X

Hangisine ihtiyacım var: Psikolog mu yoksa yaşam koçu mu?

Hayatının belirli bir döneminde psikolojik bir yardıma veya desteğe ihtiyaç duyan insanların kendine en çok sorduğu sorulardan biridir bu. Çevreden gelen yanlış yönlendirmeler, sürekli aktarılan deneyimler ve yetersiz bilgiler ile kişi bazen tam olarak neye ihtiyacı olduğunu bilemeyebilir. Bu noktada psikolog ile yaşam koçu arasındaki farkı iyi anlayıp, nelere hizmet ettiklerini ayırt edebilirsek psikoloğa mı yoksa yaşam koçuna mı ihtiyacımız olduğunu daha kolay belirleyebiliriz. 

Herhangi bir sorunla karşı karşıya kaldığımız, dışarıdan destek aradığımız veya sadece kendimizi iyi hissetmediğimiz bir dönemden geçiyor olabiliriz. Geleceğimize dair planlar yapmakta sıkıntı çekiyor, kilo vermekte problem yaşıyor, hatta hayalimizdeki mesleği tanımlayamıyor da olabiliriz. İkili ilişkilerimizi sürdürmekte zorlanıyor, yöneticimizle konuşamıyor veya atalet duygusundan kurtulamıyor olabiliriz. Peki hangi durumda yaşam koçuna, hangi durumda psikoloğa danışmamız gerekiyor, bunu biliyor muyuz?

Hangi uzmana danışacağımızı belirlemeden önce meslekleri ve uzmanlık alanlarını açıklamakta fayda var.

Psikolog kimdir?

Öncelikle psikolog, psikolojik sıkıntılar ile başvuran danışanlarına, çeşitli terapiler veya bilimsel teknikler uygulayan kişidir. Ülkemizde danışan görmek için, psikologların üniversitelerin psikoloji bölümlerinden mezun olmaları ve klinik psikoloji yüksek lisansını tamamlamaları gerekmektedir. 

Psikologlar, adliye, hastane, klinik veya okullarda çalışabilir, danışanlarına belirli testler uygulayarak tanı koyabilir, fakat doktor olmadıkları için kesinlikle ilaç veremezler. Psikologlar, uzmanlık alanları ve eğitimlerine göre, çocuklar, çiftler, yaşlılar, zihinsel veya fiziksel engelliler veya yetişkinler ile çalışabilirler. 

Psikologlar, yaşam koçlarından farklı olarak danışanlarının o psikolojiye nasıl geldiklerine odaklanırlar. Seanslarda, farklı bilimsel tekniklerden yararlanarak, sebepler ve tetikleyiciler üzerinde durulur. Seansların sona ermesi ile birlikte kişinin tekrar sağlıklı düşünebilen bir birey olması amaçlanır. Birlikte çalışılacak olan süre, tamamen danışana bağlıdır. 

Yaşam koçu kimdir?

Yaşam koçu psikologların aksine, kişinin o duruma nasıl geldiğine değil, kişinin bundan sonraki hedeflerine nasıl ulaşabileceğine odaklanır. Kişiye belirli bir süreliğine rehberlik yapar ve kişinin hayatına ayna tutar. Belirli teknikler ve testler aracılığı ile kişinin olduğu yeri saptamasına, ölçülebilir ve ulaşılabilir hedefler koymasına ve amacına ulaşmasına yardımcı olur.

Bu hedeflerin ölçülebilir ve ulaşılabilir hedefler olduğundan emin olan yaşam koçu, kişiye hayatının belirli bir döneminde eşlik eder. Yaşam koçluğu seanslarının 10-12 seansı geçmemesi, hedeflerin seanslarda kontrol edilmesi ve hedefe ulaşıldığında bitmesi gerekmektedir.

Yaşam koçu, sağlıklı bireylerle çalışır. Eğer kişinin psikolog, psikiyatrist, diyetisyen veya göz doktoru gibi işin uzmanına gitmesi gerekiyorsa, kişiyi mutlaka uzmana yönlendirir. Yaşam koçu tanı koymaz. Danışan uzmana giderken de aynı zamanda yaşam koçundan seans alabilir.

Yaşam koçlarının meslek gözetmeksizin mutlaka yaşam koçluğu uzmanlık eğitimi veya sertifikası alması gerekmektedir. 

Şimdi de bazı örnekler vererek hangi konuda hangi uzmanı tercih etmeniz gerektiğine bakalım:

  • Kilo vermek istiyorum, psikoloğa mı yoksa yaşam koçuna mı gitmeliyim? 

Eğer psikolojik bir sebepten ötürü aşırı yemek yiyorsanız, örneğin bir travma sonrası yeme bozukluğu yaşamaya başladıysanız bu konuda mutlaka bir psikologtan destek almanız gerekmektedir.

Eğer her pazartesi diyete başlıyor, iki gün içerisinde eski düzeninize geri dönüyor ve bir türlü hedeflediğiniz hayat tarzına ulaşamıyorsanız, bu durumda yaşam koçundan destek alabilirsiniz. 

  • Yöneticim beni çok azarlıyor, iş konusunda motivasyonumu kaybettim, ne yapmalıyım?

Eğer yöneticinizle olan ilişkinizi düzenlemekte, kariyer anlamında kendinize belirli bir hedef koymakta, motivasyon veya gelecek planları yapma konusunda umutsuzluk yaşıyorsanız, yaşam koçundan destek alabilirsiniz.

  • Ders çalışmak istiyorum fakat ertelemekten bir türlü başlayamıyorum.

Bu noktada bir yaşam koçu ile atalet konusunda çalışmalar yapabilirsiniz.

Son olarak, psikologların öfke veya depresyon gibi uzmanlık alanları olduğu gibi, yaşam koçlarının da ilişki, sağlık, kariyer veya atalet gibi uzmanlık alanları olabiliyor. Bu sebeple size tavsiyemiz, psikolog veya yaşam koçu seçerken uzmanlık alanlarına göz atmanız ve kişiyi ihtiyacınız olan konudaki uzmanlığına göre seçmeniz.

İlginizi çekebilir: Sizce siz sakin bir ebeveyn misiniz?: Uzman Klinik Psikolog Yasemin Meriç Kazdal ile ebeveynlik üzerine

Andi Hodara: Andi Hodara, derece ile girdiği Boğaziçi Üniversitesi Felsefe bölümünden 2010 yılında mezun oldu. Bu süreçte psikoloji dersleri de alarak Evlilik ve Aile Danışmanlığı programını tamamladı. Aynı zamanda Boğaziçi Üniversitesi’nde Film Çalışmaları Sertifika programını bitirdi. Mezun olduktan sonra çeşitli yayın kuruluşları ve uluslararası firmalarda editör, içerik üreticisi ve içerik yöneticisi olarak çalıştı. Daha sonra Boğaziçi Enstitüsü’nden Yaşam Koçluğu, Harvard Üniversitesi’nden Building Personal Resilience: Managing Anxiety and Mental Health; Kişisel Dayanıklılığı Oluşturma, Kaygı ve Zihinsel Sağlığı Yönetme eğitimlerini aldı. Halen düzenli olarak yaşam koçluğu teknikleri, yoga ve psikoloji alanında yazılar yazmakta ve önemli isimlerle röportajlar yapmakta. Psikolojiye bir bütün olarak yaklaşan yazarımız, eğitimini aldığı psikolojik tekniklerden ve filmlerin büyülü dünyasından faydalanmaktadır. Kendisi aynı zamanda Uluslararası Yin Yoga eğitmeni ve Reiki uygulayıcısıdır. Kendisine andinahmias@gmail.com mail adresinden ulaşabilirsiniz.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale