X

Günlük tutmaya başlamak için harika bir zaman: Korona günlükleriyle bugünleri hatırlayın

Zorlu ve kesinlikle değişik bir dönemden geçiyoruz. Bir ay bile çok uzun bir zaman. Bir alışkanlığı kazanmanın ve bırakmanın yirmi bir gün sürdüğünü düşünürsek; köklü değişiklikler yaşayıp, tam olarak farkına bile varamadan adaptasyon sürecine geçmiş olabiliriz her birimiz.

Kendi “değişikliklerim”e gelirsem; bir kere “evden çalışmak”, yani “home office” belli bir disiplin gerektiriyormuş, bir ayın sonunda biraz biraz fark ediyorum. Saatleri ayarlama –ev ve çocuklarla olan koşturmacanın da etkisiyle tabii- büyük bir ciddiyetle ele alınması gereken bir konuymuş. Mesai sonunda servise bindiğim saatte, evde de bilgisayarı kapatmam gerektiğini, bunu ben yapmazsam hiç yapılamayabileceğini anladım. Ya da iş yerindeki öğle tatili vaktini evde de bilgisayar açılmayan kutlu bir zamana çevirmemin hayati olduğunu… Bunu bir yapabilince yük nispeten hafifliyor. Çünkü her alanda ve her yaşta “rutin”lere ihtiyacımız var. Ve onları her kaybedişimizde bocalıyoruz, yeniden bir dengeye ulaşabilmek için yeni rutinler arıyoruz.

“Rutin ihtiyacı” sadece bu alanda değil tabii. Okulsuz dönemde evde coşan, yer yer deliren çocuklarımı gözlemlemeye çalıştım elimden geldiği kadar. İlk günler müthiş bir şölendi onlar için. “Benim için de” diyemiyorum çünkü işim maalesef çok yoğundu, ama dilediğim an onlara sarılabilmek paha biçilemez bir mutluluk. Anne evde, baba evde. Her an ellerinin altındayız, okul yok, her daim oyun, her daim eğlence, her daim coşku, sınır yok…

Bir süre sonra -kendim de ev, iş ve çocuk dengesinde yorgunluktan bitap düştüğümde- gördüm ki; sınırlar kalktığında daha mutlu değil, aksine daha huzursuz ve doyumsuzlar. Duygu iniş-çıkışları çok daha şiddetli, çünkü günden ya da “zaman”dan ne bekleyeceleri konusunda hiçbir fikirleri yok, uzay boşluğunda gibiler…

Her gün düzenli bir rota izlediğimizde, aslında çok daha huzurlular. Oyunların ve işlerin bir sırası var artık. Belki okul gibi bir yerde… Çok katı değil tabii kurallar ve zaman içinde tamamen evrilebiliyor. Misal şu dönem kahvaltı sonrası buz kırma zamanları var, bazen sığınak oyunuyla, bazen de jimnastik saatiyle devam ediyor. Yataklar beraber toplanıyor ve pijamalar beraber katlanıyor. Çikolatanın, kitabın, boyamanın, bahçede bir tur atmanın, balkonda beraber bir şeyler yemenin zamanı var. Ani sarılmalar, öpmeler ise hepimize her an serbest… 

Ben kendimi kaybedip bağırırsam birine, karşıma dikilip “Bana bağıramazsın” deme hakları var beni uyarmak için, benim de özür dilemem için bir alanım. Hatta o “bağıramama” alanı da genişledi artık; “Kardeşime bağıramazsın” davar “Abime bağıramazsın” da var. Birbirlerini kollayan iki çocuk var artık bu evde, ne güzel…

Her birimiz ormanda yürüyeceğimiz patikaları belirliyor gibiyiz. Çok iyi bildiğimiz bir alanda, hiç bilmediğimiz bir oyunun içinde gibiyiz. O yüzden tüm kurallar, rutinler yeniden yazılıyor. Ben mutfağı, yemek sonrası ofise çeviriyorum misal. Ve çocukların odasında dinleniyorum, o odada yalnızken kendi çocukluk odama gidiyorum zihnimde, çok heyecanlanıyorum. Tarifte zorlanıyorum hislerimi, çok ama çok özgür zamanları, sorumlulukların çoğunu ebeveynlerime bıraktığımı, hayal ve heveslerimi ne ciddiyet ve keyifle yaşadığımı anımsıyorum. O oda, şu dönem bana ihtiyacım olan enerjiyi ve tazelenmeyi sunuyor.

Ve yine önemli bir tespit daha, kimi ve neyi en çok özlediğinizi, istediğinizi ve belki de sevdiğinizi daha iyi anlamanıza yardım ediyor bu süreç. Bir telefon hakkınız varsa kimin için kullanacağınızı ya da her şey mümkün olduğunda yeniden, neleri hayatınızdan çıkaracağınızı ya da neleri kendinize katacağınızı… 

“Artık”lı o kadar çok cümle kuracağız ki bu sürecin sonunda her birimiz. O “artık”larda şaşıp kalmamak için, herkesi usul usul “korona günlüğü” tutmaya davet ediyorum ondan. Bir yerlere yazın, yazın ki hatırlayın daha sonra olan bitenlerin size ettiklerini…
Vaka ve ölümleri takip ettiğimiz günleri, gürül gürül koşamadığımız, kumu görüp elimizi sokamadığımız, çimeni görüp uzanamadığımız, sevdiklerimizi görüp sarılamadığımız günleri yazın bir kenara. Yazın ki, duyun size neler dediğini. Duyun ki, tutabilin elinden yıllar sonra aniden karşınıza çıktığında. Tanıyorum seni, diyebilin.

Aşkla…

İlginizi çekebilir: Iskalamadan yaşamak için sorulması gereken soru: “Sevgi neydi sahi?”

Sibel Ekdemir Kaya: Boğaziçi Üniversitesi’inden 2003’te mezun oldum. Hayatımı, pazarlama alanında çalışarak kazanıyorum. Her daim öğrenmeye, keşfetmeye ve keyif almaya hevesli bir kadınım. Profesyonel Koçluk, Çocuklar için Felsefe (P4C), Çocuklarla Yaratıcı Dans, Masal Anlatıcılığı ve Şiddetsiz İletişime Giriş gibi birçok eğitim aldım. Bazılarına göre “maymun iştahlı”, gönlüme göre ise “şaşırmayı” çok seven bir insanım. İlk çocuğumun 28 haftalık doğumu, hayatımızın en “şaşırtıcı” deneyimlerinden biri sayılabilir. Şimdi iki çocuk annesiyim ve çocuklarla öğrenmekten, keşfetmekten, kendimi anlamaya çalışmaktan büyük keyif alıyorum. Atölyeler düzenleyerek, annelerle ve çocuklarla buluşuyorum. Kendimi yazarak ifade etmeyi çok seviyorum. DIGITURK dergi, BUMED dergi, www.coffeedigital.com, www.blogcuanne.com gibi birçok farklı mecrada, kendime ve okucuya fayda sağlayacağını düşündüğümü konularda yazılar yazıyor ve söyleşiler yapıyorum.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale