X

Hamlet hayatta: Gain’de yayınlanan Hamlet’le Büyükada’ya bakıyoruz

Uzun zamandır izlediğim en iyi Türk dizilerinden biriydi Hamlet. Sanki sinemaya gittik ve bir Reha Erdem filmi izledik gibi hissetmemek mümkün değil televizyon karşısında. Televizyon dediysem yanlış anlaşılmasın, Hamlet’i satın alan platform hayatlarımıza yeni yeni giren taze mecra Gain.

Geçtiğimiz günlerde ilk gösterimini basın ve konuklar için Kanyon’da gerçekleştiren Hamlet’in ilk iki bölümünü ben de orada izledim. Bana Reha Erdem’i hatırlatma sebebi, bu öykünün de kıyıda köşede kalma riski olan bir meseleye kendi dilini oluşturarak parmak basmış olması. Yapımın yönetmen koltuğunda Kaan Müjdeci oturuyor. Hamlet’i çağdaş bir uyarlamayla ve atlar üstünden anlatıyorlar. Burada da Hamlet’te olduğu gibi insanlar çok gerçek ve çaresiz. İşin en çarpıcı tarafı da yaşanmış gerçek bir öyküden esinlenen Hamlet’in, Büyükada’nın fayton tarihine de ışık tutması. Adadaki fayton krallığının çöküşüne şahit olduğunu anlatan Kaan Müjdeci’ye basın gösteriminde oyunculardan Cihat Tamer “Hamlet, Türkiye’nin bugünki halidir.” diyerek eşlik etti. Hamlet’in insanlık tarihinin en eski ve eskimeyecek hikayesi olduğuna da böylece bir kez daha dikkat çekmiş oluyorlar. Yani diziyi izlerken insanın doğasındaki yozlaşmışlığın kasvetinden kaçmayı beklemeyin.

Dizinin oyuncu kadrosu da oldukça güçlü. Erdal Beşikçioğlu, Elit İşcan, Ahmet Rıfat Şungar, Şebnem Bozoklu, Hatice Aslan, Murat Kılıç, Çiğdem Selışık Onat, Cihat Tamer, Serdar Orçin, Emrullah Çakay, Mustafa Alabora filmdeki karakterlere hayat veriyor ve hepsi çok dokunaklı bir oyunculuk sergiliyor. Görüntüler deseniz zaten başlı başına sinematografik bir dünya içinde yüzüp duruyorsunuz. 

Dizi ön gösteriminin ardından Gain’de bütün bölümleriyle izlenebiliyor. Günümüz meselelerinden birine dair Hamlet’in çağdaş bir yorumu olarak bakabileceğiniz yedi bölümlük bir mini ziyafet olan bu diziyi kesinlikle tavsiye ediyor ve sektöre yeni bir kapı açan Gain’i yenilikçiliğinden dolayı tebrik ediyorum.

Şimdiden seyircisi bol olsun ve keyifli izlemeler…

İlginizi çekebilir: Yalnız gençleri ansızın hayatınıza dahil eden bir oyun: AnSızıN

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.
İlgili Makale