İki çeşit bumerang vardır: çoğumuzun bildiği gibi geriye dönenler ve geriye dönmeyenler. Tarihsel kullanımına baktığımızda bumeranglar genellikle avcılık için yaygın olarak kullanılmıştır. Bumerangın kökeninin Aborjinler’e dayandığı biliniyor ve onların geri dönen bumerangları kullanan tek kabile olduğu bilgisine sahibiz.
Geri dönmeyen ve fırlatıldığında yerde oluşturduğu gölgesiyle avlanmayı kolaylaştıran diğer tür bumeranga sahip topraklar Hindistan ve Mısır. Yani eski çağlarda insanlar doğru yere yaptıkları doğru hamlelerle bir bumerang aracılığıyla hayatlarını sürdürüyorlardı.
Peki ya biz, her zaman doğru yere doğru hamle yapabiliyor muyuz? Eylemlerimizin ne kadarını planlayarak gerçekleştiriyoruz? Yoksa farkında olmadığımız bir şey mi var; eylemlerimizin birçoğu otomatik mi? Otomatik eylem söylemi bile ne kadar korkunç geliyor değil mi? Peki ya ağzımızdan çıkan sözlerimiz? Ya çoğu zaman onlar bile otomatikse?
Özellikle son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte bir network erişimi sağlayabilen herkes kişisel gelişimin, pozitif düşünme algısının bir ucundan tutmaya çalışıyor. Bunu bazen otomat yöntemlerle bazen gerçekten inanarak, hissederek yapıyor olabiliriz. Nasıl olduğunun pek de önemi olmasa gerek. Ancak, bizim yaşadığımız bu zamanlarda yeni yeni gerçekleşen bu algıyı görüp, buna karşılık 1800’lü yıllarda yaşamış Albert Einstein’ın şu sözünü hatırladıkça; içimi bir ürperti sarıyor… “İnsanoğlu; ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar onlara geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu”. Gerçekten ne kadar biliyoruz, ne kadar farkındayız? Gün içinde kurduğumuz cümleleri bir düşünsenize! Bazıları resmen kabus gibi, öyle değil mi?
Düşünüyorum, düşündükçe zihnim bana benzer cümleler sunuyor. Bir diğeri; “Ormana nasıl haykırırsan sana öyle karşılık verir” – Bir Fin atasözü diye geçiyor kaynaklarda. Aslında hep öyle olmuyor mu? Düşünsene… Sen olduğundan beri yaşadığın tüm kırgınlıklarına, tüm kızgınlıkların, hayal kırıklıkların, beklentilerin, çabaların, olumlu olumsuz her neyse, hepsi sana geri döndü.
Eski çağ insanlarıyla şu anımızı kıyasladığımızda, ortak bir payda buluyorum. İki taraf da hayatta kalmak zorunda. Bugün her ne yapıyorsak, hayatta kalabilmek, hayata tutunabilmek için yapıyoruz. Çevresel koşullarımız ve şartlarımız başka. Ancak içimizdeki güç ve dürtü yönü halen aynı. Birçok örnek verilebilir…
Yani onlar hayatta kalmak için bir bumerang kullanıyordu belki, belki bizim bumerangımız ağzımızdan çıkan söz şu zamanlarımızda. Belki sadece bakış açımızı farklı yöne çevirdiğimizde, birçok şey de beraberinde dönüşecektir hayatlarımızda. Doğru yere doğru hamleler yapmamız dileğimle!
Benzer hikayelerin var ve paylaşıp büyütmek istersen mail adresim: sebnemmpinar@gmail.com
İlginizi çekebilir: Şiva dedi ki: “Farkında ol ve sonsuz yaşamı keşfet”