X

Hastalıklı bedenden sağlıklı ruh çıkmaz: Ayurvedanın şifalı dünyası

Ah bu toksinler (ayurvedik tanımı ile AMA) nedir sizden çektiğim. Hep bir al takke ver külah durumu, ya da ne kadar ekmek o kadar köfte mi desem? Tabi ki bu toksitleri beden kendi paşa gönlüne göre biriktirmiyor, yaptığımız ya da yapmadığımız ve tüm yaşam tarzımız etkiliyor bedendeki toksit oluşumunu. Bedende toksit oldukça sağlık ve sağlıklı bir yaşamdan bahsedilemiyor maalesef. Peki sağlık nedir, ne zaman gerçekten sağlıklıyız diyebiliriz ki? Ayurveda sağlığı şu şekilde tanımlıyor: “sama dosha sama agnischa sama dhatu mala kriyaaha – Prasanna atma indriya manaha swastha iti abhidheeyate

Yaniii….Ne zaman ki ayurvedik üç dosha (elementlerin bileşimleri olan beden tipleri vata, pitta ve kapha) dengeli, iştahımız yani sindirim ateşimiz dengeli, tüm vücut dokuları, bileşenler dengeli, boşaltım sistemi iyi çalışıyor, ruh ve akıl sağlığımız yerinde ve organlarımız normal şekilde işliyor ise sağlığımız mükemmel demektir.

Sanırım bende bir yerlerde ipler koptu, belki de günlük hayattaki alışkanlıklar sağlığımı etkiledi ve belki de zamanın bir yerinde bedenimin verdiği ilk tepkileri fark edemedim ve birden eklemlerim ağrımaya ve şişmeye başladı. Konulan teşhis Romatoid Artrit, yani eklem romatizması oldu. Dünyamı yıkan teşhisten daha ziyade dokturun “çaresi olmayan bir hastalık” demesi oldu. Güncel ilaç tedavileri ile hastalığın ilerlemesi durdurulabiliyor ama hastalık yine de geçmiyor. Tamam sevgili doktorcuğum, batı tıbbına güveniyorum ama bütüncül tıp da bana güvenilir geliyor. Akut dönemi ilaçlarla atlattım diyelim ama bedende hala toksit varsa bedenim nasıl sağlıklı olabilir ki?

Ayurveda duayeni David Frawley “Doğayla ve doğal yapımız ile uyum içinde yaşamadığımız sürece, gerçekten iyileşmemizi bekleyemeyiz. Ayurveda bize araçları veriyor” der. İşte bir şekilde doğa ve doğası ile uyum içinde yaşayamamış ve ağrılar çeken ben, Ayurveda’nın özgün yapıma uygun sunacağı bütüncül sistemin şefkatli kollarına bıraktım kendimi. Çünkü Ayurveda hastalığın kendisine odaklanıp semptomları yok etmek yerine, mevcut durumun köklerine inen kadim bir yaşam sanatı bilgisi. O zaman Ayurveda bana da rehberlik etsin.

Bazen sizin de hastalıklarımızın bize verilmiş hediyeler olduğunu düşündüğünüz oldu mu? Doğrusunu söylemek gerekirse ben bazen böyle düşünüyorum. Belki de bedenim bu hastalık yoluyla avare zihnimin dikkatini bedenime çekti ve beni bir güzel sallayıp kendime gelmeye davet etti. Davete icabet etmek lazım, değil mi ? Bedenimdeki bu ağrılı sinyaller olmasa belki de toksit temizlik yaptırmak, beslenme ve yaşam tarzıma dikkat etmek konusu hala erteleniyor olacaktı. Ama beden kırmızı alarm vermişti, artık yola çıkma zamanı idi.

Ve bu sevgili (!) RA hastalığı beni tropik bir adadaki, köklü ve ayurveda konusunda ödüllü bir ayurvedik klinik olan Barberyn Ayurveda Resort’a getirdi. Sri Lanka’daki Panchakarma, yani beden ve zihin detoksifikasyonu sürecim bu şekilde başlamış oldu. Panchakarma ile hem bedenimdeki toksitlerden kurtulacak, hem de bağışıklık sistemimi güçlendirmiş olacaktım. Kendimi tekrar bulmak ve bedeni detoksifiye etmek şart idi.

Barberyn’deki ilk gün Dr. Mangala’nın 3 parmağını bileğime koyup, piyano çalar gibi farklı parmakları bastırıp, parmağın altındaki vata, pitta, kapha atışa pür dikkat kesildiği nabız okuma (Nadi Vigyan) ile başladı.

Bedenimdeki kimyasal, biyolojik ve psikolojik fabrika ayarlarım bozulmuştu, bu bozulmuş dosha dengesizlik oluşturarak hastalık olarak ortaya çıkmıştı. Dr.Mangala değişmiş olan doshayı bulmak ve üç doshanın denge durumunu ölçmek için nabız dışında başka değerlendirmeler de yaptı. Dilimi inceledi; rengine, genel görünüşüne, çatlakların olup olmadığına, beyaz “ama” denen toksit madde ile kaplanıp kaplanmadığına baktı.

Boğazımdan çıkan sesi dinlemek için birkaç kere “aaa..aaa” dedirtti… Gözlerimin içini ışıkla kontrol etti, idrar ve tuvalet düzenimi öğrendi (dışkının yüzüyor mu, batmış mı olduğunu bile sordu inanın). Sonra muayene masasına yatırıp elle karın ve iç organ kontrolu yaptı. Pek çok yerden gelen “plof plof” boşluk sesiyle memnun olurken, diyaframıma yakın yerden gelen “plom plom” tok ses pek hoşuna gitmedi. Sanki iç organlarıma ultrason ya da tarama yapıyordu. Her ne kadar okuduğunuzda size bu çağda ilkel geliyor olsa da, ben kendimi uzun süren bu doktor konsültasyonu sırasında çok emin ellerde hissettim.

Tüm bu muayene sonunda Dr. Mangala ayurvedik bir tedavi planı oluşturdu. Hastalık ne kadar ağır ve kronik ise, tedavi de o kadar uzun olmalı imiş. Doktorum, RA hastalığım kronik olduğu için tedavi sürecinin 2 haftadan uzun olmasını önerdi. Tedavinin tüm seyri sırasında, fiziksel ve zihinsel değişikliklere gerekli dikkati vermek için yeterli zamanın olması gerekiyor tabii ki. Yılların toksitlerini öyle sihirbaz değneği dokunmuş gibi 1 haftada temizlemek mümkün değil. Bu uzun süreçte metabolizmam hızlanacak, sindirim ateşi (agni) kuvvetlenecek, bağışıklık sistemi güçlenecek ve bedenim orijinal dengesine dönecekti.

Dr. Mangala Panchakarma tedavisinin üç bölümde gerçekleşeceğini anlattı. İlk aşamada (Purva Karma), vücut temizlenmek üzere hazırlanıyor. Doktor bu ilk aşamayı masanın üzerine dağılmış parça parça kağıtlara benzetti: “Tek tek toplayıp zaman kaybetmek yerine, önce ortak bir yere toplarsın tüm kağıt parçalarını, sonra da toplu bir şekilde alırsın, işte biz de tüm bedene yayılmış toksitleri tek bir yere toplayıp temizleriz” dedi.. İşte o zaman gerçek temizlik (Pancha Karma) başarılı olabiliyormuş. En son aşama ise onarıcı ve yenilenme süreci (Paschat Karma + Rasayana) oluyor.

Doktorumun belirlediği ayurvedik tedavi sürecim, yine onun tarafından belirlenen durumuma, beden yapıma (doshama) uygun beslenme programı ve ayurvedik bitkisel takviyeler ile de desteklendi.

İlk gün sabah yapılan tüm bu doktor konsültasyonu ve tedavi planı ile öğleden sonra uygulamaya geçildi. Ve işte gün gün yapılan tedaviler:

Ayurvedik tedavi programım

1. gün: (Abhyanga) toksinleri harekete geçirmek ve mide-bağırsak sistemini doğru hareket ettirmek için iki kişinin senkronize uyguladığı özel ayurveda ılık yağ masajı + vücudun toksit maddelerin bir kısmını deri yoluyla atabilmesini sağlamak için buhar banyosu (Swedana) + bitki bahçesinde, tütsü kokularıyla ağrıyan eklemlerime ılık yağ pedleri uygulaması
2. gün: Dr. Asanga Rodrigo ile ağrıyan bölgelere akupuntur + Abhyanga + Swedana
3. gün: Akupuntur + Abhyanga + Swedana + bedeni dengeleyen ve dolaşımı hızlandıran şifalı bitki banyosu (Nalangu Maavu)
4. gün: Akupuntur + vücuttaki aşırı yağların ve ödemin azalmasını sağlayan triphala ve choornam kuru toz ile tüm vücudun ovulması (Udwarthana)


5. gün: Akupuntur + Udwarthana + Bitki bahçesi
6. gün: Akupuntur + Abhyanga + Swedana + Bitki bahçesi
7. gün: Akupuntur + Udwarthana + Bitki bahçesi
8. gün: Beden, zihin ve ruhu uyumlu bir dengeye getirmek için alın bölgesine ılık, bitkisel, ayurveda yağı dökülerek yapılan tedavi (Shirodhara)
9. gün: Shirodhara
10. gün: Kanı arındıran, cildi iyileştiren, karın içindeki tüm doku ve organları gençleştiren, bağışıklığı güçlendiren tedavi (Virechana)
11. gün: Akupuntur + Abhyanga + Swedana + Bitki bahçesi
12. gün: Akupuntur + Abhyanga + özellikle romatizmal (vata düzensizliği) hastalıklar için en etkin tedavi (Enema) ayurvedik ilaç, süt, ghee denilen sağ yağ karışımının şırınga ile anüsten uygulanması
13. 14. 15 gün: Akupuntur + Abhyanga + Enema
16. gün: Akupuntur + Abhyanga + göze ghee tedavisi (Akshi Tharpana)


17. gün: Akupuntur + Abhyanga + özel hamur havuzu ile ılık yağın sırt ve bel bölgesinde bekletilerek eklemleri ve kasları güçlendirme tedavisi (Uro+Kati Vasti)
18. gün: Akupuntur + Abhyanga + Uro+Kati Vasti + Bitki bahçesi
19. gün: Akupuntur + Abhyanga + Ilık ilaçlı yağın, vücudun belirli bir bölümüne, aynı anda hafif masajlarla birlikte, sürekli olarak tek bir ritmik şekilde döküldüğü terapatik tedavi (Ekanga Dhara)
20. gün: Akupuntur + Abhyanga + Uro+Kati Vasti + Bitki bahçesi
21. gün: Akupuntur + Abhyanga + Kan dolaşımını artıran, lenfatik drenajı iyileştiren, romatizma ağrılarını azaltan, metabolik atıkları gideren, ılık bitkisel yağ, süt ve şifalı bitki torbaları ile yapılan bir tür Ayurveda masajı (Pinda Sweda)

Dr. Pushpa’ya özel teşekkürler… Hangi tedavinin, hangi gün yapıldığını yazarak bana çok yardımcı oldu…

Tedavi sürecim bittikten sonra Dr. Mangala ile yaptığımız son konsültasyonda bana panchakarma sürecinden sonra eski yaşam ve yeme alışkanlıklarıma dönmemi tavsiye ederek, neleri yemem ve neleri yememem gerektiği konusunda bilgilendirme yaptı. Bir ay mutlaka verdiği bitkisel ilaçları kullanmaya devam etmemi şiddetle tavsiye etti. “Sen de bedenine yardımcı ol, panchakarma sonrası süreçte daha dikkatli olursan, devam eden iyileşme döneminde zihin ve beden işleyişlerini dengelemek için, beden kendi zekasını ve kendini iyileştirme yetisini kullanır” dedi doktorum.. Kulağıma küpe ve bana da şifa olsun!

Kendimi yeniledim, doğama döndüm. Panchakarma’nın sağlığıma sağlık katan, hayat veren kaynağına, bu kadim bilgiye ve sevgiyle aktaranlara minnettarım.

Sağlıklı ve huzurlu bayramlar dilerim. Beruwala, Sri Lanka’dan sevgiler…

İlginizi çekebilir: Sürprizler diyarı Hindistan: Baharın ortasında yeni yıl kutlaması

Alev Tetik: Yoga ile 2000-2003 yılları arasında 3 yıl Bangkok, Tayland’da yaşarken tanıştım. Asya’da yaşıyor olmanın avantajını da kullanarak, Singapur, Malezya, Endonezya ve Uzakdoğu’daki pek çok merkezde yoga yaparken yoganın bedenimde, ruhumda ve zihnimde yarattığı mucizeler şahit oldukça yoga pratiğime daha da çok sarıldım. Türkiye’ye döndükten sonra İstanbul’daki farklı yoga merkezlerinde yoga pratiğimi devam ettirdim. Julia Roberts’in “Ye, Dua et, Sev” filmini seyrettikten sonra zihnimde canlanmaya başlayan sessizlik ihtiyacı süreci ve Aşram hayatını deneyimlemek için Katmandu, Nepal’deki Kopan Manastırında bir süre inzivaya çekildim. Meditasyonlar sürecinde düşünmemenin düşünmekten, hareketsizliğin hareket etmekten, susmanın konuşmaktan daha zor olduğunu anlamaya başladım. Himalaya Dağlarına yaptığım uzun tırmanışlar sürecinde yaşamın değişim ve dönüşüm olduğunun farkındalığı ile var olma amacımı sorguladım. Bütün sıfatlarımdan ayrıldığım zaman “BEN kimim?” Bu sorgulama ile de hala yollardayım ve konfor alanlarımı sınayıp duruyorum. Bu yıl 365 gün Hindistan'da kalmayı planlamaktayım. Endülüs, İspanya’da katıldığım yoga kampından sonra Ürün Kurtiç, Uma, Yara ve Ken DeRolfer gibi kıymetli hocaların verdiği geleneksel Hatha Yoga eğitimini tamamlayarak, Yoga Alliance sertifikamı aldım. İlerleyen süreçte yoga tarihi, felsefesi, nefes teknikleri eğitimleri, anatomi dersleri, yogadaki duruşlarda derinleşme, mantralar, mudralar gibi önemli konularda eğitimim devam etti. Gülnaz Dashti, David Cornwell, Hart Lazer gibi eğitmenlerin atölye çalışmalarına katılarak kendimi geliştirmeye devam ettim. Dr.Neslihan Iskit'ten hamile yogası eğitimi aldım ve farklı dönemlerde, İstanbul'daki Acıbadem Hastanelerinde prenatal yoga derslerini verdim. Hindistan ve Tayland'da farklı tekniklerdeki Thai Masaj eğitimlerini bitirdim. Kökleri Vedik dönemlere kadar uzanan ve yoganın kız kardeşi olarak da nitelendirilen Ayurveda eğitim sürecim hala devam etmektedir. 2015 yılından beri her sene Hindistan'a gidip, 3 aydan uzun dönemler kalarak yoga ve doğal tedaviler konusunda kendimi geliştirmekteyim. 2015 yılında Auroville'deki ekolojik köylerde gönüllü yoga eğitmenliği, 2016 yılında Sri Lanka'daki Barberyn Ayurvedic Resort'ta ve Abihanga Yoga Center'da yoga eğitmenliği yaptım. 2017 yılında Tayland'ın Phuket adasındaki Life Co'da çalışmalar yaptım. Hediyesi kişisel bağımsızlık olan yoga yolunda her zaman bir öğrenci ruhu ile kendi pratiğimi yapmaya devam ederek derinleşmeye çalışıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale