Göz ardı edilemeyecek kadar önemli: Sezgilerinize güvenmeyi öğrenin
Altıncı his olarak adlandırdığımız sezgi, herkeste mevcuttur. Ancak bu hissin gelişmesi bizim ona dikkat etmemiz ve güvenmemiz sayesinde gerçekleşir. Birçok insan sezgilerini farkında olmaksızın göz ardı ediyor. Hatta belki siz de farkında olmadan bunu yapıyorsunuz. Nasıl mı? Bunu farklı şekillerde yapıyor olabilirsiniz. İşte sezgilerinizi göz ardı ettiğinizin işaretleri:
1- Sık sık ‘Keşke içgüdülerime güvenseydim’ diyorsunuz
Hava tahmin raporları o günü güneşli gösteriyor, ancak sizin içinizden bir ses yanınıza şemsiye almanızı söylüyor. Sonuç olarak siz hava tahminlerine güveniyorsunuz ve o akşam eve ıslanmış halde dönüyorsunuz. Bu, kariyer değiştirmek, farklı bir şehre taşınmak ya da sevgiliden ayrılmak gibi ciddi konularda ortaya çıkan bir içgüdü olmayabilir. Ancak bu tür küçük içgüdülere güvenmek, iç görünüzü arttıracak ve daha büyük meselelerde hissettiğiniz sezgilerinizi fark etmenizi sağlayacaktır.
2- Hiç dinlenmiyorsunuz
Bir görevden diğerine, bir aktiviteden başka birine mi koşuyorsunuz? Eğer kendinizi sürekli bir telaş içinde buluyorsanız yapmanız gereken şey her gün 15 dakika da olsa kendinize biraz zaman ayırıp düşünceleriniz, hisleriniz ve hayalleriniz üzerinde kafa yormak. Meşgul insanlar olarak bunu yapmaya zaman bulamıyor olabilirsiniz, ancak sezgilerinizle iletişimde değilseniz potansiyelinizi tam anlamıyla gerçekleştiremezsiniz.
3- Sağlıklı riskler almaktan kaçınıyorsunuz
Altıncı hissiniz size ne zaman sağlıklı bir risk almanız gerektiğini söyler; ve bu genellikle egonuz kendini buna hazır hissetmeden hemen önce olur. Eğer yeni şeyler denemekten sürekli kaçınıyorsanız, sadece sezgilerinizi göz ardı etmiyor; aynı zamanda küçük oynuyorsunuz demektir. Sezgilerinizi dinleyin, size bir yenilik yapmanızı söylüyorsa bu muhtemelen o deneyimden faydalanacağınızı bildiği içindir.
4- Temelsiz hissediyorsunuz
Hayatın bazı aşamalarında kaybolmuş ya da korkmuş hissetmek oldukça normal. Geçiş süreçlerinde, önemli ilişkiler başlar ya da biterken, kariyerinizde ya da ruhsal anlamda gelişme kaydederken… Fakat sezgilerinizle iletişimde olduğunuzda dayandığınız temel, şartlar değişse de hep aynı dengede kalan ruhunuz oluyor. Sezgileriniz aynı zamanda karşılaştığınız durumlara farklı bakış açılarıyla yaklaşarak faydalı adımlar atmanızı veya bunları büyük resmin içinde görmenizi sağlar. Gelecek belirsiz göründüğünde dahi sezgilerinize güvenebilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Kalple ilgili bilinmeyenler: Kalbin sezgisel zekası
Yukarıda anlattığımız durumları yaşıyorsanız, sezgilerinize kulak vermiyor, onları göz ardı ediyorsunuz demektir. Ancak daha önce de belirttiğimiz gibi sezgilerimiz, onlara güvendiğimiz sürece gelişir. Peki sezgilerimize güvenmeye nereden ve nasıl başlamalıyız? İşte bununla ilgili birkaç ipucu:
-
Birden aklınıza gelen fikirlere önem verin
Çünkü bu fikirler, üzerinde düşündüklerinizden farklıdır. Bunların kaynağı sezgilerinizdir. Dolayısıyla bu fikirlere güvenmeyi öğrenin.
-
Test edin
Sezgilerinize güvendiğinizde ve güvenmediğinizde neler olduğuna dikkat edin. İç sesinizi bilinçli olarak bazı zamanlar dinleyin ve bazı zamanlarda da dinlemeyin. Bir diğer deyişle sezgilerinizi test edin. Bu şekilde onları dinlemeniz ya da dinlememeniz gerektiğini kendiniz keşfedeceksiniz.
-
Hissettiğiniz şeyleri konuşmayı deneyin
Bu bir risk olsa da denemelisiniz. Sezgilerinizin size fısıldadığı şeyleri insanlara sormaktan çekinmeyin. Mesela sokağınızdaki kafenin önceki gün kapalı olmasının nedeniyle ilgili bir hissiniz varsa, bunu orada çalışanlara sorabilirsiniz. Hissettiğiniz şey doğru çıkarsa, sezgilerinizi test etmiş ve haklı olduklarınız görmüş olacaksınız. Nitekim yanlış çıksa da denemeye değer.
Son olarak sezgilerinize güvenmek, sizi, hayatta belki de hiçbir şeyin sağlayamayacağı bir güven duygusuyla donatacaktır. Onları göz ardı etmeyin.
İlginizi çekebilir: Özel hayatımızda sezgilerin yeri
Kaynak:
mindbodygreen.com
huffingtonpost.com