Bu hepimizin başına gelmiştir, hani tam bir arkadaşımız aklımızdan geçer veya dünya üzerinde bir yer hakkında kafamıza takılan bir şey olur, hemen ertesinde ya aklımıza gelen arkadaşımızdan bir mesaj alırız veya o yerle ilgili bize bir haber gelir, oraya yola çıkarız veya o an aklımıza o noktayla ilgili bir tohum ekilir. Belki sonucu anında göremeyebiliriz, fakat ertesinde mutlaka anımızı bağlayan bir oluş ile karşılaşırız.
Bunlara genel olarak ‘’tesadüf’’ deyip geçeriz. Peki nedir tesadüf? Öylesine plansızca, herhangi bir şekilde biz tasarlamadan, yani bir ilişkimiz bir etkimiz olmadan mı bizleri buluverir? Günlerden bir gün tamamen ‘’tesadüf’’ diye nitelendirerek karşılaştığımız bir iş teklifi veya gelecekteki eşimiz ile tanışmamız yine o tesadüfün eseri midir?
Sevgili Deepak Chopra, işte bizlerin çoğu zaman tesadüf diyerek basite indirgediğimiz bu rastlantılara, hayatın karşımıza çıkardıklarına aslında çok büyük bir ‘’dikkat’’ ile bakmamız gerektiğini açıklıyor ve eseri ‘Yeter ki İste’ de aslında karşımıza çıkan tek bir anın ve tek bir insanın bile plansız ve bizlerden bağımsız olmadığını paylaşıyor:
″Tesadüfleri hayatın sunduğu seçenekler olarak görmeye başladığınızda karşılaştığınız her tesadüf sizin için anlam ifade etmeye başlar. Her tesadüf, yaratmanız için sunulmuş bir fırsat, evrenin olmanızı planladığı kişiye dönüşmeniz için sunduğu bir olanaktır.″
Tesadüfün maksadı nedir? Tesadüfün gayesi, tesadüfün bizzat kendisinden kaynaklanmaz. Sizden, tecrübeyi yaşayacak olan kişiden kaynaklanır. Tesadüfler mutlak alandan gelerek niyetlerimizi ve hayallerimizi hayata geçirmek amacıyla ilerleyeceğimiz yolda bize rehberlik eden mesajlardır.″
İlgili yazı: Kendi şansınızı kendiniz yaratabilirsiniz!
Yukarıda belirtilen görüşe göre, aslında her tesadüf, çıkmakta olduğumuz merdivenin bir basamağını veya yolumuzun ayrılmaz bir parçasını ifade ediyor.
Peki, tesadüflerin düşüncelerimiz ve bilinçaltımızda var olanlarla ilişkisini nasıl açıklayacağız?
Chopra bu akışı ve bu ilişkiyi senkro-kader yani eşzamanlı kader anlatımı ile açıklıyor, bunu anlamak içinse fiziksel dünyadaki tesadüflerin karmaşık dansının bilincine varırken, aynı anda kendi benliğimizin de derinlerine ulaşmamız gerekiyor.
‘Hayatın büyük bölümü tesadüfi karşılaşmalarla, kaderin cilvesine veya bizlere yepyeni yollar açan seçeneklerle yakından ilişkilidir. Şayet ufacık bir detay farklı bir şekilde gelişseydi, bugün bambaşka bir yerde, bambaşka insanlarla bir aradaydınız veya farklı meşgalelerle uğraşıyor, bambaşka bir yaşamın yörüngesinde dolanıyordunuz.’
Senkro-kaderin yani fiziksel gerçekleşme ile bilinçaltımızda veya aklımızda gömülü isteklerimizin eşzamanlılığının farkında olabilmenin en son noktası ise, var olan her şeyin arasındaki bağı fark edebilmekten geçiyor. Bu noktada, tesadüflere ‘’öylesine gerçekleşen’’ veya ‘’öylesine bizim başımıza gelen’’ olaylar olarak yaklaşmak yerine, aslında merkezinizde bizlerin yer aldığı ve yine kişisel idrak ve düşüncelerimiz ile oluşumunu sağladığımız olaylar akışı olarak baktığımızda, bizler için tesadüflerin hayatımızdaki anlamı da birdenbire değişiveriyor.
Eğer bu yazı sizlere ulaştı ise, şu an o ‘’akışta çok önemli yeri olan’’ bir tesadüf daha yaşıyorsunuz demektir. Bugün önünüze çıkan ve size ulaşan her olaya ve kişiye daha dikkatli yaklaşın. Tüm bu tesadüflerin sizden bağımsız olmadığını idrak edin ve senkro-kaderinizi düzenleyebileceğinizi, hayatınıza istediğiniz olayları çekebileceğinizin farkında olun.
Şu an bu satırları okuyor olmanız ″tesadüf değil!