Hafızamız kurnaz bir zaman yolcusu. Northwestern Üniversitesi’nde araştırmacı ve yazar Marla Paul’un geçtiğimiz ay Science Daily’de yayınlanan makalesine göre hafızamız şimdiki zamandan kesitler alıp geçmişe ekliyor. Ancak bu süreç bir video kameranın anıları kaydetmesi gibi işlemiyor. Bunun yerine, geçmişi güncel bilgilerle yeniden yazıyoruz ve hatıralarımızı yeni deneyimlerimizle güncelliyoruz.
Mesela ‘ilk bakışta aşk’ kavramı, Hollywood filmlerinin aksine muhtemelen hafızamızın bize bir oyunu. Northwestern Üniversitesi Feinberg Tıp Okulu medikal-sosyal bilimlerde doçent olan Donna Jo Bridge’e göre “şimdiki partnerinizle olan geçmişinizi düşündüğünüzde, aşk ve coşku hislerini hatırladığınızı sanabilirsiniz. Ama aslında muhtemelen bugünkü duygularınızı bu kişiyle tanıştığınız ana yansıtıyorsunuz.” Yani, hafızamız hayatta kalabilmemiz ve güncel konularla baş edebilmemiz için anılarımızı sürekli olarak değişen çevreye adapte ediyor. Zihnimiz bir video kamera değil.
Hafızamız tutarlı bir hikâye oluşturabilmek için yaşanmış olayları sürekli olarak yeniden yorumluyor, düzenliyor ve bugüne uyarlıyor. Bütün bu düzenleme beynimizin hipokampüs bölgesinde gerçekleşiyor.
17 erkek ve 17 kadınla yürütülen bir deneyde, katılımcılara bir bilgisayar ekranında sualtı, okyanus ya da açık hava gibi farklı arka planlara yerleştirilmiş 168 cisim gösterildi. Daha sonra araştırmacılar arka planları değiştirerek katılımcılardan cisimleri orijinal yerlerine yerleştirmesini istedi. Katılımcılar her seferinde cisimleri yanlış yere yerleştirdi. Çalışmanın ikinci kısmındaysa katılımcılara farklı arka planlara cisimlerin yerleştirildiği üç ayrı ekran gösterildi. Bunlardan biri cismi asıl yerinde, diğeri katılımcının deneyin ilk kısmında sorulduğunda gösterdiği yerde, üçüncüsüyse tamamen yeni bir yerde konumlandırılıyordu. Araştırmacılar katılımcılardan cismi asıl yerinde gösteren resmi seçmesini istediler ve katılımcıların hepsi cismi kendi yerleştirdikleri konumda ya da yeni konumda gösteren resmi seçtiler. Bridge’e göre”bu durum insanların orijinal hafızasını kendi hatırladıkları konumu yansıtacak şekilde değiştirdiğini gösteriyor.”
Katılımcılar daha sonra aynı testi MR taraması altında yaptılar ve test süresince beyin aktiviteleri gözlemlendi. Araştırmacılar ayrıca arada kalan katılımcıların seçimlerini daha net saptayabilmek için katılımcıların göz hareketlerini de izlediler. Feinberg Nöroloji biriminde medikal-sosyal bilimci Joel Voss’a göre “mükemmel hafıza olayı bir efsane. Herkes hafızayı çocukluğu veya geçen hafta ne yapıldığını bütün canlılığıyla hatırlayabilmemizi sağlayan bir araç olarak nitelendiriyor. Ama durum böyle değil. Hafıza bize bugünkü hayatımızda akıllı kararlar verdirebilmek için tasarlandı ve dolayısıyla güncel kalmak zorunda. Şu an tutarlı olan bilgiyle geçmişte olanları yeniden yazıyoruz.’’
Bridge’e göre bu çalışmanın sonuçları görgü tanıklığının güvenilirliğini de sorgulatıyor. Hafızamız anıları anımsamak için değil değiştirmek için dizayn edildiğinden, görgü tanıklarının söyledikleri çok da güvenilir kaynaklar olarak düşünülmemeli. Bu araştırma kontrollü laboratuvar şartlarında yürütülmüş olmasına rağmen, Bridge’e göre hafızamızın gerçek hayat koşullarında da böyle tepki verdiğini varsaymak son derece makul.
Kaynak: Science Daily