X

Hayal kurmaya “cesaret” edebilmenin büyüsü

“Cüret etmek, çok kısa bir süre için güvenli bölgeden çıkmaktır. Cüret etmemek ruhu kaybetmektir.” –Soren Kierkegaard

Cesaret hayatımızın her alanında, adım atmak için oldukça önemli bir kavram. Fakat öyle bir alan var ki, hani bir kaynak gibi nehirlerin doğduğu noktalar vardır, eğer o doğuş noktası olmasaydı nehir de olmayacaktır ve kaynak hayat verir, can verir, enerji verir, akışı verir. İşte hayal etme yeteneğimiz de hayatımızın o kaynağını oluşturur… Peki hayal etmek ve cesaret arasında nasıl bir ilişki vardır veya bu hayatımızın farklı alanlarında nasıl tezahür eder?

Ben bugün sizlerle biraz bu sorunun cevabına odaklanmak istiyorum. Öncelikle kendimize sorarak başlayacağız tabi ki, hayatımızın hangi alanında hayal kurabiliyoruz? Çoğumuz tarafından “tabi ki her alanda rahatlıkla hayal kurabilirim, hayallerimin alanı yoktur ben her şeyi isterim düşünürüm” veya “hayal ediyorum ama olmuyor” gibi cevaplar gelebilir bu soruya karşılık olarak. Fakat nasıl bir hayal etmek halinde olduğumuzun evrene hangi akışlar ile hayallerimizi yansıtmakta olduğumuzun veya hayal etmekte ne kadar cesaretli olduğumuzun yeterinde farkında mıyız?

“Cüret etmek, çok kısa bir süre için güvenli bölgeden çıkmaktır. Cüret etmemek ruhu kaybetmektir.”

Gelin sizlerle birlikte cesaretle yine hayal ettiğimiz bir yolculuğa çıkalım. Örneğin hayatımızda bir aşk olsun, samimiyeti ve duygusallığı güçlü bir ilişki olsun istiyoruz. Ve hayallerimizde olan böyle bir ilişki yaşamak. Fakat diğer yandan şu düşünceye sahibiz “aşk günümüzde bulunmuyor, tüm ilişkiler samimiyetsiz, bana böyle bir aşkın gelebilmesi çok zor, ben imkansızı hayal ediyorum, aşkı bugün kim bulmuş da ben bulayım?” gibi çoğaltabileceğimiz istediğimiz aşkı hayal etme cesaretinden fersah fersah uzak düşünceler, inançlar veya söylemlerimiz… Peki sizce bu nokta, cesaretle hayal edebilmeyi hayatımıza getirmekte midir? Gerçekten cesaretle hayal etsek nasıl olurdu?

Yani şunu söyleyebilsek;“ben bugün sevginin aşkın ve karşılıklı samimiyetin var olduğu bir ilişki hayal ediyorum, bu ilişkide çok sevmeyi ve çok sevilmeyi istiyorum, bu akışta dengeli bir ilişki kurarak hayatımın güzelleşeceğine inanıyorum ve bu kişi ile evleniyor olmayı diliyorum, bu inancımı cesaretle bu hayalimi kalbimden geçen en güzel niyetlerim ile evrenin muhteşem akışına bırakıyorum, biliyorum ki en doğru zamanda en doğru şekilde bolluğun bereketin ve muhteşemliğin kompozisyonu bana en uygun kişiyi hayatıma getirecektir.” İşte bu bakış açısı hayal edebilmenin ve cesaretle hayalimize sarılabilmenin ve hayal ettiğimizin evrende mutlaka bir karşılığı olduğuna sonsuz bir güvenle inanabilmenin gerçeğini hayatımıza yansıtır.

Hayal edebilme cesareti, aslında diğer örneklerde her ne görmüş olursak olalım, hayatın bizlere sağlayabileceği tüm güzelliklere kalpten inanmaya devam ederek, tezahür eden gerçekliğin yaratıcısı olduğumuzu görebilmektir…

Bu noktada cesaret, etrafımızda gördüğümüz belki negatif örneklere, ayrılıklara, kavgalara veya uyumsuzluklara hayatın “bir parçası” veya bu ilişkilerde, diğer kişiler için kendilerine bu hayat akışında sunulmuş birer öğrenme fırsatı olarak bakmayı gerçekleştirebilip, kendi hayatımız için akışa sonsuz bir güven duyarak hayal kurma becerimizdir. Hayal edebilme cesareti, aslında diğer örneklerde her ne görmüş olursak olalım, hayatın bizlere sağlayabileceği tüm güzelliklere kalpten inanmaya devam ederek, tezahür eden gerçekliğin yaratıcısı olduğumuzu görebilmektir…

Farklı bir açıdan bakacak olursak, yeni bir iş hayal edebilmeyi örnek olarak verebiliriz. Şu anda mevcut işimizden memnun değiliz, sorunlarımız var fakat etrafımızda bir o kadar çok başarısız örnek de var, iş arayıp bulamayanlar, mutsuzluklarını performansına daha çok yansıtanlar veya “kim yeni ve güzel bir iş bulabilmiş ki ben tam hayal ettiğim, tam kalbimden geçen bir işi bulabileyim” diye çokça iç geçirenler… İşte hayal edebilmek cesaretimiz, durum, etraf veya dış etkenler her ne kadar tersini gösteriyor olsa da hayalimizin mümkün olduğuna inanmak bilinci demektir. İçimizden gelerek ve sonunda evet hayalimizin gerçek olacağına inanarak aramaya devam ettiğimizde, önümüzde açılan muhteşem kapılar, yani yeni olanaklar yani yeni iş fırsatları, diğer bir değişle o “olmaz” denilenin “oldu” ile değişebildiği durumları görmüş oluruz.

Bize yardım eden, o anda istediğimiz her şeye sahip olamayabileceğimiz ama istediğimiz en az bir şey olduğu sürece kalp kırıklığından sakınabileceğimizi anlamaktır.

Bakın sevgili Sam Horn, Otuz Adımda Özgüven isimli eserinde hayal edebilmeye “cesaretli olmak” kavramını nasıl yorumluyor;

“…Bir seminerde, bir adam “hayallerim kabusa dönüştü. Hayatım istediğim hayata yakın bile değil” dedi negatif bir şekilde. Olumsuzluk bize yardım etmez. Bize yardım eden, o anda istediğimiz her şeye sahip olamayabileceğimiz ama istediğimiz en az bir şey olduğu sürece kalp kırıklığından sakınabileceğimizi anlamaktır. Hayallerimizden birini canlı tuttuğumuz sürece canlı hissetmeye devam edebiliriz.

…Hayallerinizi belirlemek için 3 soru önerisi:

  • Doktorun size bir aydan daha az ömrünüz kaldığını söylediğini düşünün: Sadece bir ayınız kalsa yapmak istediğiniz 2 şey nedir?
  • Önümüzdeki üç yıl içinde başarmak istediğiniz bir şey nedir?: Her zaman yapmk isteidğiniz nedir? Bunu başarmak size geriye dönüp baktığınızda, ‘’Bu zaman boşa harcanmadı,’’ dedirtecek mi?
  • Beş yıl önceyi düşünün: O zaman ne yapıyordunuz? Nerede yaşıyordunuz? Nerede çalışıyordunuz? Nasıl ilişkiler içerisindeydiniz? O günden beri gelişim gösterdiniz mi? Gelişiminizden memnun musunuz yoksa kalbinizde başka birşey yapmış olmayı mı diliyor sunuz?

Bugün hayallerinize bakmanızı diliyorum, neyi hayal edebilme cesaretine sahipsiniz? Hayal edebilmeye cüret ediyor musunuz? Her şeye ve herkese rağmen veya hayatınızda “henüz” tezahür etmemiş tüm olasılıklara karşın, dalgalara direnen muhteşem bir gemi gibi hayalinize sadık kalabiliyor musunuz? Hayallerinizi cesaretle kalbinizde ışıldatabiliyor musunuz? Ruhunuz, dünyanız, hayalleriniz aynı yolda ilerlemeye hazır mı? O muhteşem hayallerinizden sadece “başka bir kişi inanmıyor, mevcut durum tam tersini gösteriyor” veya “istiyorum istiyorum olmuyor” diye hızlıca vaz mı geçmektesiniz?

Bugün cesaretinize o muhteşem “hayal edebilmek” cesaretinize sarılın, çünkü hayat hayal edebilenleri, hayal etmeye cesaret edebilenleri, her daim hayallerine kavuşturmak ister…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale