Gruplaşma kültürü, farklı bakış açılarını anlamak ve özgürlük üzerine

Hepimizin hayatında belli dönemlerde belli arkadaş grupları oldu ve olmaya devam ediyor. Bazıları geçmişte kalırken, bazıları da uzun yıllardır bizim sürekli görüştüğümüz ve hayatımızı paylaştığımız insanlar oldular. Sosyal bir grubun içinde olduğumuzda, bireysel davranışlar yerini bir süre sonra grup davranışlarına bırakabiliyor. Her hafta sonu o arkadaş grubuyla yemek yemek, bir buluşma varsa kaçırmamaya çalışmak hepimizin genel eğilimi oluyor. Çünkü her buluşma yeni bir konuşma konusunu içeriyor ve eğer kaçırırsanız sosyal medya gruplarında ya da bir sonraki buluşmalarda şakalaşmalardan uzak kalabiliyor ya da konuyu yakalamakta zorluk yaşayabiliyorsunuz.

Kendimi bildim bileli bu gruplarda %100 bulunamadım. Mesela öğrencilik hayatımda çevreme baktığımda, bazı arkadaşlarımın genelde bir arkadaş grubu olduğunu görürdüm ve onlarla yemek yer, onlarla bir yerlere giderlerdi. Bense ortak paydada buluşabildiğim birkaç farklı grupta birlikte bulunup, hepsiyle de farklı paylaşımlar yapabildiğim keyifli zamanlar geçirirdim. Farklı insanlarla sosyalleşmek, farklı aktiviteler yapmak ve farklı bakış açılarını gözlemlemek bana hep daha ilgi çekici geliyordu. Dönem dönem bazı arkadaş gruplarından, sırf en çok onlarla görüşmediğim için, aforoz edildiğim bile olmuştur. Teenager denilen 10’lu yaşlarımızı yaşadığımız dönemde bu duruma anlam veremesem de böylesinin daha sağlıklı olduğunu sonradan anladım. İnsanların büyük bir kısmı, çoğu konuda olduğu gibi konfor alanlarının dışına çıkamayıp rutin aktiviteleri, hep aynı kişilerle yapıp hayatlarına devam ediyorlardı. Bense hayatıma yeni insanlar katıp onlardan farklı şeyler öğreniyor, farklı deneyimler kazanıyordum. Bunun ne kadar değerli ve cesaret gerektiren bir hareket olduğunu anladığımda kendimi takdir etmiştim.

Toplumda bir şekilde gruplaşmaya eğilim mevcut ve grupların birbirini anlayamaması, farklı bakış açısına saygı duyamaması birçok problemin çıkış noktası oluyor. Bazen bu durum kendini komşularla ilgili yargıda bulunmak, iş yerindeki falanca kişinin neden öyle davrandığı hakkında konuşmak şeklinde gösterebiliyor. Gruptaki herkes de benzer şekilde düşünmeye sürükleniyor, çünkü yıllardır birlikte vakit geçirdiği arkadaşı öyle düşünüyor. Mesela gruptan bir kişinin arası diğer gruptaki kişiyle iyi değilse sizin de aranızın iyi olmaması bekleniyor. Halbuki belki de bu iki kişi arasındaki mesele tamamen kişisel bir problem ve sizin bakış açınız diğer gruptaki kişi ile çok uyuşacakken birden o kişi yasaklı arkadaş listenize giriyor.

Hamburg’da Erasmus programına katıldığım dönemde gözlemlerimden birisi de bu gruplaşma kültürünün çoğu kişide var olmamasıydı (istisnalar tabii ki vardı). Tamam yine hoş sohbetinizin olduğu kişilerle vakit geçiriyorsunuz o gayet normal ama sırf gruptaki bir kişinin arası falanca kişiyle iyi değil diye senin de aranın kötü olmasını bekleyen kimse yoktu. Bu deneyimi yaşayınca aslında olması gereken bir düşünce yapısında olduğumu daha net görmüştüm diyebilirim.

Kimseye aman bir gruba bağlanmayın, hep farklı kişilerle takılın asla demiyorum. Yaşımız ilerledikçe tabii ki kafamızın daha çok uyuştuğu kişilerle takılıyoruz, ki bu çok güzel ve çok değerli dostlukları barındırıyor. Ama bu noktaya gelebilmek ve kendimizi tanımak için de dönem dönem farklı bakış açısına sahip insanlarla, dilediğimiz gibi zaman geçirebilmek gerekiyor. Ve kendimizi bir grubun bakış açısıyla kısıtlamamak önemli bir konu oluyor.

Bu bakış açısı başta yalnızlık getirebilse de, sizinle benzer düşüncede olan insanlarla eninde sonunda karşılaşıyorsunuz. O yüzden hangi yaşta olursanız olun önerim, kendinizi etrafınızda olan kişilerin bakış açılarıyla kısıtlamadan dilediğiniz gibi hareket etmeniz olacaktır. Bu hakkı kendinize verdiğinizde ve kendi düşüncelerinize saygı gösterdiğinizde, özgürlük ve kendinize kattığınız farklı bakış açıları da size armağan olacaktır.

 

İlginizi çekebilir: Sözcüklerin yaşamınız üzerindeki yaratıcı gücü: Ağzınızdan çıkanlara dikkat!

Sibel Okan - moment by Sibel Mindful Yoga Eğitmeni
Merhaba ben Sibel. Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümü mezunuyum. Daha önce özel sektörde pazarlama alanında çalıştım. Mühendislik eğitiminin bana katmış olduğu analitik düşünce yapısı ... Devam