X

‘Save the Day Method’: İyi gitmeyen bir günü, her şeye rağmen kurtarabilir miyiz?

Hayatın koşturmacası ve telaşı içerisinde kabul edelim ki her gün, istediğimiz gibi gitmiyor. İllaki birtakım aksilikler, hiç hesapta olmayan planlar, acil yetişmesi gereken işler, kötü giden durumlar olabiliyor. Ve bu gibi zamanlarda pek çoğumuz o günü ‘kötü bir gün’ ilan edip bir an önce atlatmak ve ‘yarın’a başlamak için acele ediyoruz. Ancak, kötü giden günleri tamamen kaybettiğimizi düşünmek yerine küçük ama etkili birkaç adımla bu günleri kurtarabiliriz. Nasıl mı? İşte karşınızda; ‘save the day’ yani ‘günü kurtarma’ metodu.

Şimdilerde TikTok başta olmak üzere sosyal medya platformlarında çok popüler olan bu metodun aslında çok basit bir mantığı var; o da günü ‘keyifli’ bir şey yapmadan bitirmemek. TikTok kullanıcısı ve bu metodun yayılmasını sağlayan savunucularından biri olan Trina Merz, bu yöntemin çok büyük çaba ve zaman gerektirmeden günü kurtarmakta oldukça etkili olduğunu söylüyor.

@breatheintransformation Save the day. Everyday. #savetheday #careeradviceforwomen #corporategirlies #stressrelief ♬ original sound – trina ️ grind → ease@breatheintransformation Save the day. Everyday. #savetheday #careeradviceforwomen #corporategirlies #stressrelief ♬ original sound –

Yakın bir arkadaşı ile birlikte bu yöntemi uygulamaya başladıklarını anlatan Trina, o gün ne kadar kötü geçmiş olursa olsun, onları mutlu edecek, keyiflerini yerine getirecek bir şey yapmadan günü bitirmediklerini paylaşıyor.

Peki, neden böyle bir yönteme ihtiyacımız var, neden günü kurtarmalıyız? Aslında cevap çok basit; ‘çünkü sonsuz zamana sahip değiliz’ ve her günümüz, en az bir önceki ve bir sonraki kadar değerli. O yüzden herhangi bir günü ‘kaybetmek’ gibi bir lüksümüz olamaz, olmamalı. Günü kurtarmak, sadece kötü giden bir günde ruh halimizi iyileştirmekle kalmaz, uzun vadede daha tatminkar, daha mutlu bir yaşam sürdürmemize de yardımcı olur, ayrıca motivasyonumuzu korumamıza da destek sağlar.

Hayatı otopilotta yaşa(ma)mak

Bir gün kötü gidiyor diye, neden ondan vazgeçelim, neden onu kaybetmeyi göze alalım? Belki sabah işe geç kaldınız, belki iş toplantınız beklediğiniz gibi geçmedi, belki trafikte çok vakit harcadınız, belki heyecanla beklediğiniz hafta sonu planınız iptal oldu, olabilir, hayat iniş-çıkışlarla, iyi-kötü sürprizlerle dolu bir yolculuk ama unuttuğumuz bir şey var; o da dümenin bizde olduğu.

Hayat, otopilotta yaşanmayacak kadar değerli. Hayatımızın kontrolünü elimize almalı ve onu istediğimiz yöne doğru götürmeliyiz. Günün ilk yarısı kötü geçmiş olabilir ya da tüm gün için ‘tam bir fiyaskoydu’ diyebilirsiniz ama hala yapacak bir şeyler var, yeter ki isteyelim, yeter ki fark edelim. Kötü giden bir güne küsmek yerine onu nasıl toparlayabileceğimizi, o günü nasıl daha iyi hissederek kapatacağımızı öğrenelim. Bu, herkes için farklı olabilir, ne de olsa zevklerimiz, keyif aldığımız aktivitelerimiz birbirinden farklı. Ama emin olun ki herkes için kötü giden bir günü kurtaracak bir çözüm vardır. Belki akşam sevdiklerinizle buluşmak, belki keyifli bir akşam yemeği hazırlamak, belki alışveriş yapmak, belki kitap okumak, belki yoga yapmak, belki de bir fincan kahveyi uzun uzadıya yudumlamak…

Bir düşünün; ne sizin keyfinizi anında yerine getirir? Coşkulu bir şarkı? Lezzetli bir yemek? Biraz dans? Hepimiz için en az bir cevap vardır… Bütün mesele cevapları bulmak ve uygulamaya gönüllü olmak. Olduğu gibi bırakmak, günü bitirmek, en kolayı ama ‘zaman’ dediğimiz şey bu kadar kısıtlı ve bu kadar değerliyken neden peşini bırakalım? Her ‘kötü giden’ günden vazgeçersek elimizde ne kalır ki?

Okumadan geçmeyin: Kendinize gün içinde verebileceğiniz en anlamlı hediye: Joy break (neşe molası) nedir?

Günü nasıl ‘kurtarabiliriz’?

Günü neden kurtarmamız gerektiğini konuştuktan sonra sıra ‘nasıl’ kurtaracağımızda. Aslında yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak yine de herkes için uyarlanabilecek birkaç basit ve etkili adım var. İşte günü kurtarmak için yapabilecekleriniz:

  • Her günün sonunda sizi mutlu edecek bir etkinlik planlayın. Bu, sevdiğiniz bir arkadaşınızı aramak, favori tatlınızı yemek veya kitap okumak olabilir.
  • Doğa ile iç içe olun. Gün ne kadar kötü gitmiş olursa olsun doğada kısa da olsa zaman geçirmek, çok daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Açık havada kısa bir yürüyüş yapmayı deneyin.
  • Yaratıcı bir şeyler yapın. Yaratıcı aktiviteler zihninizi günün karmaşasından ve stresinden uzaklaştırmaya yardımcı olur. Resim çizebilir, boyama yapabilir, bir şeyler dikebilir ya da yazı yazabilirsiniz.
  • Kendinizi şımartın. Günün sonunda kendinizi ödüllendirecek bir şeyler bulun. Maske uygulamak, evde spa deneyimi yaşamak ya da kendinize masaj ısmarlamak olabilir.
  • Şükredin. Gün sonunda minnettarlık pratiği yapmak, gün boyunca ters giden pek çok şeye rağmen pozitif bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olur. Her günün sonunda, o gün için minnettar olduğunuz en az üç şeyi yazın. Bunun için şükran günlüğü de tutmayı deneyebilirsiniz.

Sonuç olarak kendinize bir görev belirleyin ve kötü giden günlerin sonunda uygulamak için bir ritüel geliştirin. Gününüz ne kadar stresli, yorucu, yıpratıcı geçmiş olursa olsun, o günü iyi hissetmeden kapatmayın. Göreceksiniz uzun vadede çok daha doyumlu bir yaşama tarzına kavuşmuş olacaksınız.

Kaynak: apartmenttherapy

İlginizi çekebilir: ‘Sıradan’ hayatınızı ‘olduğu gibi’ sevebilmek için önerilerHayatın koşturmacası ve telaşı içerisinde kabul edelim ki her gün, istediğimiz gibi gitmiyor. İllaki birtakım aksilikler, hiç hesapta olmayan planlar, acil yetişmesi gereken işler, kötü giden durumlar olabiliyor. Ve bu gibi zamanlarda pek çoğumuz o günü ‘kötü bir gün’ ilan edip bir an önce atlatmak ve ‘yarın’a başlamak için acele ediyoruz. Ancak, kötü giden günleri tamamen kaybettiğimizi düşünmek yerine küçük ama etkili birkaç adımla bu günleri kurtarabiliriz. Nasıl mı? İşte karşınızda; ‘save the day’ yani ‘günü kurtarma’ metodu.

Şimdilerde TikTok başta olmak üzere sosyal medya platformlarında çok popüler olan bu metodun aslında çok basit bir mantığı var; o da günü ‘keyifli’ bir şey yapmadan bitirmemek. TikTok kullanıcısı ve bu metodun yayılmasını sağlayan savunucularından biri olan Trina Merz, bu yöntemin çok büyük çaba ve zaman gerektirmeden günü kurtarmakta oldukça etkili olduğunu söylüyor.

Yakın bir arkadaşı ile birlikte bu yöntemi uygulamaya başladıklarını anlatan Trina, o gün ne kadar kötü geçmiş olursa olsun, onları mutlu edecek, keyiflerini yerine getirecek bir şey yapmadan günü bitirmediklerini paylaşıyor.

Peki, neden böyle bir yönteme ihtiyacımız var, neden günü kurtarmalıyız? Aslında cevap çok basit; ‘çünkü sonsuz zamana sahip değiliz’ ve her günümüz, en az bir önceki ve bir sonraki kadar değerli. O yüzden herhangi bir günü ‘kaybetmek’ gibi bir lüksümüz olamaz, olmamalı. Günü kurtarmak, sadece kötü giden bir günde ruh halimizi iyileştirmekle kalmaz, uzun vadede daha tatminkar, daha mutlu bir yaşam sürdürmemize de yardımcı olur, ayrıca motivasyonumuzu korumamıza da destek sağlar.

Hayatı otopilotta yaşa(ma)mak

Bir gün kötü gidiyor diye, neden ondan vazgeçelim, neden onu kaybetmeyi göze alalım? Belki sabah işe geç kaldınız, belki iş toplantınız beklediğiniz gibi geçmedi, belki trafikte çok vakit harcadınız, belki heyecanla beklediğiniz hafta sonu planınız iptal oldu, olabilir, hayat iniş-çıkışlarla, iyi-kötü sürprizlerle dolu bir yolculuk ama unuttuğumuz bir şey var; o da dümenin bizde olduğu.

Hayat, otopilotta yaşanmayacak kadar değerli. Hayatımızın kontrolünü elimize almalı ve onu istediğimiz yöne doğru götürmeliyiz. Günün ilk yarısı kötü geçmiş olabilir ya da tüm gün için ‘tam bir fiyaskoydu’ diyebilirsiniz ama hala yapacak bir şeyler var, yeter ki isteyelim, yeter ki fark edelim. Kötü giden bir güne küsmek yerine onu nasıl toparlayabileceğimizi, o günü nasıl daha iyi hissederek kapatacağımızı öğrenelim. Bu, herkes için farklı olabilir, ne de olsa zevklerimiz, keyif aldığımız aktivitelerimiz birbirinden farklı. Ama emin olun ki herkes için kötü giden bir günü kurtaracak bir çözüm vardır. Belki akşam sevdiklerinizle buluşmak, belki keyifli bir akşam yemeği hazırlamak, belki alışveriş yapmak, belki kitap okumak, belki yoga yapmak, belki de bir fincan kahveyi uzun uzadıya yudumlamak…

Bir düşünün; ne sizin keyfinizi anında yerine getirir? Coşkulu bir şarkı? Lezzetli bir yemek? Biraz dans? Hepimiz için en az bir cevap vardır… Bütün mesele cevapları bulmak ve uygulamaya gönüllü olmak. Olduğu gibi bırakmak, günü bitirmek, en kolayı ama ‘zaman’ dediğimiz şey bu kadar kısıtlı ve bu kadar değerliyken neden peşini bırakalım? Her ‘kötü giden’ günden vazgeçersek elimizde ne kalır ki?

Okumadan geçmeyin: Kendinize gün içinde verebileceğiniz en anlamlı hediye: Joy break (neşe molası) nedir?

Günü nasıl ‘kurtarabiliriz’?

Günü neden kurtarmamız gerektiğini konuştuktan sonra sıra ‘nasıl’ kurtaracağımızda. Aslında yukarıda da bahsettiğimiz gibi bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Ancak yine de herkes için uyarlanabilecek birkaç basit ve etkili adım var. İşte günü kurtarmak için yapabilecekleriniz:

  • Her günün sonunda sizi mutlu edecek bir etkinlik planlayın. Bu, sevdiğiniz bir arkadaşınızı aramak, favori tatlınızı yemek veya kitap okumak olabilir.
  • Doğa ile iç içe olun. Gün ne kadar kötü gitmiş olursa olsun doğada kısa da olsa zaman geçirmek, çok daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Açık havada kısa bir yürüyüş yapmayı deneyin.
  • Yaratıcı bir şeyler yapın. Yaratıcı aktiviteler zihninizi günün karmaşasından ve stresinden uzaklaştırmaya yardımcı olur. Resim çizebilir, boyama yapabilir, bir şeyler dikebilir ya da yazı yazabilirsiniz.
  • Kendinizi şımartın. Günün sonunda kendinizi ödüllendirecek bir şeyler bulun. Maske uygulamak, evde spa deneyimi yaşamak ya da kendinize masaj ısmarlamak olabilir.
  • Şükredin. Gün sonunda minnettarlık pratiği yapmak, gün boyunca ters giden pek çok şeye rağmen pozitif bir bakış açısı geliştirmenize yardımcı olur. Her günün sonunda, o gün için minnettar olduğunuz en az üç şeyi yazın. Bunun için şükran günlüğü de tutmayı deneyebilirsiniz.

Sonuç olarak kendinize bir görev belirleyin ve kötü giden günlerin sonunda uygulamak için bir ritüel geliştirin. Gününüz ne kadar stresli, yorucu, yıpratıcı geçmiş olursa olsun, o günü iyi hissetmeden kapatmayın. Göreceksiniz uzun vadede çok daha doyumlu bir yaşama tarzına kavuşmuş olacaksınız.

Kaynak: apartmenttherapy

İlginizi çekebilir: ‘Sıradan’ hayatınızı ‘olduğu gibi’ sevebilmek için öneriler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale