X

Glisemik indeks (Gİ) nedir, gıdaların glisemik indeksi nasıl düşürülür?

Glisemik indeks, daha iyi kan şekeri yönetimini desteklemek için sıklıkla kullanılan bir araçtır. Gİ, bir gıdanın kan şekerini ne kadar yükselttiğini ölçen bir değerdir ve yiyecekler, düşük, orta veya yüksek glisemik gıdalar olarak sınıflandırılır. Yiyecekler 0-100 arası bir ölçekte 3 grupta sıralanır, 3 grup ve yaygın olarak tüketilen gıdaların glisemik indeksi şu şekildedir:

  • Düşük Gİ: 55 veya daha az (Elma: 36, Arpa: 28, Tam yağlı süt: 39, Soya sütü: 34, Muz: 51, Yulaf ezmesi: 55)
  • Orta Gİ: 56–69 (Patlamış mısır: 65, Sofra şekeri: 65, Olgun kayısı: 57, Ananas: 66)
  • Yüksek Gİ: 70 veya üstü ( Beyaz pirinç: 73 Beyaz ekmek: 75, Karpuz:76)

Dilerseniz merak ettiğiniz veya düzenli olarak tükettiğiniz yiyeceklerin glisemik indeksine Sydney Üniversitesi’nde geliştirilen glisemik indeks tablosundan ulaşabilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Bir yiyeceğin GI değeri ne kadar düşükse, kan şekeri seviyesini o kadar az etkiler. Rafine karbonhidrat ve şeker oranı yüksek yiyecekler daha hızlı sindirilir, kan şekerini birden yükseltir ve genellikle yüksek glisemik indeksine sahiptir. Protein, yağ veya lif içeriği yüksek gıdalar ise tipik olarak düşük Gİ’ye sahiptir.

Sağlıklı kan şekeri düzeylerini desteklemek için yiyecekleri seçerken glisemik indeksini göz önünde bulundurmak önemlidir. Özellikle, diyabet, obezite, kalp hastalıkları gibi sağlık sorunları olan veya bu sağlık sorunlarının oluşma riskini taşıyan bireylerin düşük glisemik indeksine sahip bir diyet uygulamaları gerekir. Aksi halde bütüncül sağlığı tehdit eden birçok faktör oluşabilir. Glisemik indeks, yalnızca tabağınıza ne koyduğunuz konusundaki farkındalığınızı artırmanıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda kilo kaybını/korumasını destekler, kan şekeri seviyesini ve kolesterolü de düşürür.

Öte yandan, glisemik indeks ile sıkça karıştırılan terimlerden biri glisemik yüktür, ancak ikisi aynı şeyi ifade etmez. Glisemik indeks, gıdaların kan şekerini yükseltme eğrisini standardize etmek için kullanılırken glisemik yük, herhangi bir besinin içerisindeki karbonhidratın kan şekerinde oluşturduğu toplam şeker yükünü tanımlar. Genellikle glisemik indeksi yüksek olan yiyeceklerin glisemik yükleri de yüksektir. Sağlıklı ve kronik hastalıkları önleyen bir beslenme tarzı için önemli olan düşük glisemik bir diyet, birçok yöntemle sağlanabilir. Bir yiyeceğin Gİ’sini etkileyen faktörler arasında pişirme yöntemi, içerdiği şeker türü ve geçirdiği işlem miktarı gibi değişkenler yer alır. Dolayısıyla, çeşitli etkenler bir gıdanın glisemik indeksini düşürmeye yardımcı olabilir.

Yiyeceklerin glisemik indeksi nasıl düşürülür?

Düşük glisemik bir diyet, kan şekeri ve insülin seviyelerinizdeki ani artışları en aza indirerek kilonuzu kontrol etmenize yardımcı olabilir. Özellikle tip 2 diyabet veya geliştirme riski, obezite, metabolik rahatsızlıklar gibi sağlık sorunlarının olduğu durumlarda düşük Gİ beslenme daha da önem kazanır. Düşük glisemik diyetler ayrıca kanser, kalp ve damar hastalıkları gibi ciddi sağlık sıkıntılarının ortaya çıkma riskini azaltmada da önemlidir. Yiyeceklerin glisemik indeksini düşürmek için şu yöntemlerin etkili olduğu bilinmektedir:

  • Meyve ve sebzelerin kendisini tüketin: Meyve ve sebzelerin içeriğindeki lif ve posalar, glisemik yüklerinin azaltılmasını sağlamaktadır. Bu nedenle sularını sıkmak yerine kendilerini yemek düşük Gİ beslenmeye yardımcı olur. 1 porsiyon meyve veya sebzenin Gİ, suyunun glisemik indeksinden daha düşüktür.
  • Lifli beslenin: Genel olarak bir gıdanın içerisinde ne kadar çok lif varsa, glisemik indeksi o kadar düşük olur. Meyveler, sebzeler, tam tahıllar yapılarındaki yüksek lif sayesinde düşük Gİ’ne sahiptir. Yüksek lif içerikli gıdaları beslenmenize ekleyerek Gİ düşük bir beslenme şekli oluşturabilirsiniz.
  • Baharatları kullanın: Birçok baharat, yiyeceklerin glisemik indeksini düşürmekte etkilidir. Tarçın, düşük glisemik diyetlerde en fazla tercih edilen baharattır. Yoğurtlara veya sütlü tatlılara ekleyeceğiniz toz tarçın, glisemik indeksin düşmesine yardımcı olur. Öte yandan, karabiber, pul biber, fesleğen, sarımsak gibi baharatlar da yemeklerinize lezzet katmanın yanı sıra glisemik indeksi düşürücü rol oynar. Baharatlar konusunda dikkat etmeniz gereken şey ise gerçekten doğal, organik ve temiz içerikli ürünleri tercih etmenizdir. Aksi halde işlenmiş, boya içerikli baharatlar glisemik indeksini yükseltmenin yanı sıra sağlığınızı da tehdit edebilir.
  • İşlenmiş gıdalardan kaçının: Herhangi bir gıda, en doğal haline ne kadar yakınsa sağlığa faydası bir o kadar fazladır. İşlenmiş gıdalar genellikle içerdikleri yüksek miktardaki şeker oranı nedeniyle yüksek glisemik indeksine sahiptir. Bu nedenle paketlenmiş ürünler yerine mümkün olduğunca organik hallerini tüketmek önemlidir.
  • Alternatif karbonhidratları tüketin: Beyaz ekmek, beyaz pirinç, makarna gibi karbonhidratların glisemik indeksi yüksektir. Bu nedenle onların yerine glisemik indeksi daha düşük alternatiflerini tüketmeyi deneyebilirsiniz. Esmer pirinç, bulgur ya da tam buğday ekmeği gibi seçenekleri değerlendirebilirsiniz. Ancak, alternatiflerini tüketmek istemiyorsanız pilav, makarna gibi hazırladığınız yiyecekleri buzdolabında bekleterek soğuk şekilde tükettiğinizde glisemik indekslerini düşürebilirsiniz. Ayrıca, makarnayı yaklaşık 5 dakika al dente formunda haşlayarak tükettiğinizde de glisemik indeksinin düşmesini sağlayabilirsiniz.
  • Patatesi doğru tüketin: Patates, hızla şekere dönüşen ve nişasta yüklü bir karbonhidrat türüdür ve Gİ yüksektir. Bu nedenle mümkün olduğunca seyrek yemek ve porsiyonunu küçük tutmak önemlidir. Diğer yandan, tüketmek istediğinizde kızartmaktan kaçınmanız gerekir. Çünkü kızartmalar yüksek Gİ’ne sahiptir. Haşlanmış veya fırınlanmış patates, kızartma halinde daha düşük glisemik indeksine sahiptir. Ayrıca, tıpkı makarna veya pilav gibi patatesi de soğuttuktan sonra tüketmek glisemik indeksinin düşmesine yardımcı olur.
  • Yemekleri doğru kombinleyin: Glisemik indeksi yüksek gıdaların etkisini düşük Gİ gıdalarla birleştirerek yumuşatabilirsiniz. Karbonhidratları, protein ve sağlıklı yağlarla birleştirebilirsiniz. Örneğin, kahvaltıda simitin yanında tatlı bir şeyler yemek istiyorsanız şeker içeriği yüksek bir reçel yerine yüzde yüz fıstık ezmesinden bir kaşık alabilirsiniz.
  • Yiyeceklerinizin asidik miktarını artırın: Yiyeceklere asiditeyi artıracak sosların eklenmesi, glisemik indeksin düşmesine yardımcı olur. Elma sirkesi, limon suyu gibi asit içeriği yüksek sıvıları yiyeceklerinize katabilirsiniz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, özellikle salatalarınızı kendi hazırladığınız doğal soslarla harmanlamanızdır; aksi halde hazır salata sosları en başta sezar sos olmak üzere yüksek Gİ’ne sahiptir.
  • Yavaş yiyin: Vücudumuz, ne yediğimiz kadar nasıl yediğimize de tepki verir. Yani, yiyeceklerin mideye girme hızı, glisemik yanıt üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Yavaş yemek yediğinizde lokmalarınızı daha fazla çiğneyerek mideye gönderirsiniz ve bu da kan şekerinin düşmesine yardımcı olur. Sindirim, ağızda başlar ve ağızda yiyeceklerin parçalanmasına yardımcı olan tükürük, ptaylin adı verilen güçlü bir nişasta sindirici enzim içerir, bu nedenle özellikle karbonhidratları iyice çiğnemek özellikle önemlidir.
  • Porsiyonlarınızı kontrol edin: Düşük glisemik gıdalar, yalnızca porsiyon kontrolü yapabildiğinizde sağlığınızı destekler. Aksi halde gıdaların glisemik indeksini ne kadar düşürürseniz düşürün büyük porsiyonlarda düşük glisemik yiyecekler yemek kan şekerinde ani yükselmelere neden olur. Bu nedenle besinlerin glisemik indekslerine düşürmeye dikkat ettiğiniz kadar porsiyonlarınızı da kontrollü ayarlamalısınız.

Tüm bu dikkat edilmesi gereken noktaların yanı sıra Harvard Sağlık Yayınları, düşük Gİ beslenme için her gün 3 ana öğün, bir veya iki ara öğün yapılması gerektiğine dikkat çekiyor ve kahvaltının atlanmaması gerektiğinin altını çiziyor. Son olarak, kişinin doyduğunu hissettiği noktada durması gerektiğini, daha fazla yemek için kendisini zorlamaması gerektiğine de dikkat çekiyor.

Düşük Gİ diyetinde yenebilecek yiyecekler

Düşük GI diyetinde kalori saymanıza veya protein, yağ veya karbonhidratlarınızı takip etmenize gerek yoktur. Bunun yerine, düşük GI diyeti, yüksek GI gıdalarını düşük GI alternatifleri ile değiştirmeyi içerir. Healthline tarafından önerilen düşük GI diyetinde aşağıdaki yiyecekler yer almaktadır; dilerseniz bu listeden ilham alarak öğünlerinize eklemeler yapabilir, çeşitli alternatifleri deneyebilirsiniz:

Tam tahıllı, çavdar, ekşi mayalı ekmekler, yulaf ezmesi, kepek gevreği, elma, çilek, kayısı, domates, havuç, brokoli, yer elması, balkabağı, mercimek, nohut, pirinç eriştesi, esmer pirinç, kinoa, karabuğday, soya sütü, somon, ton balığı, zeytinyağı, avokado yağı, fesleğen, dereotu, sarımsak…

Glisemik indeksine dair farklı yazılarımıza da göz atmak isterseniz aşağıdaki başlıklarımızı da inceleyebilirsiniz:

Uzun süre tokluk için: Glisemik indeks
En sağlıklı beslenme şekli: Glisemik indekse dikkat
Kan şekeri nasıl dengelenir: Kan şekerini düzenlemeye yardımcı iyi yaşam alışkanlıkları

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: healthline, glycemicindex, cleveland.clinic, health.harvard

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale