çocuklarla yaptığım bazı görüşmelerde genelde sorarım… Nasıl bir okul istiyorsun? Hep oyun olsun, ağaçlar olsun tırmanalım, uzay gemisi olsun, deniz altında, uçakta olsun, kediler, köpekler, papağanlar olsun, müzik aletleri…

Çocukların gittiği için değil, ayrıldığı için ağlayacakları bir okul hayal edin…

Cevaplardan anlaşıldığı gibi özgür bir okul istiyorlar. Sınırların olmadığı, öğrencilerin öğretmenlere değil de öğretmenlerin çocuklara ayak uydurduğu, kuralları kendilerinin koyduğu, kendilerin düşüp kendi başlarına kalktığı, okulların çevresinde uzun parmaklıkların olmadığı, ağaçların yer aldığı okullar istiyorlar.

Çocuklar yaratıcılıklarını destekleyen ve eğlenceli mekan tasarımları istiyor.

Hayal denilen kavram tamamen özgür olmaktan beslenir. Çocukların beşiklerini alırken, düşmesin diye kenarları parmaklıklı olanları tercih ederiz ya da bir oyun parkına koyabiliriz, sınırları çok kısa olan… Kısacası engellere alıştırırız. Böylelikle de hayallerini engelleyebiliriz. Ne yazık ki hayal kurmanın yaşı erkenden bitiyor. 30 yaş üstü kişilere sorduğumuzda birçoğu hiç hayal kurmadıklarını söylerler. Hayal kurabilmenin bir yolu da okullardan geçiyor. Ama bu okulların biraz farklı olması gerekir. Engellemenin, gereksiz kuralların, anlamsız beton yapıların olmadığı okullar…

Okulların biraz farklı olması gerekir. Engellemenin, gereksiz kuralların, anlamsız beton yapıların olmadığı okullar…

Çatısı olmayan, çocukların istedikleri zaman dersten çıkabildiği, birçok etkinliği stadyum havasında izleyebildiği… Sesin, bağırmanın, çığlık atmanın serbest olduğu, tüm sınıfların içerisinde kocaman tırmanabilecekleri ağaçların olduğu… Birazcık tehlikenin, risk almanın, düşmenin, yaralanmanın, kendi kendine problemi çözebilmenin olduğu…

Yeni örnekler böyle okulların mümkün olabileceğini gözler önüne seriyor.

Çocukları eğitmek yerine, doğal bırakmanın, koştukları, denetlenmedikleri, dünyayı oyunla öğrenebilecekleri bir okul… Biraz suyun içerisinde, belki bir deniz altında, biraz da bir uçağın içerisinde, kokpitin tüm düğmelerini karıştırabileceği… Ya da okulun dışı gibi içerisinde sadece balığın değil, yılanın, akrebin zürafanın olduğu okullar…

Çocuklar böyle okullarda oyun ile öğrenmek istiyor.

Belki de okulun binalarından başlayan içerisinde tüm müzik aletlerinin olduğu, çalındığı bir okul… Gerçekleştirenler var… Biraz kaybolmuş olsa da hayal gücü elimizde, bunun sınırı yok. Fikirlerimiz hayalet olmadan, sadece hayal etmeliyiz…

Eğitim alanlarının doğayla iç içe olması da önem taşıyor.

 

İlginizi çekebilir: Küçük yaşta başlayan ve ömür boyu süren bir alışkanlık: Akıllı emzikler

Psikolog Burak Arkan Psikolog
Lisans eğitimini Haliç Üniversitesi Psikoloji bölümünde tamamlayan Burak ARKAN,  Aile Danışmanlığı üzerine yaptığı Yüksek Lisans Programını ise Ankara Üniversite'sinde bitirdi. Halen Gelişimsel Sosyal Psikoloji konusunda ... Devam