X

Gün boyunca kendimize anlattığımız “kendimiz”

Ne yaparsak yapalım, her nereye gidersek gidelim, ne kadar sıkılırsak sıkılalım bir tek şey var içinden çıkıp da bir yere bırakamadığımız; o da biz olmak, yani kendi kendimiz olmak, kendimizle kalmak.

Evet bazen öyle bir nokta geliyor ki ‘kimseyi görmek istemiyorum’ diyebiliyoruz, kimseyle konuşmak istemeyebiliyoruz veya ‘bugün sadece kitap okumak geliyor içimden’ diye söylenebiliyoruz. Yani tek başımıza, sadece kendimizle kalmak isteyebiliyoruz. Diğer zamanlar etrafımız oldukça kalabalık olabiliyor, arkadaşlarımız dostlarımız ailemiz onlarla vakit geçirmek çok güzel geliyor hepimize. Kalabalıklar içerisinde bir an bile kendi kendimize kalabileceğimiz zamanımız olmuyor o kendi iç sesimizi pek duyamıyoruz böyle zamanlarda.

Her ne durumda olursak olalım, kalabalıkları arkamızda bırakabiliyoruz. Belki çok sevdiğimiz bir eşi unutabiliyoruz, belki çok yakın hissettiğimiz bir dostumuz ile bağımız kopabiliyor ama bir “o” her zaman bizlerle oluyor. Bir ömür boyu; kendi kendimiz, yani içimizdeki ses, yani içimizdeki biz, veya ne derseniz, nasıl tanımlarsanız… Asıl içimizde yaşayan ruh, içimizde yaşam bulan benliğimiz, kimliğimiz. O, her zaman; uyanık olduğumuzda ve uyurken, dünyanın her neresine gidersek gidelim her an yanımızda.

Düşünün bir hayatı birlikte geçirmekteyiz, peki hiç durup dinledik mi bize neler söylemektedir? Aslında her an sanki eline mikrofonu almış bir solist gibi veya bir kitabın sayfalarını çevirir gibi bize hangi hikayeleri anlatmaktadır, aslında biz kendi kendimize kendi içimizden kimsenin dışarıda duyamayacağı kadar gizliden: 

Kendimize kendimizi nasıl anlatırız?

Bunun için gelin hepimizin çok aşina olduğu bazı seslere gidelim, kafamın içinde yankılanıyor dersiniz bazı dönemlerde değil mi? Örneğin; ‘onu hak etmiyorsun, seni gerçekten yeterince seviyor mu, seni beğenmeyecek, neden seni beğensin ki sen güzel bile değilsin, sence bu kızın yerinde olsan kendini yakışıklı bulur muydun bence cevap belirli, seni istemeyecek gel vazgeç, bu ay sonunu göremeyeceksin paran asla sana yetmeyecek her zaman az geliyor hiçbir zaman yeterince para kazanamayacaksın, hayal ettiklerine sahip olamayacaksın’ veya ‘hep şişmansın sürekli kilo alıyorsun çok çirkinsin kendine aynada bir baktın mı, seni kim ne yapsın senin kendine bile beğenin yok, sen kendin bu çirkinliğini bilirken başka biri seni nasıl beğenebilir nasıl sevebilir’…

Öyle önemlidir ki, bu sesleri bütün gün dinleriz, evet belki ‘tüm gün zamanım bile olmuyor, ben bunlardan hiçbirini kendime söylemiyorum’ diyeceksiniz, ama evet söylüyoruz, hepimiz söylüyoruz. Kendimize tüm gün biz uyanık oldukça her an kendimizi anlatıyoruz. Örneğin ben şu anda bu yazıyı yazarken, geçtiğimiz haftalarda ayağımda oluşan bir hassasiyet dolayısıyla çok sevdiğim sabah koşuma gidememiş olduğum için, arka planda o benim içimdeki Pınar o susmak bilmeyen ses, ‘başaramayacaksın’ diyor hazır değilsin, antrenman yapmadın, kalacaksın, beceremedin, yetersizsin, sağlıksızsın diye tekrar tekrar muhteşem yayınına ve sabotajına devam ediyor. Fakat işte bu sesleri dağıtmak için öyle bir gücümüz var ki, şimdi aslında biraz ondan bahsetmek istiyorum…

‘Nerede’ diyeceksiniz bu güç, tam olarak göğsümüzün ortasında, o olağanüstü kalbimiz, o kanımız canımız kalbimiz. Eğer bir şeye kalpten inanırsanız, güvenirseniz ve kalpten isterseniz ve kalpten bilirseniz işte o sizin gerçeğiniz asıl yayınınıza dönüşür.

Şimdi gelin benim içimdeki delilere yeniden dönelim. Kalbimi dinliyorum, içimden biliyorum ki ben gelecek hafta muhteşem bir performans göstereceğim, sadece bu cesaret ile katılacağım yarışmada olmak bile çok güzel. Asla başaramayacağıma inanmıyorum, adeta bir güneşin doğuşu gibi kesiyorum bu cümleleri, duymayı reddediyorum, ben kalpten inanıyorum. Her ne olursa olsun ben kendime inanıyorum, güveniyorum, kendi kendime burada şu anda yazarken bile tekrarlıyorum; ‘başarabilirim, ben çok çalıştım, çok seviyorum, çok sevdiğim bir şey yaparken her an her zaman başarılı olacağım ben inanıyorum, bugün sağlığıma kavuşacağıma ve performansımı çok daha üstün bir noktaya taşıyabileceğime inanıyorum’…

Tüm gün kendimizi izleyelim, kendi kendimize yine kendimizi “yapabilirsin, sen bir şampiyonsun, çok güzelsin, seni çok seviyorum, sana inanıyorum, her durumda sadece kalbime ve kendime güveniyorum, bugün muhteşem bir gün, bana ulaşacak tüm muhteşem olasılıkları kucaklıyorum’ gibi cümlelerle mi anlatmaktayız yoksa bizlerin kurduğu cümleler adeta bir “karanlık kara bulut gibi” o güzelim kalbimizin üzerine mi çöküyor? Kendi kendimize yine kendimizi ‘yapamayacaksın, böyle olacağı zaten belliydi ne bekliyordun ki, sen bugüne kadar hep başarısız oldun, sende şans olsa bu durumda olmazdın, kazanamayacaksın, asla istediklerin olmayacak hep ikinci planda kalacaksın, o istediğin terfiyi alamayacaksın hak etmiyorsun’ gibi cümlelerle mi anlatmaktayız?

Ben buna aslında kendimle sohbet etmek diyorum. Şöyle düşünelim; karşımızda bizim yansımamız olan bir arkadaşımız var, her nereye gidersek gidelim sabah uyandığımız andan itibaren her zaman yanımızda. Biz kendisine soru sormasak bile durmadan bize aynı kelimeleri tekrarlıyor, örneğin şunu seçelim ‘ben bir şampiyonum’…

Düşünün, tüm gün yanınızdaki bu yansıma size ‘sen bir şampiyonsun’ diyor. Ne hissederdiniz ben hemen söyleyeyim, bir süre sonra sadece mutluluk hissedersiniz, omuzlarınız dikleşir, önünüze çıkan sonuçlara şöyle bakarsınız ‘bir şampiyon asla vazgeçmezdi, bu sorunu çözmek için ne yapabilirim, bir şampiyon pes etmezdi çok çalışırdı, ben daha ne kadar ve nasıl çalışabilirim’ veya ‘bir şampiyon mutlaka kendi bakımına özen gösterir’ diyerek kendimize ve sağlığımıza daha yakından dikkat ederdik. Yani gerçekten “bilincimizde” bir şampiyon olduğumuzu kabul eder, gün içerisinde tüm akışımızı buna göre şekillendirirdik.

Şimdi aynı yansımanın tüm gün bizimle birlikte şu cümleyi tekrarladığını düşünelim ‘sen bu adamı hak etmiyorsun’. Tekrar tekrar dinlediğimizi düşünelim. Ne yaparız, ilişkimizde bir kere “bizden daha üstün bir adam vardır”, giderek kendimizi sıfırlamaya başlarız, varsa yoksa onun zevkleri ve arkadaşları olur çünkü bu hak etmediğimiz adam her an bizi bırakabilir. Hep korkarız veya ne yaparsak onun için yaparız. Öyle bunaltır öyle kendi kendimizin kıymetinden ve güzelliğinden vazgeçeriz ki sonunda gerçekten ilişkimiz biter, yani inancımız hayatımızda tezahür eder. Kendimiz tanımlamışızdır, biz “hak etmiyoruzdur” ve o hak etmediğimiz de zaten gitmiştir…

Her an her saniye kendi kendimize neler söylemekte olduğumuz aklımızdan geçen düşüncelerimiz, neyi telkin ettiğimiz ve neye gerçekten inandığımız çok önemlidir. Bugün bu yazımı okuyorsanız, kendinize güzel sözler söyleyin, kendi değerinize inanın, kendi muhteşemliğinizi onurlandırın. Siz çok güzelsiniz, her şeyin en güzelini hak ediyorsunuz ve “kendi kendinizi” tanımlamak için her zaman şansınız var; bugün bunu “en muhteşem” şekilde kullanın. Şimdi yüksek sesle tekrar edin, ‘ben kendim, seni çok seviyorum, seninle olduğum için çok şanslıyım, bugün burada seni fark ettiğim için teşekkür ederim, sana tüm hayatım boyunca elimden gelen en iyi şekilde bakacağıma söz veriyorum’.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale