X

Hasta olduğunuz halde işe gittiniz mi: İşte varol(ama)ma sorunu (presenteeism) nedir?

Hiç evde yorgan döşek yatmaya ihtiyacınız varken işe gittiğiniz oldu mu? Ya da kolunuzu kaldıracak haliniz olmamasına rağmen sabah kendinizi yataktan çıkmaya zorlayıp o günkü toplantınıza zar zor yetiştiniz mi? Migreniniz tutmuş, boğazınız konuşamayacak kadar şişmiş, burnunuz nefes almanızı engelleyecek kadar tıkanmış, kafanız en ufak bir sesi kaldıramayacak kadar dağılmış; kısacası ne bedeniniz ne de zihniniz bir iş gününü atlayamayacak kadar bitkinken işe doğru yola koyuldunuz mu? Cevaplarınız evet, değil mi? Belki de birçoğumuzun kanayan yarası: Hastayken işe gitmek. Peki, bu durumun literatürde bir kavramla hayat bulduğunu ve birçok insan tarafından deneyimlendiğini biliyor musunuz? Presenteeism ya da Türkçe’si ile işte varolmama sorunu. Gelin, bu kavramı daha yakından tanıyalım.

‘Presenteeism’ nedir; neden ortaya çıkar?

Sürekli ulaşılabilir ve üretken olma ihtiyacı hissediyorsanız iş yaşantınız boyunca siz de en az bir kere ‘presenteeism’in pençesine düşmüş olabilirsiniz. Günümüzde üretkenliğe, başarıya o kadar çok vurgu yapılıyor ki çalışan herkes işinde mükemmelleşmek veya mükemmel görünmek için büyük çaba göstermeye çalışıyor ve sağlığını ikinci plana atıyor. Peki ya sonuç ne oluyor? Birçoğumuzun deneyimlediği üzere artan stres, tükenmişlik, kötüleşen ruh sağlığı, motivasyon kaybı, belki de depresyon belirtileri…

Presenteeism, kişinin hasta olduğunda ve odaklanamayacağını bildiği halde işe gitme durumunu ve bu durumda açığa çıkan düşük performans ve üretkenliği anlatıyor. Çok tanıdık bir senaryo, değil mi? “Çok hastayım, hiç halim yok ama yine de işe gideyim” diyenlerdenseniz bunu neden yaptığınıza dair aslında baskın birkaç fikriniz olabilir; ve muhtemelen birçok insanla da ortaktır. Ama gelin, işte var olamamanın yaygın sebepleri arasında neler bakalım:

  • Şirket kültürü
  • Yönetici baskısı
  • İzin sıkıntısı
  • İtibar endişesi
  • İşi kaybetme korkusu
  • Zayıf görünme düşüncesi
  • İşyerine güven eksikliği
  • Anlayışla karşılanmama inancı
  • Mükemmeliyetçilik
  • Maaş kesintisi

Yapılan bilimsel araştırmalar ve anket sonuçlarına göre dünya genelinde birçok insan, iş yerindeki mükemmel imajını zedeleyeceğini düşündüğü için ya da işine devamsızlık yaptığında kovulabileceğinden korktuğu için ne kadar hasta hissetse de işte var olma(ma)ya devam ediyor. Günümüz koşullarını da düşünecek olursak, özellikle pandemi döneminde birçok işvereninin çalışanlarının sayısını azaltarak şirketin zararını düşürmeye çalışmasından dolayı işsizliğin artması, herkes için büyük bir endişe kaynağı oldu. Bu nedenle ne kadar hasta hissetse de birçok insan işten izin almayarak çalışmaya devam etti ve hala da ediyor… Ekonomik krizlerin günden günde dünyanın her yerinde daha yoğun hissedilmesi, işini, maaşını kaybetme korkusuyla iç içe geçiyor ve sağlık geri planda kalıyor.

“İştesin ama değilsin”

Pek de iç açıcı olmayan bu konuya ufak bir anekdot sıkıştırıp biraz gülümseyelim: Avrupa Yakası fanları hatırlayacaktır “Ben aslında yoğum!”… Burhan Altıntop karakterinin komşusunu aslında var olmadığına ikna ederken söylediği o ikonik söz. Hastayken işe gittiğimizde aslında hepimizin içinden böyle bir cümle kurmak gelmiyor mu 😊. Kendimizi kötü hissederken, sağlık sorunlarıyla boğuşurken, enerjimiz dipteyken işte fiziksel olarak bulunmamızın kime nasıl bir faydası olabilir ki; orada olsak da aslında yokuz…

Böylesi bir durumda çalışmak, kişinin kendisine hem fiziksel hem zihinsel olarak zarar verdiği gibi aslında şirketlerin çıkarları için de iç açıcı bir tablo oluşturmuyor. Çünkü hepimizin tahmin edebileceği üzere hasta, bitkin, halsiz, yorgun birinden verim almak neredeyse imkansız; üstelik verim almayı beklemek de haksızlık. Hasta olan birisi iş yerinde fiziksel olarak bulunsa da aslında zihnen ve ruhen orada olamıyor; tek istediği evine gidip uzanmak iken sunum yapması, rapor hazırlaması, toplantıya katılması zaten ne fayda sağlayabilir ki…

Amerika’da yapılan birçok araştırma, bu konuda ‘görülmeyen maliyetler’ kavramını öne sürüyor; yani işte varolmama maliyetini. Çalışanların hasta hasta işe gitmesi, iş yerindeki performanslarında düşüşe neden olduğu için yılda yaklaşık 35 milyar dolar zarara neden olabiliyor; bu zararın içinde kaybedilen zamana da vurgu yapılıyor. Ayrıca, hasta bir çalışanın iş yerinde hastalığını bulaştırma riski de göz önünde bulundurulduğunda bir kişi yerine daha fazla çalışanda performans düşüklüğü görülmesi de muhtemel.

Daha geniş bir açıdan bakıldığında hasta çalışanların performanslarındaki kayıp, enerji ve motivasyon eksikliği ve dolayısıyla iş yerindeki verimin düşmesinin sebep olduğu zarar, bir iki günlük hastalık izninin getireceği olası zarardan kat ve kat daha fazla… Öyleyse bu durumun ne çalışana ne de şirketlere bir faydasının olmadığını belirtmekte fayda var.

Peki hem bireysel hem de kurumsal anlamda büyük zararlara yol açan presenteeismi önlemek için ne yapmak gerek? Birçok araştırma ve uzman görüşü bu konuya da değiniyor ve şirketlere yol haritası olabilecek öneriler sunuyor.

‘Presenteeism’i önlemenin yolları

1. Açık iletişimi teşvik edin

İşyerinde açık iletişimi teşvik ederek ve yöneticileri eğiterek, çalışanlarınızın rahatça kendilerini ifade etmelerini sağlayabilirsiniz. Kendilerini iyi hissetmediklerinde ya da bir sağlık sorunu yaşadıklarında bunu çekinmeden ifade edebilmeliler. Böylece sessizce acı çekmek yerine çözüm odaklı bir adım atabilirler.

2. Düzenli personel anketleri yapın

Düzenli personel anketleri yapmak, çalışanlarınız hakkında birçok bilgi edinmenize ve onların ne zaman işte var olmama sorunu yaşadıklarını anlamanıza yardımcı olabilir. Bu anketlerden elde ettiğiniz bilgiler, onların refahını ve üretkenliğini artırmak için atmanız gereken adımlar konusunda size rehberlik edebilir.

3. Hastalık izni verin

Çalışanlarınız için yeterli hastalık izni sağladığınızdan emin olun. Hastalık izni aldıklarında maaşlarından kesinti olmayacağını bilmelerini sağlayın. Böylece hastayken işe gelip iyileşme süreçlerini riske atmak yerine evde kalarak dinlenebilir ve kendilerini iyi hissettiklerinde üretken bir şekilde işe dönebilirler.

4. Bonus: Esnek çalışma saatleri sunun

Esnek çalışma saatleri fikrine sıcak yaklaşın. İlk bakışta esnek saatler presenteeism ile ilgiliymiş gibi görünmeyebilir; ancak şöyle düşünün: Çoğu şirket 9-5 iş programını kullanır, bunlar standart çalışma saatleri olmasına rağmen, bazı çalışanlar için pek çok rahatsızlığa neden olabilir. Örneğin, dokuzda işe gitmesi beklenen bir çalışanın, çocukları okula bırakmak gibi o saatte başka bir yerde olmasını gerektiren başka sorumlulukları olabilir. Böyle bir çalışanın, önce diğer sorumlulukları yerine getirebilmesi için bir saat sonra rapor vermelerine izin vererek işini kolaylaştırabilirsiniz. Daha sonra sabah kaybedilen saati telafi etmek için belirlenen izin saatinden bir saat sonra işten ayrılabilirler. Bu sayede koştur koştur yetişme derdiyle kendilerini birçok hastalığa zemin hazırlayan stresle baş başa bulmazlar.

Son olarak, bu ele aldığımız tüm önerileri şirketiniz size sunuyor ve maaş kesintisi, iş kaybı gibi bir olasılığın söz konusu olmadığını biliyor olsanız dahi yine de hasta hasta işe gidiyorsanız bunun altında mükemmeliyetçilik duygunuz olabilir. Öyleyse, bu konuda bir şeyler yapmak size düşer. Kendi sağlığınızı ve ihtiyaçlarınızı önceliklendirmeyi; iyi hissetmediğiniz zamanlarda mola vermeyi ve hasta olduğunuzda hem bedeninizi hem de zihninizi zorlamamak için işten izin almayı kendinize hatırlatmayı unutmayın.

İlginizi çekebilir: Aciliyet kültürü (urgency culture) nedir: Her şey çok acilken zaman nasıl doğru yönetilir?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale