Kendi işinin sahibi olmak, yeni bir şeye öncülük etmek ilk başta herkese cezbedici geliyor. Ancak girişimcilik, herhangi bir ofis işinden çok daha farklı zorluklar barındırır. Kendi işinizi kurmak demek; kişisel riskleri tek başına omuzlamak, uzun çalışma saatleri ve herhangi bir çalışandan çok daha fazla stres demektir.
Son dönemde, girişimciliğin getirdiği stresin yarattığı psikolojik etkileri açıklamaya çalışan çalışmalar yapılıyor. Örneğin araştırmalar, kendi işinin sahibi olanların yüzde 75’inin ruh sağlığıyla ilgili endişeler taşıdıklarını, birçoğunun depresyon veya anksiyeteyle mücadele ettiklerini gösteriyor.
İçinde yaşadığımız toplum, bizleri başarılarımız ve kazanımlarımızla yüceltirken birçoğumuz korku ve utanma yüzünden ruhsal sağlığımızdan bahsetmeye çekiniyoruz. Ancak son yıllarda bu durum yavaş yavaş değişmeye başlıyor. Dünyanın önde gelen iş insanları, yaşadıkları ruhsal problemlerden bahsetmeye başladı bile. Ruhsal problemlerin etrafındaki sessizlik kültürü, iş dünyasında yavaş yavaş yıkılmaya başladı.
Eğer siz de girişimcilik treninin iniş çıkışlarıyla mücadele ediyorsanız, öncelikle şunu anlamanız gerek: Yalnız değilsiniz! Binlerce girişimci, sizinle benzer dönemler geçiriyor, onlar da sizin gibi bazen her şeyin yıkılacağını düşünüyor. Böyle durumlarda korkularınızla tek başına mücadele etmek yerine profesyonel isimlerden yardım isteyebilirsiniz. Unutmayın, iş hayatında başarılı olmak için elinizdeki en değerli şey sizin ruhsal ve fiziksel sağlığınız. İyileşmenin ilk adımı, öncelikle ruhsal sağlığınızla ilgili bir problem olduğunu kabul etmekten geçer. Duygusal durumunuzla ilgili endişeleriniz varsa, işte size iki formüllü basit bir reçete:
Belirtilerin farkına varın
Üzerinizde aşırı baskı olduğunda, çok meşgul olmakla daha ciddi bir sorun arasındaki farkı kestirmek kolay olmayabilir. Ancak yine de günlük streslere gösterilen normal reaksiyonla ruhsal problem arasında bir fark var. Stres genellikle geçici ve kısa sürelidir. Eğer semptomlar iki haftadan uzun sürüyorsa, o zaman ruhsal bir problemle mücadele ettiğinizi düşünebilirsiniz. Bu durumda negatif duygular yoğun ve kalıcı bir haldedir. Bu duygulara örnek vermek gerekirse;
- Özgürlükten yoksun: Kendinizi çıkmazda hissedebilir, başka çıkış yolunuz olmadığını düşünebilirsiniz. Buna umutsuzluk ve hayattaki zorlukların üstesinden gelememe duygusu da dahil.
- İlişkilerde bozulma: Sosyal etkinliklerden kendinizi soyutlayabilir, ailenizden ve arkadaşlarınızdan uzaklaşabilirsiniz.
- Üretkenlik kaybı: Uyku ve yemek yeme düzeni bozulabilir ve kendinizi önceden sevdiğiniz şeylerden keyif almaz bir halde bulabilirsiniz.
- Kişisel stres: Öfke, endişe ve suçluluk gibi duygular değişmeyen, kalıcı bir hal alabilir.
Eğer bu belirtilerden herhangi birinin farkına varırsanız, yardım istemek için bir uzmana danışabilirsiniz. Bunları çok meşgul olmanın bir sorunu olarak düşünüp görmezden gelmemezlik etmeyin veya bu şekilde normalleştirmeyin. Kendinize özen gösterdiğiniz sürece işinize de özen gösterebilirsiniz.
Yardım isteyin
Mücadele ettiğiniz şey her ne olursa olsun, her zaman yardım isteyebilirsiniz. Toplum sağlığı merkezleri, hastaneler, üniversiteler, terapi grupları ihtiyacınız olan yardımı size sunabilir. Öte yandan online veya yüz yüze olarak eğitim kurumlarından da destek alabilirsiniz.
Bugün dünyada 400’den farklı terapi şeklinin uygulandığı söyleniyor. Dolayısıyla bu çeşitliliğin ortasında mutlaka kendinize uygun bir terapi şekli bulabilirsiniz. Yeter ki kendinize uygun olanı bulmak için araştırma yapın ve sabırlı olun. Örneğin girişimcilikle ilgili sorunlarınızı anlayan biri arıyorsanız, görüştüğünüz kişiye daha önce bu tür insanlara yardımcı olup olmadığını sorabilirsiniz.
İlginizi çekebilir: Doğal antidepresan özelliği taşıyan 6 besin
Kaynaklar:
PsychCentral
Guardian