X

Günlük protein alımını artırmanın pratik ve lezzetli yolları

Dengeli ve yeterli beslenme, sağlıklı bir yaşam sürdürmenin temel taşlarından biri ve protein, bu dengenin en önemli yapı taşları arasında. Yetersiz protein alımı, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, vücudun iyileşme süresinin uzamasına, enerji eksikliğine ve kas kaybına kadar pek çok sağlık sorununa neden olabiliyor. Çünkü protein, vücuttaki tüm fonksiyonların verimli bir şekilde çalışması için gereken en kritik besin maddelerinden. Ancak, günümüz beslenme alışkanlıkları günlük protein ihtiyacının karşılanması hususunda yetersiz kalabiliyor. Bu nedenle günlük protein alımını karşılamaya yardımcı olacak pratik ve lezzetli yollara ihtiyaç var. İşte bu yollardan bazıları:

Yulaf ezmesini daha güçlü hale getirin

Kahvaltıda yeterli miktarda protein almak çok önemli, çünkü gün boyunca kan şekeri düzenlemesi için doğru bir kahvaltı oldukça kritik. Ancak, özellikle son yıllarda çokça yaygınlaşan bir kahvaltı alternatifi olan yulaf ezmesi, protein açısından yetersiz kalıyor. Uzmanlar, yulafın nötr bir tadı olduğunu ve bu nedenle her türlü malzeme ile birleşmek için uygun olduğunu söylüyorlar ve yulaf ezmesini protein zengini bir hale getirmek için su yerine süt ile pişirmenin etkili bir yöntem olabileceğini vurguluyorlar. Bir başka opsiyon ise pişirme esnasında yumurta beyazı eklemek. Böylece hem protein zengini hem de çok daha doyurucu bir kahvaltı öğünü elde edebilirsiniz.

Avokado tosta eklemeler yapın

Yulaf ezmesi gibi avokado tost da son zamanların en popüler kahvaltı alternatiflerinden biri. Ancak, lezzetli ve pratik olsa da protein açısından yetersiz kalıyor. Dolayısıyla ufak müdahalelere ihtiyacı var. Avokado tostunuzun protein miktarını artırmak için edamame, fasulye veya yeşil bezelye gibi sebzelerin pürelerini kullanabilirsiniz ya da süzme peynir parçaları ekleyebilirsiniz. Sadece yarım bardak süzme peynir parçası bile ekleseniz 11 gram fazladan protein alabilirsiniz.

Çırpılmış yumurtaya yoğurt ekleyin

Yumurta, tek başına yaklaşık 6 gram protein içeriyor olsa da yeteri kadar doyurucu olmayabilir. Uzmanlar, birkaç ufak ekleme ile hem yumurtayı daha doyurucu bir öğüne hem de protein zengini bir alternatife dönüştürmenin mümkün olduğunu söylüyorlar. Çırpılmış yumurtaların içerisine bir veya birkaç kaşık yoğurt ekleyerek fazladan 1-2 gram daha protein olabilirsiniz. Ayrıca, yumurtalarınız pişerken bu sayede çok daha kabarık bir forma kavuşabilirler.

Protein zengini tohumları elinizin altında bulundurun

Tohumlar, en pratik protein kaynakları arasında yer alıyor. Saklaması kolay, raf ömrü uzun, lezzetli ve de az kaplıyorlar… Bu nedenle hemen hemen her şeye ekleyebilir, yediğinizin yiyeceklerin protein miktarını artırabilirsiniz. Ayrıca, tokluk hissini artırdıkları ve sağlıklı yağlar içerdikleri için de oldukça faydalılar. Özellikle kabak çekirdeği, chia, kenevir gibi tohumları çorbalardan salatalara pek çok lezzetin üzerine ekleyerek hepsini protein zengini hale getirebilirsiniz.

Yumurtayı, mümkün olan her lezzetin üzerine ekleyin

“Her şeyin üzerine yumurta ekleyin” demek pek lezzetli ve mantıklı görünmeyebilir ama mümkün olan her lezzetin üzerine yumurta ekleyerek onu protein zengini hale getirebilirsiniz. Salataları, pilav, makarna gibi hemen hemen yumurta ile uyumlu olabilecek her lezzeti zenginleştirerek protein alımınızı kolayca artırabilirsiniz. Favori salatanızı bir de haşlanmış yumurta ile denemek ya da en sevdiğiniz tostun üzerine poşe yumurta eklemek, oldukça pratik çözümler olabilir.

İçeceklerinizi daha yaratıcı şekillerde yorumlayın

Beslenmenize daha fazla protein eklemenin en kolay yollarından biri de içeceklerinizi yeniden değerlendirmek olabilir. Elbette ki suyun ve su bazlı içeceklerin herhangi bir olumsuz yanı yok, ancak süt, kefir, badem sütü gibi protein içeriği zengin alternatifleri de baz olarak içeceklerinizde tercih edebilir, yaklaşık sekiz-dokuz gram fazladan protein alabilirsiniz. Örneğin, eğer bir smoothie yapıyorsanız ve normalde yulaf sütü ekliyorsanız, bunun yerine daha fazla protein içeren bir bitki bazlı alternatif olan soya sütünü deneyebilirsiniz.

Kıymaya mercimek eklemeyi deneyin

Nourished by Nic diyetisyenlerinden Nicole Addison, kıymanın tadını ve dokusunu taklit ettiği için kıyma içeren tüm tariflere mercimek eklemenin, günlük protein alımını pratik bir şekilde artırmanın en etkili yollarından biri olduğunu söylüyor. Kıymalı harçların içerisine bir bardak kadar mercimek ekleyerek daha fazla protein tüketebilir, daha uzun süre tok kalarak enerji seviyelerinizi koruyabilirsiniz.

Konserve balıklara bir şans verin

Ton balığı gibi konserve balıkların tüketimi konusunda zaman zaman birtakım endişeler gün yüzüne çıksa da  Street Smart Nutrition diyetisyenlerinden Cara Harbstreet, salatalardan makarnaya kadar her şeye daha fazla protein katmak için konserve balıkların eklenebileceğini söylüyor. Danışanlarına daha fazla protein tüketmek için özellikle hareket halindelerse bir konserve ton balığını yanlarına almalarını belirttiğini de ekliyor.

Yemeklerinize daha fazla peynir serpin

Şüphesiz ki peynirin güzelleştiremediği yemek yoktur… Bu nedenle eğer yeterince protein aldığınızdan emin olamıyorsanız ya da daha ilgi çekici veya güçlü bir alternatifiniz yoksa da uzmanlar, yemeklerin üzerine ekstra peynir eklemenin bir ile dört grama kadar fazla protein alımı ile ilişkili olduğuna dikkat çekiyor. Bir dahaki sefere favori makarna tarifinize ekstra parmesan ekleyerek daha fazla protein tüketebilirsiniz.

Dondurucuda önceden pişirilmiş etler bulundurun

Tavuk ve et gibi gıdaları kullanmadan önce bozulmasından endişe ediyorsanız, yalnız değilsiniz. Cara Harbstreet, eğer yaklaşan bir son kullanım tarihleri yoksa hayvansal proteinlere güvenmenin daha kolay olduğunu, ancak böyle bir endişe varsa da dondurulmuş versiyonlarını tercih etmenin daha iyi olduğunu söylüyor. Özellikle önceden pişirilip daha sonra dondurulmuş olan etlerin daha pratik kullanıma sahip olduğuna da belirtiyor. Makarnalara, salatalara veya çorbalara ekstra protein katmanın en kolay olduğunu da ekliyor.

Dondurulmuş bezelyeleri unutmayın

Yarım fincan bezelyenin yaklaşık dört gram protein içerdiğini biliyor muydunuz? Dondurulmuş bezelyeler hem kullanım açısından oldukça pratik hem de pek çok yemek için de ideal. Pilav, makarna veya salatalarınızda ya da sebze yemeklerinizde bezelye kullanarak protein tüketiminizi artırabilirsiniz.

Mayonez yerine yoğurt veya peynir tercih edin

Mayonez, sandviçlere ve salata soslarına ekstra tat ve doku katmanın en sevilen yollarından biri olabilir. Ancak, özellikle hazır kutulanmış mayonezler pek de sağlıklı seçenekler değil. Eğer daha fazla protein tüketmek istiyorsanız mayonez eklediğiniz yiyeceklere yoğurt ve peynir ekleyebilir veya sos olarak bu iki protein zengini alternatifi değerlendirebilirsiniz. Yine de mayonezden vazgeçemiyorsanız o zaman yoğurt veya peynirle karıştırarak tüketmeyi deneyebilirsiniz.

Kurabiyeleri süt veya süt bazlı eşlikçilerle birlikte tüketin

Mis gibi kıtır kıtır ev yapımı kurabiyelerin tadını yanında bir bardak süt ile çıkarmak, muhtemelen pek çoğumuzun çocukken yapmayı en çok sevdiği aktivitelerden biri olabilir. Eğer hala da öyleyse, harika. Fakat bu alışkanlık çok eskilerde kaldıysa onu geri getirmenin tam zamanı. Kurabiyelerin yanında bir bardak süt içerek protein alımınızı artırabilirsiniz. Süt tercih etmiyorsanız da süzme yoğurdu bal veya tarçın ile tatlandırıp harika bir kurabiye sosu hazırlayabilirsiniz.

Klasik tatlıları bitki bazlı proteinlerle hazırlamayı deneyin

Cheesecake, en sevdiğiniz tatlılardan biriyse onu protein zengini bir hale getirmek istemez misiniz? İçeriğindeki süt ürünlerini bitki bazlı protein alternatifleriyle değiştirmeyi deneyebilirsiniz. Bu konuda tofu, en güçlü yardımcınız olabilir.

Ayrıca, tatlıları protein zengini hale getirmek için yalnızca kullandığınız unu değiştirmeyi de deneyebilirsiniz. Badem veya kaju unu gibi bitki bazlı alternatiflerle hazırlayacağınız tatlılar hem çok daha farklı lezzetleri keşfetmenize hem de günlük protein alımını artırmanıza yardımcı olabilir.

Sonuç olarak günlük beslenme rutinlerinize kolayca ekleyebileceğiniz ve adapte edebileceğiniz yöntem var. Birini, birkaçını veya hepsini deneyerek günlük protein tüketiminizi pratik ve lezzetli bir şekilde artırabilirsiniz.

Kaynak: self

İlginizi çekebilir: Şaşırtıcı miktarda protein içeren meyveler ve sebzeler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.



Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.





Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?



İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.





“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz





İlgili Makale