X

Hassas bir sanat: Sevilmeyi bilebilmek

“Kadın anlaşılmak için değil, sevilmek için yaratılmıştır.” Oscar Wilde

Sevilmek dünyadaki en güzel duygulardan biridir değil mi? Merak ediyorum bugün bu yazıyı okuyan kaç tanemiz sevilmek dendiğinde gerçekten bu kavramın önemini anlayabilmiştir, kaç kişiye gerçekten böyle sevilmek deyim yerindeyse “kısmet” olmuştur?

Kaç kişiye gerçekten böyle sevilmek deyim yerindeyse “kısmet” olmuştur?

Sevilmek diyorum, günümüzde bir kafede oturup yarım saat gözlem yaptığımızda çoktan silinip gitmiş olduğunu “üzüntü” ile görebileceğimiz bir kavram… Elden düşmeyen telefonlara bırakmış durumda yerini… O karşılık vermezsek “öleceğimiz” mesajlaşmalar almış can-ım sevilmek kavramının anlamını… Sonra üstüne biraz da “her ikisi, hatta üçü de olur, yeter ki sevileyim, kandırmak, kandırılmak, aldatmak, aldatılmak bunlar beni ilgilendirmiyor nasıl olsa”lar da gelmiş… İşte günümüzün muhteşem “sevilmek” anlayışı…

Ben şimdi hep birlikte muhteşem bir yolculuğa çıkalım istiyorum sizlerle. Bu yazı boyunca güzel hayaller kuralım, nasıl sevilmek isterdik örneğin? Hemen kendimden örneklerle başlayabilirim. Tabii ki ben sınırlar çizmekten hoşlanmıyorum ama sevilmek özgür bırakmaktır. Desteklenmektir örneğin hayatta. “Neden bana zaman ayırmıyorsun” sorusunu yönlendirmek yerine, hayallerimize ortak olan bir bakış açısıyla sevilmek isterdim… Ona olan sevgimi bana vereceği sevilmek kavramının önüne koymayan bir yaklaşımdır bu…

Sonra kötü anlarımda susup sadece eşlik eden bir sevilmek olmalı, üzerime gelip de yıpratmaya, fiziksel olarak şiddet uygulamasa da o çok alışkın olduğumuz “rencide etmek” ile başlayan ve çok çok derinlerde incitmeye kadar giden ağız dalaşlarından çok uzak bir sevilmek olurdu bu… Sadece huzur katardım bu sevilmek yolculuğunun içine. En güzelinden, en muhteşeminden hayatta her ne dalgaya, her ne fırtınaya yakalanırsam yakalanayım gemimde huzur olduğunu bilmek isterdim… İşte sevilmek böyle olmalıydı…

Sadece huzur katardım bu sevilmek yolculuğunun içine. En güzelinden, en muhteşeminden hayatta her ne dalgaya, her ne fırtınaya yakalanırsam yakalanayım gemimde huzur olduğunu bilmek isterdim.

Sonra yaşlanmak var, değişmek var, gelişmek var, ben değiştiğimde “homurdanmak” ve şikayet etmek yerine benimle aynı coşkuyla değişen bir sevilmek isterdim. Bana eşlik ettiğini bilmekten ve eşlik etmekten her daim mutlu olacağım bir sevilmek olmalıydı. Ve ben yaşlandığımda da hep aynı kalpte öncelikle bir arkadaş olarak yani hatır bilerek kalmayı isterdim, işte sevilmek böyle hatırlanmayı da getirmeliydi…

En sonunda da ölmek ve yitmek vardı. Belki hastalanmak ve işte bu anlarda sadece beni gördüğü hallerimle bile bana bakabilen bir sevilmek olmalıydı. Bu hallerimden kaçınacak değil… Ve korkacak değil, büyük adımlarla her ne olursa olsun benim gibi sonunu düşünmeden yürümesini isterdim bu sevilmek ile. Ben de aynı zamanlama ile aynı şekilde sevilmeyi yaşatmak isterdim bu uç noktalara kadar. Ve en son günümde geriye döndüğümde kesinlikle her an çok sevildiğimi kendimce bilmeyi isterdim, o bana göstermemiş olsa da yaptıklarıyla, sözler bile olmadan çok çok fazla şey anlatabilmiş olmalıydı…

Evliliğimin son döneminde sevilmek konusunda çok uzun düşünme imkanım oldu. Çokça sorgulamıştım insan ne ile yaşar, eğer sevmezse, sevilmezse, sevgisi biterse, sevgi veremezse, sevdiği birini sevemez hale gelirse… Bu durumda insan ne ile yaşar? Sonuçta biliyorum ki her şey insanlar için ama bir kişiyi çiçek açtıran da solduran da sevgidir… Bu yüzden sevilmek hassas bir sanattır. Bir kişi size ne çok sevgi verse de bunu “anlayabilecek” açıklıkta bir kalp gerekir öncelikle…

Sevilmek hassas bir sanattır. Bir kişi size ne çok sevgi verse de bunu “anlayabilecek” açıklıkta bir kalp gerekir öncelikle…

Hani hepimizin bildiği bir benzetme vardır, bülbülü altın kafese koyduklarında, bülbül altının değerli olduğunu bilmedikçe ve kafese odaklandıkça sadece “esareti” anlar kendisine verilen değeri değil. İşte hayatımızda sevilmek için de böyledir. Bizi muhteşem bir şekilde sevebilen insanlara borçluyuz, onlara en başında minnet borcumuz bulunur. Ve hele ki bu anne ve baba sevgisinden çok öte geçen ikili ilişki sevgisinde, telefona odaklanıp da kaçırabilecek bir saniye bile sevgi anımız yoktur…

O bir an, diğer kişinin ömrüdür, onun sevmek halidir ve sevgisini vermek halidir. Bizler işte hayatın içine daldığımızda o can-ım sevgililerimiz, eşlerimiz belki aylarca belki yıllarca yanımızda olduklarında bu “sevilmek” halinin muhteşemliğini olağanüstü bir kavram olduğunu göremez hale geliriz…

Bugün yanınızda elinizi tutan, size bakıp da “seviyorum” diyen veya beklemeden sevgisini verebilen kim varsa, onu sevin… Sevilmek, sevilmeyi bilmek, sevilmeye layık olduğunu anlamak, sevildiğinde buna açılabilmek, sevildiği kadar seven kişiye verebilmek ve sevilmenin en güzel yanlarını keşfedebilmek ve en önemlisi buna “minnet” etmek bizim en önemli insanlık borcumuzdur…

Tüm kainat, tüm dünya ve tüm evren bu hayata gelişimiz ile bizi sever, seviliriz, çok ama çok seviliriz, sonra ellerimizi açar ben neden sevilmiyorum yanımda bir sevenim yok deriz… Eğer bir anne vücudu bizim için sonsuz acılar ile açılmışsa bu dünyaya tüm nasip ve kısmetimiz ile bir “insan” olarak gelmişsek, sizce bize “verilmiş” olan sevilmek kavramının “büyüklüğünü” ölçmek mümkün müdür?

Bugün bu yazımı okuyan sen, çok ama çok seviliyorsun…

 

İlginizi çekebilir: Sevmeyi anlamak için: Önce her şeyi sevmek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale