X

Yüksek hassasiyet nedir ve bununla nasıl baş edilir?

Televizyon reklamlarını görünce gözyaşlarını tutamayanlar, iş yerinde aldığı uyarının ardından günlerce kendine gelemeyenler… Hassasiyeti yüksek olan bu kişilerin sinir hücreleri hiperaktif şekilde çalışıyor. İşte tüm o duygusallıkların sebebi buradan kaynaklanıyor.

Hassasiyeti yüksek kişiler geçmişten bu yana her zaman var oldular. Üstelik, yaratıcı olan insanların genellikle hassasiyeti yüksek kişiler olduklarına dair güçlü bulgular da mevcut. Bu tür kişiler genellikle kültürel akımları ana akım olmadan yakalar ve birçok kişinin görmezden geldiği ufak şeylerin aslında ne kadar büyük bir zenginlik olduğunu fark eder. Bu kişilerin duyguları da kolayca zedelendiği için etraftakiler onlara genelde “güçlü olmalarını” öğütler.

Hassasiyeti yüksek kişiler başkalarının fark etmediği şeylerden şikayet ederler, iş arkadaşlarının sıktığı deodorant veya kokulu mum bile onların başını ağrıtabilir.

Günümüzde bilim dünyası, bazı insanların hassasiyetlerinin hayatın birçok alanında kendini gösterdiğini kabul ediyor. Karmaşık bir iç dünyasına sahip olan bu kişiler, kendi mirasları olan duygusal akışlarını işlemek için belli bir zamana ihtiyaç duyarlar. İçlerinden bazıları kronik yorgunluk veya fibromiyalji sendromuna yatkın olabilir. Günümüzün teknolojik imkanları ise her türlü düşük frekansta uyarı geliştirmeye ve bunu büyütmeye odaklanmış bir sinir sistemine sahip bu kişileri tanımlamak için özel imkanlar sunuyor.

İlgili yazı: Çalışanın onurunu zedeleyen psikolojik terör davranışı: Mobbing

Aslında hepimiz bazen hassas olabiliyoruz. Reddedilmek veya acımasızca eleştirilmek kimi etkilemez ki? Ancak hassasiyeti yüksek olan kişiler bu durumlardan o kadar yoğun bir şekilde etkilenir ki, kişiliklerinde veya hayatlarında bile değişiklikler olabilir. Duyguların acımasız ve yoğun saldırısını hafifletmeyi öğrenenler ise aşırı hassasiyetlerine neden olan işlenmemiş algıyı, yönlendirilmiş algıya çevirmeyi öğrenirler.

New York’ta yaşayan stand-up’çı Dan Nainan, kendi yaşadığı tecrübeyi şöyle anlatıyor:

Her gösteriden sonra binlerce insan durup ne kadar keyif aldıklarını söylerken içlerinden biri negatif bir şey söylüyor ve ben bunu kişisel algılıyordum.

Hassasiyeti yüksek olan kişilerin sayısı hiç de azımsanmayacak düzeyde. Dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sinin hassasiyeti yüksek kişiler oldukları düşünülüyor. Ayrıca, kadınlar ve erkekler arasındaki görülme oranı da birbirine eşit düzeyde.

İlgili yazı: Hayal kırıklığından mutluluğa giden yolda uygulamanız gereken 5 prensip

Hassasiyeti yüksek olan kişileri tanımak ise hiç zor değil. Onları günlük hayatın içindeki aşırı duygusallıkları yüzünden hemen tanıyabilirsiniz. Bu kişilerin hayli geçirgen bir sinir sistemleri olduğunu ve bunun çevresinin incecik bir deriyle kaplı olduğunu düşünebilirsiniz. Beklenmedik bir iltifat veya kibar bir davranış onların gününü aydınlattığı gibi, çocuğuyla oynayan bir babayı gördüklerinde de gözyaşlarına boğulabilirler. Haberlerde duydukları üzücü bir olay, onları herkesten daha çok etkileyebilir. Bu kişilerin ayrıca koku, dokunma duyuları çok yüksek olduğu gibi kaşındıran kıyafetlere veya ani seslere karşı toleransları da çok düşüktür. Başkalarının fark etmediği şeylerden şikayet ederler, iş arkadaşlarının sıktığı deodorant veya kokulu mum bile onların başını ağrıtabilir. Bir partiye veya duyuların açık olmasını gerektiren herhangi bir etkinliğe katıldıklarında bir köşede durup eve gitmeleri gerektiğini söylerler. Psikiyatrist ve yazar Judith Orloff, hassasiyeti yüksek insanları “10 parmağı olmasına rağmen 50 parmağı varmış gibi hissetmek, algılayıcılarınızın sayısının gerçektekinden çok fazla olması” şeklinde tanımlıyor.

İlgili yazı: İnsanlar karakterinizi 7 özelliğinize göre değerlendiriyor

Hassasiyeti yüksek kişilerin zaman zaman içine kapanık oldukları görülür. Sosyal ilişkiler onları tüketir. Ancak buna rağmen çevrelerinde olup biten her şeye karşı güçlü bir tepki gösterirler. Bu yüzden denetimledikleri her şeyi kendi içlerinde sınıflandırabilmeleri için fazladan işleme süreçlerine ihtiyaç duyarlar.

Reddedilmek veya acımasızca eleştirilmek kimi etkilemez ki?

Hassasiyeti yüksek olanlar için öneriler

Siz de hassasiyeti yüksek bir kişi olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Bazı ufak adımlar sayesinde yaşananları işleme sürecinizi iyileştirebilirsiniz:

– Mola verin: Beyniniz, başkalarının ruh halini benimsemek için çok daha fazla çalışıyor olabilir. Bunun önüne geçmek için elinizden geldiğinde uyarılmaları sınırlandırmaya çalışın. Örneğin araba kullanırken radyoyu kapatın, gece uyurken göz bandı ve kulak tıpası kullanın. Ayrıca meditasyon da stres hormonlarını yavaşlatmanız için çok yararlı olabilir. Günlük üç dakikalık meditasyonların bile büyük bir etkisi olabilir.

– Kendinizle sakince konuşun: Hassas insanlar aslında buna mahkum değiller. Depresyon döngüsüne girmeden önce yapabilecekleri birçok şey var. Kendinizi baskı altında hissettiğinizde durun ve kendinize “Bu gerçekten benimle mi ilgili? Karşımdakinin niyeti ne olabilir? Acaba içimdeki korkuları uyandırdığı için mi böyle davranıyorum?” gibi sorular sorun. Tepkilerinizi kontrol etmenin egzersizini yapın.

– Etkileşimlerinizi değiştirin: Bazen yakınlarınız size kendi sorunlarını açtıklarında, onlara yardımcı olamayacak duruma gelebilirsiniz. Böyle zamanlarda kendinizi sorlamak yerine, arkadaşınıza “Her zaman seninleyim ancak şu anda seni dinlemek benim için mümkün değil” diyebilirsiniz.

– Silahlarınızı kuşanın: Bazen istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda kalabilirsiniz. Örneğin iş yerine bir konferansa katılmak zorunda olabilirsiniz veya sevmediğiniz bir kişiyle iş yemeğine çıkmak zorunda kalabilirsiniz. Böyle zamanlarda etrafınızı çevreleyen bir zırh olduğunu düşünün ve kendinizi korumaya alın.

– Tarihi yeniden yazın: Geçmişte verdiğiniz ve pişmanlık duyduğunuz kararları gözden geçirin. O kararların sizi neden bu kadar etkilediklerini yeniden düşünün.

Hassasiyeti yüksek olan kişilerle birlikte yaşayanlar için öneriler

Nüfusun yüzde 20’sinin hassasiyeti yüksek kişilerden oluştuğu düşünülürse, aslında hepimizin bu önerilere ihtiyacı var demektir.

– Tavsiye etmeyi bırakın: Hassasiyeti yüksek olan kişiler, sizin onlara verdiğiniz tavsiyeleri arkadaşça öneriler olarak değil, yanlış yaptıkları bir şeyden dolayı verilen uyarılar olarak algılayabilir. Onlara güven verici şeyler söyleyin.

– Bakış açınızı değiştirin: Karşınızdaki kişiden “Ben böyle şeyleri hiç sevmem” gibi cümleler duyabilirsiniz. Bunlara öfkeyle karşılık vermek yerine sadece kabul edin.

– Kişisel alanlarına saygı duyun: Hassasiyeti yüksek olan kişilerin yakınlarının en sık yaptığı yanlışlardan biri onlara kendilerini toparlayacak süre tanımamaları.

Kaynak:
Psychology Today

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale