X

Giysilerden ilişkilere dek bahar temizliği vakti geldi

Ne kadar soğuk bir kıştan çıktık değil mi? Hatta tam olarak çıkamadık da denilebilir… Doğalgaz faturaları, kesilen elektrikler, yoğun kar yağışı ve benim gibi Adalar’da yaşıyorsanız iptal edilen seferler derken Nisan’a zar zor ulaştık. Ama Nisan geldi mi kalpler hafiften atmaya başlamadı da değil… Herkes baharı bir yerinden yakalamak için canla başla bakımlarına başladı. Kim ona ne iyi geliyorsa onun peşine düştü, yer yer gruplaşmalar, bazen kutuplaşmalar, ayrılıklar veya denk gelişler sirkülasyonunda yerlerimizi aldık.

Pandemi hayatımıza girdiğinden beri, yani iki bahardır kendi içsel yolculuğumdaki bahar temizliğini yapmaya çok dikkat ediyorum. Tam da doğum günüm ve yeni yaşımın ardından gelen bahar benim için çok şey ifade ediyor. Hayatımdaki döngüleri tekrardan anlamlandırmak da kaçınılmaz bir eyleme dönüşüyor.

İki bahar da bunu yeni öğrendiklerimle yapmaya çalışıyorum. Uzun zamandır DNA aktivasyonu, morfogenetik alan çalışması ve enerji tıbbı gibi alanlarda çalışmalar yapan eskiden tanıdığım bir arkadaşıma bu yıl ben de kendimi teslim ettim. Nerede enerjimi kaptırdım, nerede blokaj var görmek istedim ve birlikte üstüne çalıştık.

Yıllardır terapi görmeme rağmen hayatımdaki tekrarlar o kadar sık ve düzenli vuku buluyor ki, artık gördüğümün dışına da bakmak, biraz da spiritüel bir yan geliştirmek farz oluyor galiba… Bir de uzun yıllardır yalnız yaşayan biriyseniz kendi kendinize kaldığınızda zihninizle yaptığınız sohbetler ve farkındalıklarınızdaki detaylar da sizi buna zorlamaya başlıyor. Aslında zorlama kelimesi burada yanlış oldu, davet ediyor demek lazım belki de. Ben de kendi zihin oyunlarımın ve kolektif bilinçten ya da egodan sıyrılarak girdiğim tüm öznel diyalogların davetine koşarak katılıyorum.

Ada’ya yüklerimle gittim. Büyükada’ya… Ayrılmak istemediğim geçmişim, vazgeçemediğim paternlerim ve belki de yer yer hala dönmesine dair umut beslediğim eski sevgililerime duyduğum (herkesin kendisinden de bildiği o tanıdık) özlemle… Evime giren herkesin ise hızla uzaklaştığını fark ettim.

Ne zaman fark ettim bunu biliyor musunuz? Bir çamaşır sepeti siparişi vermiştim. “Kargonuz bugün gelecektir” mesajını görüp, ilk iş banyoya gidip kullanmadığım komodini oradan çıkarınca, yani gün içinde gelecek kargoya yer açınca… Düşünsenize… Gelecek kargoya bile yer açıyordum. Haliyle o boş alana bakarken kendime cevabını vermekten korktuğum soruyu da soracaktım.

Siparişini verdiğin çamaşır sepeti için bu alanı açtın? Peki, hayatına çağırdığın yenilikler için de böyle bir alan açabiliyor musun? Açıyorsan eskisini ne yapıyorsun?

Öncelikle, vermekten korktuğum cevapla artık yüzleşme vakti gelmişti ve ben “hayır”ı gözlerim yaşlı itiraf ettim. Ardından komodini bir daha kullanmayacağımı düşünerek antikacıyı arayıp, vermeyi planladığımı fark ettim. Benim artık kullanmadığımı başkası kullansın diye düşünüyordum ve bu beni rahatlatıyordu. Pratikte bu çok iyi görünüyordu, peki ya teoride? (Evet, bu ifadeyi burada farklı kullanıyoruz.)

Teoride bu tam bir bocalamaydı. Müdahaleydi. Eskiyen ve artık bizimle olmayan bir şeyle gerçek anlamda vedalaşamamaktı. Onu kapının önüne koysam çok çok daha iyi olacak, kaderine özgürlük tanınmış halde, enerjiyi de nötrleyerek bırakmış olacaktım. Antikacıyı aramak ise geleceğe de yön vermek ve karşılaşma ihtimallerinin kapısını kapamamaktı. Hasretimizden prangalar eskitmeye devam edecektik yani…

İşte bu egoydu ve egonun olduğu her yerde kendi içimizde tutsaklık yaşamaya mahkum oluyorduk. Bununla yüzleşince cevabımı değiştirmeye karar verdim. Çamaşır sepeti gelmeden uzun uzun o boşlukta durdum ve kendimi o alanla özdeşleştirmeye, o boşluğu iyice içselleştirmeye çalıştım. “Boşlukla empati kurulur mu?” demeyin hiç, müthiş bir egzersiz olduğu konusunda garanti verebilirim.

Tüm bu denemelerimin Duygu’nun verdiği enerjiyle de ilgili olduğunu düşünüyorum tabii. Seansımızın sonunda bana üç aylık bir sürece girdiğimi söylemişti. Şimdi onu bekliyorum ben de…

Bu süreçte de nelerle vedalaşabilirim diye düşünüyorum, mesela okumadığım ya da okuyup bitirdiğim kitaplarla… Çünkü eğer bir makale ya da bilimsel bir yazı hazırlamayacaksam o kitaplardan birebir yararlanmam gerekmiyor. Alıntı yapmam gerekmediği için de bugüne dek okuduklarımın aklımda kalması yeterli. O halde kitaplar gidiyor. Bu da zihnimde de belli bir oranda temizlik yaratacaktır, ilhamı bir yerlerden alıp kendi üreteceklerimizde özgünlüğe ulaşmak için en doğru yol bu.

Kullanmadığım eşyalar ve kıyafetler… Eşya yer kaplar. Temizlemesi, düzenlemesi, bunlar hep mesaidir. Kimi insan, mesela benim bazı akrabalarım evcilik oynar ya da barbie evi düzenler gibi bu tür düzenlemeler yapmaya bayılıyorlar. Oysa hayat hep kapanıp aynı yerde oynayacağımız bir oyun evi değildir, kimi zaman dışarıya da net bir görüntü vermek açısından az ve öz olan, minimal olan en güzelidir. Evlerde de uyarıcıların çok olmaması ve zihnin serbest kalması için boşluklar iyidir. Mesela büyük ve sevilen galerileri düşünün, sanat eserlerini hazmetmemize yardım eder gibi boşluklar bırakılır. O boşluklar alan derinliği ve düşünce özgürlüğü verir.

Hatta bu eserler arası boşluk bırakma bir parfümü kokladıktan sonra o kokunun etkisi geçsin diye karanfil koklatmalarına da benzemiyor mu?

Bırakacaklarıma devam edecek olursam, toksik ilişkileri de listeye ekledim. Günümüzde en çok konuşulan tabir, toksik ilişki. Nedir bu toksik ve neden zararlı? Enerji en önemli ve saklanılması şart şey. Birikimi ve harcanması dengede olmalı. Toksik olan ise artık bizi beslemeyen ve geçmişte normalleştirdiklerimizin cebinden yiyen bir arınamama haline gönderme yapıyor. İşimize yaramadığı gibi, ilerlememize de ket vuruyor, duygusal engel getiriyor.

Rekabetten beslenen ilişkiler, ifade edilmemiş öfkeleri barındıran arkadaşlıklar, verici olmayan ailevi dinamikler bu tür toksik ilişkilerden sayılabilir. Bunların hiçbirine ihtiyacımız yok. Uzaklaşıp bu tür ilişkilerin üstümüzdeki negatif etkisini dönüştürmeye çalışmak kendimiz için yapabileceğimiz en iyi şey. Çünkü enerjiyi dönüştürmeden başka insanlarla da temiz bir sayfa üstünden iletişim kurmamız mümkün olmuyor.

Neyse ki günümüzde artık bu bilinç çok gelişti ve bizi bu konuda doğru yönlendiren birçok uzman var. Rahatlamamız, şifalanmamız ve arınmamız için onların söylemlerine kulak vermek hızlı sonuçlar verebilir. Yaşam koçları, DNA aktivatörleri (Böyle deniliyor mu bilmiyorum ama neden olmasın?), reiki uzmanları, psikoloji dışında da alternatiflere bakanlar için tavsiyem.

Pandemi ile hepimiz değiştik, dönüştük. Ben de temizliğe giden yolda oyumu sentezden yana kullanan biri oldum bu süreçte. Bahar temizliği için de hem kendime hem de okurlara bunları söylemek sürecin bir parçası oldu… Temizliğiniz ferah olsun, yenilikler kapıları zorlamadan, rahatlıkla girsin hayatınıza. İçtenlikle…

İlginizi çekebilir: Müzik bizi nasıl iyileştirir: Sadece bir sanat dalı olarak değil, fiziksel yararları ile de müzik

Günsu Özkarar: 1987 Ankara doğumluyum. 2008 yılında Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Viyola Ana Sanat Dalı’ndan mezun oldum. Ardından İsviçre’de Hocshule der Künste Bern’de yüksek lisansımı tamamladım. Yüksek lisansım sırasında Orchester der HKB, Schweizer Jugend Sinfonie Orchestra, The Women Orchestra of Switzerland’da çalarak, Christopher Warren­Green, Bruno Weil, Daniel Klajner, Jos van Immerseel, Kai Baumann gibi orkestra şefleriyle Avrupa’nın farklı şehirlerinde konserler verme deneyimi edindim. Tatjana Masurenko, Michael Kugel, Ruşen Güneş, Çetin Aydar, Danel Quartet, Marco Misciagna, Michel Michalakakos, Apple Hill Quartet, Siegfried Führlinger gibi hocaların ustalık sınıflarına katıldım. The World Youth Orchestra, The World Orchestra, Greek Turkish Youth Orchestra, Bilkent Youth Symphony Orchestra, Bilkent Youth Virtuosos, Jungenc Philharmonic Orchestra, AIMA Festival Orkestrası gibi ensemble/ orkestralarda ve Young Euro Classic, Schloss/Beuggen International Music Fest, Schlern International Music Fest, Bayreuth Youth Talented Artists ́s Music Fest, The Turco-British Association Bach Günleri, Datça Uluslararası Müzik Akademisi, T.R.N.C. Malta Dostluk Günleri, Klasik Keyifler Oda Müziği Festivali, Uluslararası Istanbul Müzik Festivali, Uluslararası D - Marin Klasik Müzik Festivali, AIMA Ayvalık Müzik Festivali ve Cervo International Music Fest gibi etkinlik ve festival konserlerinde yer aldım. İstanbul’a taşındıktan sonra CRR, AIMA Orkestrası, Orkestra Sion’da çalıştım. Ayrıca İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Doçent Beste Tıknaz Modiri ile Sanatta Yeterlilik çalışmalarımı tamamlayarak, Okan Üniversitesi’nde öğretim görevliliğine başladım. Bitirme tezim “Tarihsel Süreçte Gelişen Viyola Ekolleri” kitap olarak yayınlandı. Trio Pax, Trio Tını gruplarının yanı sıra Okan Üniversitesi Orkestrası’nda üç yıl öğretim görevlisi olarak çalıştım. Psikoloji ve edebiyat her zaman ilgi alanım oldu. Çeşitli yaratıcı yazarlık kursları ile birlikte psikanaliz de gördüm ve bu sürecin ardından farklı dergilerde yazılarım yayınladı. Şimdi Milliyet Sanat, SanatAtak dergilerinde düzenli yazmaktayım ve Mayıs'ta İkinci Adam Yayınları’ndan çıkacak Küflü Virgül isimli ilk öykü kitabımı beklemekteyim.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale