Google, telefonumu bulamıyorum!
Ey telefon! Hangi minderin altındaysan derhal çık oradan! Tüm çekmeceleri, sehpaların üstünü, mutfakta şarja taktığım ve hatta takmadığım bütün rafları didik didik ettim, hâlâ yoksun ortada! N’olur beni daha fazla Facebook notificationlarımdan, WhatsApp gönderilerimden mahrum bırakma. Dön artık!
Bu ve benzeri yakarışlar; evimizde ya da ofisimizde dört dönerek aradığımız telefonumuzu bir türlü bulamazken derde deva olmaz. Bir anda içine gark olduğumuz, kısa süreli sinir buhranını hafifletir belki, o kadar! Yoksa ne kaybolan telefon sesimize yanıt verir, ne de yaptığı hatadan dönerek ortaya çıkar. Bir süre daha sabırla aramaya ve sesi kısık değilse çaldırmaya devam. “Başka çare yok!” diyemiyorum, çünkü Google konuya el atmış. Kayıp telefonu ararken boş duvarlara değil de arama çubuğuna; hem de sadece ‘find my phone’ (telefonumu bul) gibi kısa bir komutla derdinizi anlatırsanız, telefonunuzdan yükselen şiddetli bir ‘ben buradayım!’ melodisi size ilaç gibi gelecektir.
Kaybolmaya ve çalınmaya karşı
“Peki, Google bunu nasıl yapacak?” diye düşünüyorsanız; daha evvel Apple tarafından iPhone’lar için geliştirilen telefon bulma uygulamasına oldukça benzer Android Cihaz İşletim Sistemi adlı uygulamayı yüklemeniz ve cihazınızda Google oturumu açmanız, ilk sefer için yeterli olacak. Sonrasında bu basit arama komutuyla; üstelik sadece anlık kaybolmalara karşı değil, çalınma ihtimalini de hesaba katarak, tüm verileri silme, fabrika ayarlarına geri dönme gibi seçenekleri de karşınızda bulacaksınız.
Bizim gibi çalışırken kendini bile kaybedenler için, ne mutlu bir haber değil mi! ‘Hâlâ aradığınız bir şeyler varsa, bu bizim kusurumuz’ diyen dev arama motoruna da bu yakışırdı doğrusu. Gerçi şirketin üst yönetimindekiler, hayatından bizim kadar memnun olmayabilirler şu sıra. Birbirinden ciddi, ateşten gömlek misali meseleler; Googleplex’te halledilmeyi bekliyor.
Aradığınız arama motoruna, şu an ulaşılamıyor
Bir yandan ‘unutulma hakkı’ gibi nereye gideceği hala netlik kazanmamış, devasa türden etik bir problem; diğer taraftan AB tarafından ortaya atılan ‘web aramalarında tekelleşme’ iddiasına yönelik yapılan tahkikat moralleri bozmuş olabilir. Harıl harıl yapacağı savunmaya hazırlanan şirket, kendini aklayamazsa milyarlarca dolar tutarında rekor bir tazminata mahkûm bırakılacak.
Kimsenin, neyi nerede arayacağı konusunda endişeye kapılmadan, gönül rahatlığı içerisinde kendini bıraktığı bu dev bilgi havuzu, gün gelecek böyle risklerle boğuşacaktı, öyle mi? Sahi, sabun köpüğü bir Hollywood senaryosu gibi olacak belki; ama insan düşünmeden edemiyor:
Ya tüm bu veriler aniden ortadan kalkarsa? Bir sabah tüm maillerimiz, yazışmalarımız, arşivlediğimiz her ne varsa; birden bire silinmiş, ortadan kalkmış/kaldırılmış olarak uyanırsak? Nasıl bir dünya bizi bekliyor olacak?
Tam olarak konuyla ilgili olmasa da, ben ‘Web’i nasıl yok ederiz?’ tadında gayet ikna edici ve okuması kolay bir yazıyı beğendim. Google zaten kendi veri güvenliğini nasıl sağladığını uzun uzun anlatıyor. Onların asıl ikna etmesi gereken biz değil, AB Adalet Divanı yargıçları olacak.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız kutlu olsun!