X

“Gölge”yi bilmenin hediyeleri

Annemizden, babamızdan ve geniş ailemizden yalnızca fiziksel özelliklerimizi almayız; onların huylarını, yeteneklerini, başarı ve başarısızlıklarını da üstleniriz. Kimden ne aldığımız yaş aldıkça daha da netleşmeye başlar: Annemin bir işi en iyi şekilde yapma ustalığını, babamın yalan söylemekteki ustalığını, dedemin parayı yönetememe konusundaki ustalığını almış olabilirim. Elbette beceriler gibi, beceriksizlikleri de üstleniriz.

Bütün bu karmik enerjileri, enerjik dolanıklıklar ve soy sadakatiyle üstlendiğimiz yükler, her birimizin hayat serüvenini şekillendiren parçalar olur. Bu parçalar bazen sorun, bazen kolaylık olarak çıkar karşımıza. Ailemizde, çevremizde olan kişilerin kalitelerine göre bazı parçalarımızı parlatır ve çok kullanır, bazılarını da hiç kullanmaz ve çürümeye terk ederiz. İşte çürümeye bıraktığımız bu parçalarımız, gölgemizin kimliğini oluşturmaya başlar.

Gölgemiz, kim olmak istediğimize ve istemediğimize dair bilgileri en açık şekilde bize verecek olan ruh parçamızdır. Onu reddetmeyi, yok saymayı öğreniriz ve bu yalnızca gölgenin daha hızlı çürümesi ve fark etmemesi imkânsız hale gelen bir koku yaymaya başlamasıyla sonuçlanır. Su dolu bir topu suyun altına ittiğinizi düşünün. Bir yere kadar bunu başarabilirsiniz ancak dikkatinizi başka bir şeye verdiğiniz ilk an, top süratle suratınıza çarpar ve canınızı acıtır. İşte gölgemizle buluşmak da canımızı acıtır ve genelde bu, beklenmedik anlarda olur.

Gölge üzerine düşünmeye başlamam, gölgeyi bilmeye dair şamanik çalışmalar yapmamla başladı. Yaşam Çemberi eğitiminde Jaguar ile çalışırken gölgenin, onun hislerinin nasıl da hayatımızın göbeğine yerleştiğini ve onun güçlenmiş varlığının hayatımızda gerçek neşeyi ve gerçek deneyimleri nasıl da engellediğini öğrendim. Bununla eş zamanlı olarak gölge hakkında çeşitli kitaplar okumaya başladım. Okuduğum ilk kitaplardan biri, dünyada tanınan ve önemli Jungiyen analistler arasında olan Robert A. Johnson’ın Gölgene Sahip Çık (Çev.: Kemal Atakay) kitabıydı. İyi bir başlangıç kitabı sayılsa da gölgenin özüne dair istediğim kadar derinleşememiştim.

Bu hevesi, gölgenin farklı alanlardaki çağrışımlarını araştırma merakım takip etti ve Budizm, Şamanizm ve Tasavuf’ta gölgenin yerine dair düşünmeye başladım. Bu alanlarda gölgenin adı farklı olsa da, ele alınış biçimi ve özü birbirine çok benziyordu. Bu beni ilk başlarda şaşırttı ancak daha sonra yollar bin bir türlü olsa da yolculuğumuz ana duraklarının ne kadar benzer olduğunu anımsadım.

Bu alanda okudukça ve derinleştikçe, gölgeyi bilme yolunda yürümüş biri olarak, bildiklerimi insanlara anlatma hevesimi fark ettim ve bir atölye açtım: Hayatımızı Şekillendiren Arketip: “İçimizdeki Şeytanlara Zülfikârlarla Saldırmak.”

Ve atölyeyle eş zamanlı olarak yayına hazırladığım bir kitap da vardı. Dünyada uzun yıllar çoksatanlar listesinden inmeyen Gölge Etkisi. Üç önemli yazarı buluşturan bu kitap, gölge konusunda kendimize rehberlik etmemiz ve gölgemizi bilmemiz için bize çeşitli yollar sunuyor. Deepak Chopra, gölgeye dair bildiklerimizi farklı şekilde yorumlamamızı sağlayan, gölgenin bir düşman değil, hayatımıza ışığı davet etmemizi sağlayan bir rehber olduğuna dair aktarımlar yapıyor. “Gölge, çözülmesi gereken bir problem ya da yenilmesi gereken bir düşman değildir. Bilakis o ekilmesi gereken verimli bir arazidir. Onun zengin toprağını ellerimizle kazdığımızda, orada en çok olmak istediğimiz kişinin potansiyel tohumlarına dokunuruz.”

Bireysel gölgemizden de kolektif gölgemizde de öğreneceğimiz çok şey var. Daha çok-daha kolay-daha hızlı” diye bağıran kolektif gölgemiz, bireysel gölgemizde çürümeye terk ettiğimiz şeylerin gittikçe daha fazla çoğalmasına neden oluyor. Buna bir de, aslında doğru olanın ve ışığa hizmet etmek için seçmemiz gerekenin ne olduğunu bilen ve biz yanlışa bulandıkça suçluluk üreten, bütünün enerjisiyle bağlantılı parçamızı da eklersek, işlerin daha da karıştığını net bir şekilde görebiliriz.

Gölge, düşman değildir. Şeytan arketipiyle birlikte ve işbirliğinde yorumlanması doğru da değildir. Gölge, benliğimizin önemli bir parçasıdır ve fark edilmeye, anlaşılmaya ihtiyaç duyar. İçsel çocuk ile bağlantı kurduğumuzda, gölgemizi de bilmeye ve tanımaya alan açmış oluruz.

İlginizi çekebilir: İnsanlığın ortak ihtiyacı: Sevilme ve yakınlık ihtiyacını sahiplenmek

Özge Uysal: Ben Özge Uysal. İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Lisans eğitimimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde tamamladım. Kitap editörüyüm, aynı zamanda kitaplar ile ilgili hazırladığım yazılar çeşitli mecralarda okuru ile buluşuyor. Yaklaşık 4 yıldır yoğun ve derin olarak reiki, meditasyon, Şamanizm, yoga ve mindfuness ile ilgileniyorum. Usui reiki ve kundalini reiki master'ıyım ve yoga eğitmeniyim. Hawaili şamanların kullandığını araçlardan oluşan kadim öğreti ho'oponopono eğitimlerine de devam ediyorum. Yazılarımın kalbinizi ve zihninizi şefkatle beslemesini diliyorum. AHO.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale