Güneşli günler, kendinizi suçlu hissetmenize neden oluyor mu: ‘Sunshine guilt’ nedir?

Hafta sonu güneş ışıl ışıl etrafı aydınlatırken evde kaldığınız veya açık havada zaman geçirmediğiniz için kendinizi suçlu hissediyor musunuz? Güneşli havayı görür görmez kendinizi dışarıya atmanız gerektiğini hissediyor ama bunu yapamadığınız için içinizi sanki bir huzursuzluğun kapladığını düşünüyor musunuz? ‘Ah, evet tam da ben’ diyorsanız sunshine guilt yani güneş ışığı suçluluğu yaşıyor olabilirsiniz.

Güneşli günler çoğu insan için doğada kendisiyle, sevdikleriyle keyifli dakikalar geçirmek, tazelenmek ve dinlenmek için mükemmel bir fırsat olarak değerlendirilse de bazılarımız için hiç beklenmeyen bir suçluluk duygusuna neden olabiliyor. İyi ama neden? Güneşli günlerin insanları çok daha iyi hissettirmesi gerekmiyor mu? Bu suçluluk duygusu, bu huzursuzluk hali de nereden geliyor… Cevap; pek çoğumuzun tahmin edebileceği üzere modern dünyamızın getirdiği üretken olma baskısından. Gelin, bu konunun biraz daha derinliklerine inelim.

‘Sunshine guilt’ ne demek ve neden ortaya çıkıyor?

Sunshine guilt, en öz tanımıyla güneşli bir günde dışarıda zaman geçirmek yerine kapalı alanlarda kalındığında hissedilen suçluluk duygusu. Bu suçluluk duygusuna aynı zamanda güneşli havanın tadını çıkarma fırsatını kaçırmış olmanın yarattığı pişmanlık ve huzursuzluk da eşlik ediyor. Böylesi güzel bir günü ‘doğru’ değerlendirememiş olmanın acısı olarak da tanımlamak mümkün. Ve bu duygunun altında yine pek çoğumuzun yakından tanıdığı bir his olan FOMO yatıyor; yani ‘fear of missing out’, bir şeyleri kaçırma korkusu.

Düşünün ki güneşli bir Pazar günü siz evde koltuğunuza uzanmış sosyal medya hesaplarınızda zaman geçirirken arkadaşlarınızın çimenlerde güneşin tadını çıkarırken paylaştıkları fotoğrafları, videoları görüyorsunuz… İşte tam da bu anda hissettiğiniz o ‘bir şeyleri’ kaçırmış olmanın verdiği huzursuz his, güneş ışığı suçluluğunu en iyi açıklayan örneklerden biri.

Ne yazık ki modern dünya bize hep ‘bir şeyler yapmayı’ şart koşuyor. Çalış, gez, kitap oku, yemek yap, bir şeyler üret, arkadaşlarınla görüş, ailene zaman ayır, evi düzenle, açık havada yürüyüş yap, spora git gibi gibi… Hepimiz arka planda asla bitmeyen bir yapılacaklar listesi ile yaşıyor gibiyiz, oysa ki o listeyi bile biz yazmadık. Neden insan, sadece canı o güneşli günde evde kalmak istediği için suçlu hisseder ki? İşte nedeni bitmeyen üretkenlik baskısı, bir şeyleri kaçırma korkusu, sürekli meşguliyet hali, verimlilik kültürü, başarısız olma kaygısı, ‘hiçbir şey’ yapmadan durmayı bilememek ve hem bizim kendimizden hem de toplumun bizden beklediği o ‘yüksek performans’. Oysa ki hepimizin ‘durmaya’ da ihtiyacı var.

Üretken olmak, verimli çalışmak, kendimizi, bedenimizi, zihnimizi bize iyi gelen bir şeylerle meşgul tutmak elbette ki keyif verici ancak her şeyin olduğu gibi tüm bunların da fazlası zarar. Çünkü yoğun stresle her gün karşı karşıya kaldığımız, ekonomik endişeler yaşadığımız, gelecek kaygısı güttüğümüz belirsiz bir dünyada yaşıyoruz ve iyi hissetmek, motivasyon halini korumak gerçekten de kolay değil. O nedenle durup dinlenmeye ve bazen gerçekten de hiçbir şey yapmadan zaman geçirmeye ihtiyacımız var. Ve evet bazen güneşli güzel günlerde de…

Gün ışığı suçluluğuyla nasıl başa çıkılır?

Eğer siz de benzer bir ruh halini sık sık yaşıyor ve kendinizi güneşli günlerde dışarıya çıkmadığınızda ya da ‘verimli bir şeyler’ yapmadığınızda suçlu hissediyorsanız, bununla başa çıkmak için birkaç yolu deneyebilirsiniz.

İlk adım güneşli günlerde ‘durmak’ istemenizin en doğal hakkınız ve ihtiyacınız olduğunu kendinize hatırlatarak başlayın. Daha sonra duygularınızı olduğu gibi kabul edin ve kendinizi suçlamak yerine kendinize şefkat gösterin. O gün sadece evde kalmaya ihtiyacınız olabilir veya sizden kaynaklanmayan sebeplerden dolayı açık havada zaman geçiremiyor olabilirsiniz, bunun bir sorun olmadığını kabul edin. Eğer suçluluk duygunuz ağır basıyorsa bunun kişisel arzularınızdan mı yoksa dışarıdan gelen beklentilerden mi kaynaklandığını bulmaya çalışın.

Mevcut koşullar kontrolünüzde olsun olmasın, güneşli bir havayı kapalı bir mekanda geçirirken rahatlamak ve iç mekanlarda keyfinizi, konforunuzu artıracak düzenlemeler yapın. Güneş ışığı ve açık hava etkinlikleri çok sayıda fiziksel ve zihinsel fayda sağlıyor olsa da aslında yaşamda her şey denge ile ilgili. Yapabildiğiniz zamanlarda güneşli günleri kucaklayabilir, aynı zamanda iç mekanlardaki sessizliğin ve rahatlaman anlarının da tadını çıkarabilirsiniz. Her iki durumun da sağlıklı ve mutlu bir yaşama katkıda bulunduğunu unutmayın.

İlginizi çekebilir: Yatakta çürüme trendi (bed rotting) faydalı mı zararlı mı?

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!