Hafiflemek için geçmişten taşıdıklarınızı bir kenara bırakın
Sırt çantanız ne kadar ağır? Hayır, günlük hayatta taşıdığınız çantanın ağırlığını sormuyorum. Size ait olmayan neler taşıyorsunuz? Neler var sırtınızda? Neler biriktiriyorsunuz? Ve daha da önemlisi bunların farkında mısınız?
Günlük hayatın içinde 1 kiloluk çantayı belli bir süre hepimiz taşıyabiliriz ama hayat boyu taşıyınca sizce ne olur?
Doğa, yeniden asaletle renk değiştiriyor. En büyük ilhamım doğa. Bunu hep yazıyorum ya da söylüyorum çünkü insan olma halleriyle baş etmemi sağlayan en gerçek kaynağım o. Bir ağacın her mevsim zarafetle renk değiştirmesi, cesaretle yapraklarını bırakması âşık eden bir sadelik değil mi?
Konu bize gelince, biriktiriyoruz. Biriktirdiğimizi fark etmeden biriktiriyoruz. Eski yüzlerden kalan eşyalar, geçmişi sahiplenme telaşıyla saklanan yüzü kirlenmiş biletler, dergiler vb. saklıyoruz. Eski kalp kırıklarını, gözyaşlarını, korkuyu, acıyı biriktiriyoruz.
Farkında mısınız, bize iyi gelmeyen ne varsa biriktiriyoruz!
Sürekli kıyafet dolabınıza kıyafet aldığınızı düşünün, boşaltmadan yer kalır mı? Bence günümüz insanının durumu da bu! Ağzımız bir şeyler istediğini söylüyor ama daha derinde söylediğimiz şeyin oluşması için uygun ortama sahip değiliz, daha da acısı uygun ortama sahip olmadığımızın farkında bile değiliz.
Ne demek istiyorum?
Bir çiçeğiniz varsa ona uygun ortam yaratmak, ölmüş yapraklarını kesmek ve sulamak zorundasınızdır. O çiçeğin yaşamasını istediğinizi söyleyip, bunları yapmadan çiçeğin yaşamasını bekleyemezsiniz.
Evimiz gibi ruhumuz da… Evinizde vadesi dolmuş ilaçları saklıyor musunuz? Solan yaprakları kopartmıyor musunuz? Hayatın içinde de vadesi dolmuş, bize hizmet etmeyen durumları, eşyaları, insanları asaletle bırakabilmek gerek.
Ama tıkandığımız yer de tam burası… Taşıyoruz. Geçmişi arkamızda bırakamıyor, solan yaprağı vaktinde kopartamıyor ve sonra da solmuş yaprağı farkında olmadan tüm hayatımıza taşıyoruz!
Sağlıklı vedalar edemediğimiz için yaşadığımız sıkıştıran her deneyimi, bir sonraki deneyime aktırıyor, sonra da farklı sonuçlar olmasını bekliyoruz!
Çantamız her seferinde biraz daha doluyor, biz taşıyoruz… Taşıdığımızı fark etmeden taşıyoruz arkadaşlar!
Kendi filmimizin başkahramanı olmak aslında taşıdığımız çantayı bırakabilmekte yatıyor. Ah, evet senelerin eğilimini bir yerde okudunuz, bir film izlediğiniz ya da psikoloğunuz dedi diye bırakamıyorsunuz. Bırakmak, her deneyimin içinde farkındalıkla adım adım yaklaşmakta yatıyor.
Günün sonunda hepimiz insanız, hepimizin ailemizden gelen eğilimleri, yönelimleri, eski ilişki kalıpları var ama önemli olan tetiklendiğimizde orada olmak. Öyle ki, tetikte oldukça Özde’nin ezbere eğilimlerinin altını kazabilmeye istek duymayı pratik etmeye başladım. Tabii ki kazdıkça karşınıza çıkanlar çok sarsıcı olabiliyor ama adım adım yaklaşıp uzaklaşmak insan olma haline dair, şükür…
Farkında oldukça, bırakmana gerek kalmıyor, bırakmak anlamsız bir kelime oluyor. Çünkü farkındalık, öyle bir kapsıyor ki her şeyi, sonunda teslimiyet gerçekleşiyor.
Sırt çantanız ne kadar ağır?
Size ait olmayan, iyi gelmeyen ne varsa, bırakmaya bile çalışmadan zarafetle solmuş yaprağın toprağa teslim olmasını pratik etmeye ne dersiniz?
Haydi, olabildiği kadar!
İlginizi çekebilir: İnsan olmaya dair her halini kucaklıyor musun?