X

Okullardaki iç mekan hava kalitesinin önemi ve bu konuda dikkat edilmesi gerekenler

Günümüzde tüm öğrencilerin kaliteli bir eğitim alması oldukça kritik bir öneme sahipken, çoğunlukla gözden kaçırılan bir detay var; o da okulların iç mekan hava kalitesi. Çocukların günün büyük bir çoğunluğunu geçirdiği okul binalarının iç mekan havasının dışarıdaki havadan daha kirli olduğunu biliyor muydunuz? Birleşik Devletler Çevre Koruma Ajansı (EPE) tarafından yapılan çalışmalar, iç mekanların havasının genellikle dışarıya göre 2 ile 5 kat daha fazla kirletici içerdiğini gösteriyor. Hatta bazı araştırmalar insanların bazen iç mekanlarda 100 kata kadar daha fazla kirletici bulunan havaya maruz kaldıklarının da altını çiziyor. Ne yazık ki okullarda da durum farklı değil.

Neredeyse sabahtan akşama kadar okulda zaman geçiren öğrencilerin soluduğu hava ciddi oranda hava kirleticisi içeriyor. Ve yine ne yazık ki bu duruma yeterince önem verilmediği için çocukların hem bütüncül sağlığı hem de okul başarısı tehlikeye giriyor. Biz de yeni eğitim öğretim dönemi henüz çok başlarındayken bu konuya dikkat çekmek istedik ve bu yazımızda hem iç mekan hava kalitesinin neden önemli olduğunu hem de okullarda ne gibi önlemler alınabileceğini derledik.

Okullardaki hava kalitesi neden önemli?

İç mekan hava kalitesinin bedensel ve zihinsel sağlığımız üzerindeki etkisini aslında her gün, her an hepimiz deneyimliyoruz. Bir düşünün, havasız kalmış, kötü kokuların hakim olduğu ve toz kaplı bir ortam mı sizi daha iyi motive eder yoksa içeriye girer girmez soluğunuz ferah havanın adeta içinizi açtığını hissettiğiniz bir ortam mı? Elbette ki ikincisi. Aynı tercih öğrenciler için de geçerli.

Hali hazırda uzun ders saatleri ya da kalabalık sınıflar gibi çevresel faktörler okul motivasyonu konusunda olumsuz etki yaratırken bir de iç mekan hava kalitesinin düşmesi, öğrenciler açısından sıkıntılı pek çok duruma neden olabiliyor. Üstelik, yine EPE tarafından hazırlanan rapora göre yaklaşık her 13 öğrenciden 1’inin astım ile mücadele etmesi de durumun riskini artırabiliyor.

İç mekan hava kalitesinin düşük olması çeşitli sağlık sorunlarına ve zihinsel problemlere yol açabiliyor. Bunların başında:

  • Alerjik reaksiyonlar
  • Göz kaşıntısı
  • Göz sulanması
  • Öksürük/hapşırık
  • Baş ağrısı
  • Boğaz tahrişi
  • Solunum yolları enfeksiyonları
  • Odaklanma güçlüğü
  • Halsizlik
  • Yorgunluk
  • Konsantrasyon bozukluğu
  • Dikkat dağınıklığı
  • Motivasyon düşüklüğü
  • Okula gitmeme, derse katılmama isteği geliyor.

Ayrıca yalnızca öğrenciler açısından değil, öğretmenler ve diğer okul çalışanları için de sorunlar açığa çıkabiliyor. İç mekanlardaki kirli hava, benzer şekilde öğretmenlerin de ders içi performanslarını olumsuz etkileyebiliyor, motivasyonlarına zarar verebiliyor ve onların da yukarıdaki listede yer alan sağlık sorunları ile karşılaşma riskini artırıyor. Dolayısıyla hem okulda bulunan herkesin sağlığını korumak hem de eğitimin başarısını artırmak için okullardaki iç mekan hava kalitesinin artırılması gerekiyor. Peki, bu konuda neler yapılabilir?

Okullarda iç mekan hava kalitesi nasıl artırılır?

Öncelikle şunu belirtmekte fayda var ki öğrencilerin ya da öğretmenlerin ve hatta velilerin bireysel anlamda yapabilecekleri tek şey durumu okul yönetimi ile paylaşmak. Çünkü okullardaki iç mekan hava kalitesinin korunması için büyük çaplı önlemler alınması ve düzenlemeler yapılması gerekiyor. Bunlar neler diyecek olursanız, şu şekilde sıralanabilir:

Okulların birçoğu eski veya kötü bakım yapılmış, verimsiz çalışan havalandırma sistemlerine sahip olabilir. Bu sistemler yetersiz hava sirkülasyonu sağladığında, iç mekan havası kirliliği artıyor. Dolayısıyla iyi çalışan ve düzenli bakımları yapılan bir havalandırma sisteminin önemi oldukça fazla.

Sınıfların, koridorların ya da ortak alanların, kısacası çocukların okulun içerisinde vakit geçirdikleri yerlerin temizliği de hava kalitesi üzerinde doğrudan etki sahibi. Hem yeterli ve düzenli temizliğin yapılması hem de temizlik malzemelerinin mümkün olduğunca temiz, ‘yeşil’ içerikli seçilmesi havadaki kirletici maddelerin oranının azalmasında oldukça etkili. Çünkü, birçok temizlik malzemesi kimyasal zararlı maddeler içerebiliyor.

Öte yandan sınıflardaki öğrenci yoğunluğunun mümkün olduğunca azaltılması da bu konuda büyük önem taşıyor. Özellikle fiziksel anlamda yetersiz olan, dar, küçük sınıflarda kalabalık öğrenci nüfusunun olması iç mekan hava kalitesini doğrudan düşürüyor. Bu nedenle okullarda fiziksel şartlara uygun olarak sınıf mevcutlarının azaltılması büyük önem taşıyor. Böylece hem her bir öğrenciye yeteri kadar fiziksel alan sağlanabilir hem de sınıfların havası ferahlatılabilir.

Son olarak öğrenciler, öğretmenler, veliler ve tüm okul çalışanları iç mekan hava kalitesinin sağlık ve eğitim üzerindeki önemli etkileri konusunda eğitilmeli, herkesin bu konuda farkındalığının artırması sağlanmalıdır.

İlginizi çekebilir: Öğrencilerin omurga sağlığını korumak için dikkat edilmesi gerekenler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale