Havalar ısınırken: Su kaybına neden olan etkenler ve önlemek için yöntemler

Sürekli su içmekten, günlük su ihtiyacının karşılanmasının öneminden bahsederiz. Su içmek ve sulu gıdalar tüketme konusuna odaklanırız. Su kaybını önlemek de aslında yeterli su alımına yardımcı olacak diğer bir yöntemdir.

Su kaybetmek olarak ifade edilen durumun azaltılması ile vücuttaki su miktarı korunarak günlük su ihtiyacını da kontrol altına da alabiliriz. Vücuttan fazlaca su atılmasına neden olan durumlar ve su kaybını önleme yöntemleri şu şekilde kısaca özetlenebilir:

İshal

Su kaybının en önemli nedenlerinden biridir. İstenilmeyen miktarda ve zamanda fazlaca su kaybına neden olan ishal durumu, özellikle susuzluğa hassas olan bebek ve çocuklarda tehlikelidir. Bazı rahatsızlıklarda ishal ile birlikte kusma da görülebilir. Halsizliğe, bilinç kaybına ve ileri susuzluklarda ise can kaybına dahi sebep olabilmektedir.

İshal, sıcak havalarda ve yetersiz beslenme sürecinde son derece tehlikelidir. Sıcak havalarda ter yoluyla kaybedilen sıvıya ishalin eklenmesi durumunda, dehidrasyon etkileri daha hızlı görülecektir. Sıcak hava kadar yetersiz beslenme de vücuttaki su ve mineral stoklarının yetersiz olması nedeni ile ishal sürecinin etkilerini olumsuz etkileyecektir.

İshal durumunda bol miktarda su içilmesi, hatta bir miktar da maden suyu içilmesi önerilir. Su içeriği yüksek gıdalar ile beslenilmesi uygun görülür. Anne sütü içen bebeklerin ise sık sık emzirilmesi gerekmektedir.

Ağır diyetler
Su ile birlikte takip edilecek kişiye özel beslenme ve egzersiz programı ile yağdan kaybedilen kalıcı kilo kaybı en sağlıklı yöntemdir.

Maalesef aç kalarak zayıflama yöntemi hala sık yapılan bir diyet yöntemidir. İlk birkaç günde tartılarda kaybedilen kiloları gördükçe mutlu olunur. Ancak, bir süre sonra halsizlikten dolayı rejim bırakılır ve eskisinden daha fazla kilo almış olarak devam edilir. Peki, giden kilolara ne olur? Neden halsiz düşülür?

Düşük kalorili ve/veya yetersiz beslenmede vücuttaki su kaybı, kısa sürede verilen kilolar olarak görülür. Su kaybı, hatta kas kaybı olarak tartıya yansır. Bu durum da dehidrasyon ile birlikte direnç kaybına ve hücresel işlevlerin bozulmasına neden olabilmektedir. Öncelikle, kendi başımıza ağır diyetler yapmak yerine profesyonel bir yardım almak gerekir. Verilmek istenilen kiloların uzun vadede verilmesi en sağlıklı yöntemdir. Bu sayede direnç kaybı yaşanmaz ve sağlıklı bir şekilde su miktarı korunur.

Diyetin en iyi arkadaşı sudur. Su ile birlikte takip edilecek kişiye özel beslenme ve egzersiz programı ile yağdan kaybedilen kalıcı kilo kaybı en sağlıklı yöntemdir.

Fazla diüretik sıvı tüketmek

Gün içerisinde tüketilen kafeinli içecekler bazen aşırıya kaçabilmektedir. Yerine suyun da takviye edilmemesi durumunda dehidrasyon gerçekleşmektedir. Kafeinli içecekler susuzluk hissini giderirken aynı zamanda da vücuttaki su stoğunun da tüketilmesine neden olur.

Kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi aynı zamanda enerji verdiği, tok tutuğu ve susama hissini giderdiği için yetersiz su ve besin alınmasına neden olunur. Sabah ayılmak için, spordan önce enerji vermesi için, gece uyuyamamak için sıklıkla kafeinli içeceklere başvurulur. Daha sonra ise alışkanlık haline gelmeye başlar ve bağımlılık yaratır. Kısa vadeli dehidrasyon belirtileri kendisini gösterirken alışkanlık edinilmesi ile uzun süreçte yoğun bir dehidrasyona neden olur.

Deüritik besinleri tüketirken, kaybedeceğiniz su miktarını yerine koymaya dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu sayede kafeinli besinler fazladan su atsa bile yerine eklemiş olacaksınız. Tabi, aşırı kafeinli içecek içmenin de zararlarını göz önünde bulundurarak tüketimini sınırlandırmak da yerinde bir karar olacaktır.

Gözyaşı

Ağladıkça belli miktarda gözyaşı akıtırız. Bu miktar bir yetişkin için az olabilir, fakat bir bebek için önemli bir miktar olabilir. Özellikle hastalık veya sıcak hava nedeni ile dehidrasyona uğramış bir bebek için ekstra hassas bir durumdur.

Susuzluk nedeni ile huysuzlanan ve strese giren bebeğin daha fazla ağlayacağını ve su kaybetmeye devam edeceğini unutmayınız. Stres yüklenmesi, bebeğin su stoklarını da verimsiz kullanmasına neden olacaktır.

Bu durumlarda bebeğin, anne sütü emiyorsa, bolca emzirilmesi ve sakinleşmesi sağlanabilir. Anne sütünün %80’i sudan oluştuğu için su ihtiyacı da giderilmiş olacaktır. Eğer içmiyorsa, bebeği mümkün olduğunca su içirmeye, sakinleştirmeye, serin tutmaya ve sebze-meyve ağırlıklı beslemeye çalışılmalıdır.

Aşırı sıcak havalar

Sıcak havalarda terleriz, canımız bir şey yapmak istemez ve iştahımız kesilir. Aslında yaz aylarında sofralar, su yönünden zengin besinler ile dolup taşar. Yine tercihimizi bu besinlerden kullanmazsak, aşırı sıcaklarda dehidrate olmamız kaçınılmazdır.

Vücut ısımızı ayarlamaya yarayan suyun aşırı sıcak havalarda yetersiz alınması durumunda özellikle çocuklarda havale geçirme durumu gözlemlenebilir. Uzun süreli dehidrasyon, aşırı sıcak havalarda geri dönüşü olmayan zararlara neden olabilir.

Aşırı sıcak havalarda dışarı çıkmamaya, bol su ve su içeriği yüksek gıdalar tüketmeye, fazla fiziksel aktiviteden uzak durmaya çalışılması gerekir.

Fazla fiziksel aktivite
Fiziksel güç ile dış mekanda çalışan bir kişi, özellikle sıcak havalarda su tüketimini arttırmalıdır.

Spor yapanlar, sularını yanlarından ayırmazlar ve susuzluğun etkilerini son derece iyi bilir, önlemlerini de alırlar. Ancak, aşırı aktif bir hayat süren sadece onlar değildir. Farkında olmadan bazı günler, üst üste yoğun tempo nedeni ile su kaybı yaşayabiliriz. Bu gibi durumlarda ise dehidrasyon etkilerini hemen gösterir.

Mesela, spor salonunda yapılan hafif bir egzersiz sonrası saunayı kullanmayı tercih edenler, arkasından koştur koştur diğer günlük işlerini yapmak için aceleden ve yoğunluktan yeterli su içmeyi ve besin almayı unutabilirler. Böyle bir duruma havanın sıcak olması ve deüritik sıvıların fazla tüketilmesi de eklenirse, sonuç kaçınılmaz olacaktır. Fiziksel güç ile dış mekanda çalışan bir kişi, özellikle sıcak havalarda, yoğun terleme ve su tüketiminin sınırlı olması durumunda yine dehidrasyon etkilerine maruz kalınabilmektedir.

Bu gibi durumlarda, önlem almak ve aşırı aktiviteden kaçınmak gerekmektedir. Unutmayınız ki, aşırı fiziksel aktiviteyi sadece profesyonel sporcular göstermez.

Oruç tutma

Uzun zamandır yaz ayına denk gelen Ramazan ayının önümüzdeki ayda, ilkbaharın sonuna denk gelmesiyle, en uzun süreli aç ve susuz kalma durumları biraz da olsa azalacaktır. Ancak, bu durum yine de dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

Susuzluğun etkilerini tüm oruç tutanlar hissedecektir. Bu süreç sadece Ramazan ayına mahsus da değildir. Bu sürecin dışında da oruç tutanların aynı derecede hassas olmaları gerekmektedir.  

Özellikle fiziksel olarak dış mekanlarda çalışanların, ofislerde aktif görev alanların, evde sürekli hareketli halde olanların ve okullarda uzun süreli öğretim gören kişilerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. İftar ve sahurlarda su yönünden zengin besinler tüketilmeli ve deüritik sıvılardan kaçınılmalıdır.

Fiziksel aktivitenin minimuma indirilmesi, ısı kontrolüne dikkat edilmesi ve oruç açıldıktan sonra bolca su içilmesi önemlidir.

Dehidrasyonun etkileri

Sıcak havaların kapımıza dayandığı günlerde, dehidrasyon ve etkileri ile daha sık karşılaşmamız olağandır.

Hafif bir dehidrasyon durum belki önemsiz gibi görünebilir. Ancak, %1’lik susuzluğun, %10’luk bir enerji kaybına neden olması son derece ciddi bir durumdur. Bu enerji kaybı ile birlikte birçok farklı kaza meydana gelebilir. Anlık bir dalgınlık, boşta bulunma, denge ve güç kaybı, iş kazalarına, yaralanmalara, düşmelere, incinmelere neden olabilmekte, ayrıca okulda performans kaybına, dikkat dağınıklığına dolayısıyla sınavlarda başarısızlıklara, iş hayatında raporların gecikmesine, hatalar yapılmasına ve dikkatsizliklere yol açabilmektedir.

İlgili yazı: İş yerinde düzenli su içmenin günlük veriminiz ve kariyeriniz açısından önemi 

Oya Milli Sülün
Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir ... Devam