X

Göz yogası nedir, nasıl yapılır?

Sürekli bilgisayar başında çalışan insanlar başta olmak üzere pek çok insan göz problemleri yaşıyor. Göz yorgunluğu ve göz çevresindeki cilt sorunları gibi durumlar bu problemlerin arasında bulunuyor. Sağlık profesyonelleri de bu problemler için göz yogasını öneriyor. Peki, yoga pratiği göze nasıl uyarlanır? Bu yazımızda, sizler için göz yogasının ne olduğunu ve nasıl yapıldığını kaleme aldık.

Göz yogası nedir?

Hayatı doya doya yaşayabilmemiz için gözlerimiz büyük bir önem taşıyor. Günlük yaşantımızda çok fazla çalıştırdığımız gözlerimizi bilinçli egzersizlerle desteklemediğimiz zaman sağlıksız bir görme duyusu ve göz yorgunluğu gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Göz yogası ise bu durumlarla mücadele etmemize yardımcı olan bir pratik olarak bizlerle buluşuyor. Bu pratik, görme sağlığını destekliyor ve göz yorgunluğunu azaltıyor.

Uzun süre ekrana baktığımız, kitap okuduğumuz ya da araç kullandığımız zaman gözlerimizde gerginlik açığa çıkabiliyor. Göz yogası, bu gerginlikle başa çıkmak için sık sık tercih ediliyor. Bu pratik, gözlerdeki gerginliği hafifleterek gözlerin etrafındaki kasları güçlendiriyor. Temelde göz kaslarını gevşeten göz yogası esnasında göz bebekleri kontrollü bir şekilde hareket ettiriliyor. Uygulanan bu hareketler sayesinde göz çevresindeki kaslar farkındalıkla çalıştırılmış oluyor. Bu sayede, gözlerde dinçlik hissediliyor ve alışılagelmiş vücut yogasında açığa çıkan benzer etkiler gözlemleniyor.

Göz yogası, gözün arka bölümündeki ve göz çevresindeki dolaşımı canlandırıyor. Bu canlanmayla birlikte, gözlerdeki yorgunluk hissiyatı azaltılıyor ve ağrı gibi sorunlar iyileştiriliyor.

Göz yogasının yararları nelerdir?

Göz yogası, temelde göz yorgunluğunu azaltıyor. Gözlerdeki gerginliği hafifleten bu pratik, göz kaslarını güçlendirerek odaklanma yeteneğini de geliştiriyor. Ayrıca, bu pratik sayesinde daha net bir görüş açığa çıkıyor ve göz bölgesindeki rahatlama stres seviyesini azaltıyor.

Göz sağlığını fazlasıyla destekleyen bu pratik, uykusuzluk sonucunda oluşan göz kapaklarındaki ağırlığı da geçirebiliyor. Bununla birlikte, bu yoga türünün göz akındaki kılcal damarların belirginliğinin yani gözlerdeki kızarıklığın azaltılması amacıyla uygulandığını da belirtmek istiyoruz. Sabit bir noktaya odaklanmak zorunda kalan ve bu durum yüzünden yorgunluk yaşayan bireyler de göz yogasına başvurabiliyor. Göz kuruluğuna bağlı batma hissi, göz çevresindeki koyu halkalar ve kırışıklıklar ve göz altı torbaları için de bu pratik tercih edilebiliyor.

Göz yogası nasıl yapılır?

Göz problemleriyle mücadele eden bireylerden göz sağlığını daha da geliştirmek isteyenlere kadar neredeyse herkes tarafından göz yogası yapılabiliyor. Bu pratiğin uygulanması için belli başlı adımların takip edilmesi büyük bir önem taşıyor.

Bu pratik için ilk olarak ellerinizi ovuşturarak ısıtmalısınız. Daha sonra, avuç içlerinizi kapalı göz kapaklarınıza nazikçe yerleştirerek ellerinizin ısısını gözlerinizde hissetmelisiniz. Bu adımdan sonra, göz egzersizlerine geçebilirsiniz. İlk egzersiz için dik bir pozisyonda durarak başınızı hareket ettirmeden sadece gözlerinizi sağa ve sola doğru yavaşça hareket ettirmelisiniz. Bu hareketi 5-10 defa tekrarlayabilirsiniz.

Sağ-sol hareketinden sonra, yine dik durarak ve başınızı hareket ettirmeden gözlerinizi yukarı ve aşağı doğru hareket ettirmelisiniz. Bu hareketi de 5-10 kere tekrarlayabilirsiniz. Yukarı ve aşağı bakıştan sonra da daire çizmeye başlayabilirsiniz. Daire egzersizi esnasında gözlerinizle saat yönüne ve saat yönünün tersine büyük daireler çizmelisiniz. Bu egzersiz sayesinde göz kaslarınızın esnediğini ve rahatladığını hissedebilirsiniz.

Dördüncü egzersiz olan odaklanma için de bir kalemden veya parmağınızdan destek almalısınız. Kalemi veya parmağınızı yüzünüzün önüne getirerek burnunuza doğru yavaşça yaklaştırıp uzaklaştırmalısınız. Gözlerinizle yaklaştırma-uzaklaştırma hareketini takip ederek yakın ve uzak odaklanmayı geliştirebilirsiniz. Son egzersiz esnasında da gözlerinizi tekrarlı bir şekilde hızlıca kırpıp açmalısınız. Bu hareketi 10 kere tekrarladıktan sonra gözlerinizi yaklaşık 15 saniye kapalı tutarak dinlendirmeyi unutmamalısınız. Bilinçli bir şekilde gözlerinizi kırparak gözlerinize gerekli nemi sunabilirsiniz.

Aşağıdaki video aracılığıyla göz yogasının temel hareketlerini somut bir şekilde inceleyebilirsiniz. Gün içinde uzun süre ekran karşısında çalıştıktan sonra, kitap okurken düzenli aralıklarla ve gözlerinizde yorgunluk ya da bulanıklık hissettiğiniz zamanlarda bu pratiği uygulayarak göz sağlığınızı destekleyebilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Yüz kaslarını kuvvetlendirmenin etkili yolu: Yüz yogası

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Saç kurutma ve şekillendirmede devrim yaratan bir yenilik: Dyson Supersonic Nural™

Teknolojinin hayatımızın her alanına dokunduğu yadsınamaz bir gerçek. Gelişen teknoloji, varlığını yaşamın her köşesinde hissettirmeye devam ederken gün geçtikçe işlerimizi daha da konforlu hale getiriyor. Anahtarsız çalışan arabalar, uzaktan kontrol edilebilen beyaz eşyalar, kapağını açmadan içini aydınlatan buzdolapları ve daha nicesi ile günlük işlerimizi çok daha hızlı ve pratik şekilde halledebiliyoruz. Peki ya daha fazlası olsa? Bu gelişen teknoloji yaşamlarımızı kolaylaştırmakla kalmayıp bizi daha iyi tanısa, kişisel tercihlerimizi daha iyi yansıtsa? Tıpkı sıkça gittiğimiz restoranda daha sipariş vermeden favori yemeğimizin hazırlanmaya başlaması ya da kuaförümüzün bize en çok yakışan saç kesimini hatırlaması gibi… İşte hem gelişen teknolojiyi kullanan hem de tercihlerimizi çok iyi tanıyan çığır açıcı akıllı bir saç kurutma makinesi artık bizimle: Dyson Supersonic Nural™.



Dyson’ın en akıllı saç kurutma makinesi Dyson Supersonic Nural™, aynı zamanda Dyson’ın en yeni şekillendirme teknolojisine sahip. Akıllı sensörleri sayesinde ısıyı ve hava akımını otomatik ayarlayan, saç derisini koruyan, ısı hasarını önleyen ve saç parlaklığını artıran, tüm bunları aşırı ısı olmadan yapabilen ve hızlı kurutma sağlayan Dyson Supersonic Nural™, saç bakım rutinlerinin yeni vazgeçilmezi olmaya aday. Üstelik uzun-kısa, kıvırcık düz, hiç fark etmez, her saç tipinin favorisi olacak. Bu kişiselleştirilmiş teknolojiyi kullanmanın saçlarınıza ve hayatınıza nasıl katkı sağlayacağını merak ediyorsanız, işte bilmeniz gerekenler:

Akıllı sensörler sayesinde saçınızı ve saç derinizi korur

Günlük saç bakım rutinimizde, en sık kullandığımız yardımcılardan biri şüphesiz ki saç kurutma makineleri. Ancak her gün -hatta bazen günde birkaç kez- yüksek ısıya maruz kalan saçların yıpranması kaçınılmaz. Aşırı ısı, sadece saçlarınıza değil saç derisine de zarar verir, saç tellerini yıpratarak saçın doğal parlaklığını kaybetmesine neden olur. Dyson Supersonic Nural™ akıllı sensörleri sayesinde saç derisine ve saç tellerine zarar vermeyen bir bakım sunuyor.

Kapsül aydınlatması, hava akımının sıcaklığını göstererek; mevcut ısı ayarını fark etmeniz için soğuk maviden canlı kırmızıya renk değiştiriyor. Saç derisi koruma modu aktifleştirildiğinde, Time of Flight sensörünü kullanarak mesafeyi ölçüyor ve ısıyı otomatik olarak ayarlıyor. Yani, saçınıza yaklaştıkça ısıyı düşürüyor. Bu sayede nem dengesini koruyarak saç direncini artırıyor ve saçın doğal parlaklığını ve rengini koruyor. Size de her zaman harika görünen saçlarla hazırlanıp evden çıkmak kalıyor.

Duraklatma algılama özelliği ile siz durduğunuzda makineniz de durur

Şüphesiz ki çoğumuzun günlük rutininde pek çok duraklama anı var. Sabah evden çıkmak için hazırlanırken birden çalan bir telefon, yemek yaparken diğer odadan seslenen çocuklar, dizinin en heyecanlı yerinde kesilen elektrik… Hayatın içinden daha pek çok örnek verilebilir. Ve bir şekilde bu anlar hayatın doğal akışında yerini bulur geçer. Peki ya saç kurutma makinemiz de bizimle aynı anda duraklayıp, ritmimizi anlayarak aynı anda hareket etse nasıl olurdu?

İşte Dyson Supersonic Nural™ tam da bunu yapıyor. Duraklatma algılama özelliği sayesinde makineyi kullanmayı bırakıp bir yere koyduğunuzda, hareket algılayıcı ivmeölçer ile durumu fark ediyor. Ve otomatik olarak ısıtıcıyı devre dışı bırakıp, hava akımını ve gürültüyü azaltıyor. Keşke etrafımızdaki herkes ve her şey, Dyson Supersonic Nural™ gibi bizi anlasa ve ayak uydursa… Hayatın ritmini böyle yakalamak çok daha kolay olmaz mıydı?

Kısacası, saçı kurutmak ve şekillendirmek artık çok daha kolay; Dyson Supersonic Nural™ çok hızlı, çok akıllı. Siz de saçlarınıza hak ettiği değeri sunmak istiyorsanız saç bakımını, en akıllı teknoloji ile buluşturan Dyson Supersonic Nural™ ile tanışmak için hemen tıklayın.

*Bu yazı Dyson katkılarıyla hazırlanmıştır.

Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı: #KendineZamanAyır

Meme kanserinin kadınlar arasında en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu biliyor musunuz? Her yıl dünya genelinde milyonlarca kadın, meme kanseri ile mücadele ediyor ve bu mücadeleyi kazanabilmek için erken tanı, en önemli adım olarak karşımıza çıkıyor. Tüm dünyada her sene Ekim ayı Meme Kanseri Farkındalık Ayı olarak çeşitli organizasyonlar, eğitimler, etkinlikler çerçevesinde düzenleniyor ve bu sayede başta kadınlarda olmak üzere toplumun her kesiminde meme kanserine dair farkındalık yaratmak amaçlanıyor.



Meme kanserinde erken teşhis, hayat kurtarır

Yüksek oranda kadınlarda görülmesinin yanı sıra erkeklerde de görülebilen meme kanseri, memedeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesiyle ortaya çıkıyor. Erken evre olarak bilinen 1. evreden başlayarak kanser, ileri evreler olan 3. ve 4. evreye kadar ilerleyebiliyor. Son evrelere doğru kanser, memeden hariç vücudun uzaktaki diğer organlarına da yayıldığından bu evrede yapılabilecek olan tek şeyin, kanserin ilerleme hızını yavaşlatmak olduğu biliniyor. Ancak, kanserin ilk evrelerde teşhis edilmesi, tedavinin başarı şansını önemli ölçüde artırıyor; bu nedenle erken tanı hayati öneme sahip.

Araştırmalar, vakalar ve uzman görüşleri gösteriyor ki; meme kanseri, ne kadar erken tespit edilirse, tedaviye yanıt o kadar iyi oluyor. Dolayısıyla Meme Kanseri Farkındalık Ayı, bireyleri meme kanseri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaya yönlendirdiği ve erken teşhisin önemini vurguladığı için hem bu mücadeleyi veren kişiler hem de risk grubundaki diğer herkes için hayat kurtarıcı bir role sahip.

Peki, meme kanserinin risk faktörleri neler, fark edilebilir belirtileri var mı, erken tanı ne denli önemli, bireysel olarak birtakım adımlar atılması mümkün mü? Şöyle ki; genetik, yaşam tarzı, yaş, obezite, çeşitli rahatsızlıklar gibi değişkenler, ne yazık ki meme kanseri açısından risk faktörleri olarak değerlendiriliyor, ancak herkes için her bir faktör, risk oluşturmak zorunda değil. Dolayısıyla doğru bir yaklaşım benimsemek açısından uzman kontrollerinin önemi çok büyük.

Özellikle 30’lu yaşlardan itibaren düzenli olarak doktor kontrollerine gitmek, meme muayenesi yaptırmak ve meme ultrasonu çektirmek, meme kanserinin erken teşhis edilmesinde kritik rol sahibi. 40 yaş üstü kadınların mamografi çektirmesi de yine çok önemli. Çünkü, meme kanseri, birtakım ilk belirtilere sahip olsa da her zaman belirtilerle kendini göstermeyebilir. Öte yandan, memede şişlik veya kitle hissetme gibi her belirti de kanserin olduğu anlamına gelmeyebilir. Bu nedenle en doğru tanı ve teşhis için bir uzman kontrolünde ilerlemek her zaman en sağlıklısı.

Meme kanserinin ilk belirtilerini, risk faktörlerini, evrelerini, tanı yöntemlerini ve meme kanserine dair merak ettiğiniz daha pek çok konuyu Amerikan Hastanesi’nin web sitesinden detaylı bir şekilde okuyabilir, hem kendiniz hem de sevdikleriniz için bu konuda kapsamlı bilgi sahibi olabilirsiniz. Diğer yandan riski en aza düşürmek ve erken tanı ve tedavi şansını artırmak için sağlığınızın kontrolünü hemen elinize alabilir; kendi kendine meme muayenesi yapmayı öğrenebilirsiniz. Bunun için ilk yapmanız gereken; kendinize zaman ayırmak.

Hayat kurtaran bir çağrı: #KendineZamanAyır

Amerikan Hastanesi, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’nda #KendineZamanAyır diyerek farkındalık yaratan bir çağrıda bulunuyor. Günümüzün yoğun temposunda, çoğu zaman kendimize zaman ayırmayı ihmal ediyoruz; oysa ki sağlığımız söz konusu olduğunda atmamız gereken en önemli adım, kendimizi dinlemek, bedenimizdeki değişiklikleri fark etmek. Kendimize ayırdığımız bu zamanlarda ayda 1 kez yapacağımız kendi kendine meme muayenesi ve yılda 1 kez düzenli doktor kontrolü ile sağlığımız için büyük bir fark yaratabiliriz.

Siz de sağlığınızı korumak için sadece Ekim ayında değil, her ay düzenli olarak kendinize ayırdığınız zamanda meme muayenenizi yapabilir, yılda 1 kez doktor kontrolüne giderek ileride karşılaşabileceğiniz olası sağlık sorunlarını önleyebilirsiniz. Kendi kendine meme muayenesi nasıl yapılır, öğrenmek içinse yine Amerikan Hastanesi’nin web sitesini ziyaret edebilir veya aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

Unutmayın; erken teşhis hayat kurtarır. Kendinize değer verin, kendinize zaman ayırın.

*Bu yazı Amerikan Hastanesi katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale