Sizce de içinde bulunduğumuz yüzyıl fazlasıyla mutluluk takıntılı bir yüzyıl değil mi? Hemen hemen herkes mutluluk formülünün peşinde. Bu bitmek tükenmek bilmeyen mutluluk arayışında çoğu insan mutluluğun sırrını öğreteceğini iddia eden seminerlere katılıyor, durmadan kişisel gelişim kitapları okuyor. Yüzyılımız insanlarının mutluluk takıntısı sosyolog Eva Illouz ve psikolog Edgar Cabanas tarafından kaleme alınmış “Happycracy” kitabında da incelenmiş. Illouz ve Cabanas mutluluk takıntısı içinde olan insanlar için hipokondri rahatsızlığına ithafen “happychondriac”(mutluluk hastası) tanımını kullanmışlar.
Sakın bu kadar mutluluğun peşinde koşuyor olmamız bizi tam tersine mutsuz kılıyor olmasın? Tabii ki eğer klinik anlamda depresyondaysanız, kendinizi çok uzun zamandan beri derin bir mutsuzluğun içinde buluyorsanız bir psikologtan yardım istemekte yarar var. Ama bir insanın zaman zaman mutsuz hissetmesi gayet normal bir olay. Duygularımız inişli, çıkışlı bir yapıya sahiplerdir. Sonsuz bir mutluluk olmadığı gibi sonsuz bir mutsuzluk hali de yoktur. Dünyadaki her olayda olduğu gibi mutluluk konusunda da işin sırrı dengeli olmaktadır.
Kendinizi mutsuz hissettiğiniz zamanlarda da hayattaki her şey gibi bunun da gelip geçici olduğunun farkına varın. Kulağa her ne kadar klişe gelse de mutluluğun dışarıda değil içinizde olduğunun farkına varın. Evet, mutlulukla ilgili hangi kitabı okursanız okuyun, hangi eğitime giderseniz gidin mutlu olmanın aslında sadece zihnimizle ilgili bir durum olduğunun farkına varmadığınız müddetçe boşa kürek çekmiş olacaksınız. Tekrar ediyorum mutluluk sadece zihnimizle ilgili bir olaydır. Bana inanmıyor musunuz? Çocukken hepimizin korktuğu diş doktoru ziyaretlerini hatırlayın. Diyelim doktorunuz çocuk ruhundan anlayan bir kişiydi ve dişinizi tedavi ederken size güzel hikayeler anlattı, rahatlamanızı sağladı. Fiziksel olarak dişçi koltuğunda olmanıza rağmen, artık korkmuyordunuz ve zihinsel olarak daha mutlu bir yerdeydiniz.
Mutluluğumuzu dış koşullara bağladığımızda aslında mutsuzluğa davetiye çıkarıyoruz demektir. O çok istediğimiz kırmızı elbiseyi alınca, okulu bitirince, ya da iş yerinde terfi edince çok mutlu olacağımızı zannederiz oysa ki bu mutluluklar sadece anlık mutluluklardır. Biz her zaman mutluluğu varılacak bir durak olarak görüyoruz. Oysa mutluluk yolculuğun ta kendisidir. Mutluluk, pozitif ve negatif düşüncelerimiz arasında gidip gelen bir seçimdir. “Ben çok şişmanım, kendimden nefret ediyorum” dediğimizde mutsuzluğa yelken açıyoruz demektir. “Kilo vermek istiyorum, doğru diyetisyene danışarak bunu yapacağıma inanıyorum” yapıcı ve bizi mutlu eden bir düşüncedir.
Mutlu olmak mı istiyorsunuz? Mutlu olun. Bu kadar basit. Mutsuz olmak için onlarca sebebiniz varsa mutlu olmak için de onlarca sebebiniz olduğuna eminim. İlla bir mutluluk formülü istiyorsanız da benim mutluluk formülümü kullanabilirsiniz. Mutluluğun formülü kafayı mutlu olmaya takmamak, hayatın dengesi içinde mutlulukla birlikte mutsuzluğun da olduğunun ayırdına varmak ve mutlu olmayı seçmektir. Size iyi gelecek seçimler yapmanız dileklerimle.
Bu arada size yeni bir eğitim haberim var: Online Stres Yönetimi Eğitimi Destekli Diyet Programı: Uzman Diyetisyen Özge Kelebek Salman ile birlikte geliştirdiğimiz bu üç haftalık program hakkında bilgi almak istiyorsanız bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım Instagram hesabım ise @ranakutvanrsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Psikoloji ile ilgili egzersizler paylaştığım .
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
İlginizi çekebilir: İnançlarımızla geleceği nasıl şekillendiriyoruz: Kendini gerçekleştiren kehanet