Gili Adalarının en “genç” rotası: Trawangan Adası
Günün büyük bir kısmında dalga seslerini ve kendini dinleyerek yattığın beyaz kumlardan doğrulup kalkma vakti, tüm gün beklediğin o an, adanın şovunun başladığı, güneşin denizin ufuk çizgisiyle buluşup binbir renge girdiği an gelecek; seni de içine alıp bitmeyen eğlenceli bir geceye taşıyacak.
Günlük huzur dozunu turkuaz denizinde keyif yaparak tamamladıktan sonra, güneşin batmaya göz kırptığı an başlayan görsel şölen ve sahildeki destansı canlı müzik ile gençlerin hakimiyetindeki küçücük ada Gili Trawangan’da mutluluktan kendini kaybedeceğin güzel günler başlıyor.
Gençlerin hakimiyetindeki ada Trawangan’da nereleri görmeli, neler denemeli?
Bali seyahatinde kesinlikle gitmen gereken, etrafını yürüyerek 1,5 saatte dolaşabildiğin, hiç motorlu aracın olmadığı bu adada, trafiğe dair duyduğun tek ses at arabalarının ve bisiklet tekerlerinin kumda çıkardığı ses olacak.
Adadaki ilk gününe kendini doğu sahilindeki denizin berraklığına bırakarak başlayabilirsin. Beyaz kumlarda yatıp minik dalgaların terapi etkili sesleri seni alıp götürecek zaten. Kumsalda kavrulup denizde serinlemeye doyduğunda sahildeki mekanlardan bir deniz gözlüğü kirala ve suyun altına bir göz at. Denizde geçirdiğin sürede sen her şeyi gördüğünü sanırken ayaklarının dibinden geçen yüzlerce renkli balıktan ne kadar habersiz olduğunun, merak etmedikçe neler kaçırdığının farkına var. Etrafı çeşit çeşit deniz canlısına ev sahipliği yapan resiflerle kaplı olan Gili, dalışa meraklı gençlerin favori mekanı. Bir gündüzünü bu bambaşka dünyaya, denizin altına ayır ve bir dalış gezisine katıl. Eğer daha önce hiç dalmadıysan bile eğitmenle birebir yapılan discovery (deneme) dalışını deneyebilirsin. Suyun altındaki yavaşlıkla; gökkuşağı renkli balıklar, resifler ve deniz kamplumbağaları ile tanış. Belki de dalışın yıllardır aradığın hobi olduğunu anlayıp Gili’deki tatilini uzatmaya, buradaki dalış okullarında dalış eğitimi almaya karar verirsin.
Güneş alçalmaya başladığında bir bisiklet kiralayıp gün batımını izlemek için adanın batısına doğru yola çık. Exile Bar’da durup içecek soğuk bir şeyler al ve denize doğru sıralanmış armutlardan birine oturup kendini ortamın huzuruna bırak. Gili Trawangan’lı tüm resimlerde gördüğün suyun içindeki epik salıncak ya da hamakta yer kapıp gün batımını buradan izleyebilirsin. Güneş denize yaklaşınca başlayan canlı müzikle masalsı bir hal alan ortama kendini bırak. Manzara, müzik ve doğa üçlüsüne katılıp akşamın ilk saatlerini burada anın tadını çıkararak geçir. Adanın merkezine geri dönerken kenara çek, kafanı kaldırıp yıldızlara bir göz at; milyonlarca yıldızın bir tanesinde, evinden kilometrelerce ötedeki denizin ortasındaki bu minicik adada kendinle baş başa olduğunu hatırla.
Gündüz deniz, dalış ve güneş keyif yapan gençler; geceleri kendini sahildeki barlara, kumsal partilerine atıyor. Yemek sonrasında herkes akşamları bara dönüşen “beach club”larda bir araya geliyor ve parti öncesi eğlencesine başlıyor. Kumsalda yıldızların altında yeni arkadaşlar, muhabbet ve müzik… Gece ilerleyen saatleri için Gili’nin özel bir kuralı var, her gece parti için sadece tek bir mekan açık oluyor. Böylece geceleri herkes bir yerde toplanıyor ve hep birlikte eğleniliyor. Her gecenin eğlencesi diğerinden farklı; bir gece reggea barda dans edip diğer gece yerel bir müzik grubunun canlı performansına eşlik edebilirsin. Eğer eğlence bittiğinde enerjin daha bitmediyse geceyi ay ışığında denizde bitirebilir ya da güneşin doğuşunu bekleyebilirsin.
Adada sabah saatleri…
Eğer sabah daha kimsecikler uyanmadan kalktıysan hatta hiç uyumadıysan günün ilk ışıklarıyla birlikte bisikletine atlayıp adanın etrafında bir keşif turuna çık. Kumsallar boşken dalgaların sesiyle ağaçların hışırtısıyla başbaşa birkaç saat geçir. Başbaşa diyorum ama serinlemek için denize kendini atan atlar, otlayan keçiler ya da inekler gibi süprizlerle de karşılaşabilirsin.
Kahvaltı için The Yoga Place’ye uğra, bahçesinde otur, çok sağlıklı ve doyurucu yemeklerini ye, harika insanlarla tanış. Eğer ortam hoşuna giderse buradaki yoga ve meditasyon derslerine katılabilirsin.
Sonra tabi ki palmiyelerle çevrili sahil, deniz kum güneş… Sahil çok güzel ama “çok yattım, biraz da hareket edeyim, içim enerjiyle doldu” dersen kano kiralayıp denize açıl, kürek çekerek sakin sularda dolan. Şanslıysan sana eşlik eden deniz kaplumbağaları ile birlikte açılabilirsin. Hemen karşıdaki Gili Meno adasına gidip sessiz kumsallarında palmiyelerin gölgesinde bir yürüyüş yap.
Öğlen güneş seni çok yaktıysa serinlemek için Pituq Cafe’ye git. Bambu çardaklardan birinde uzanıp serinlemek için güzel bir meyve salatası sipariş et. Yiyecek ve meyve sularının hepsi çok hafif ve lezzetli.
Akşamüstü bir saatini sahilde yoga yapmak için ayırabilirsin. Daha önce hiç yoga yapmadın mı? Sorun değil, her seviyeye uygun olan bir programları var. Her gün saat 4’te Exile Bar’da kumsalda yapılıyor, belki de daha önce hiç dalga sesleri ile birlikte yoga yapmamıştın.
Bir akşam yemeğini Scallywags’ta ye. Artık ben ada insanıyım; deniz, kum, güneş tamam, sırada burnumu batırana kadar deniz ürünü yemek var diyorsan haklısın. Denize sıfır olan bu mekan herkesin gözbebeği, her çeşit taze deniz ürününü burada deneyebilirsin, daha önce tatmadığın balıklar, dev karidesler ve Bintang bira mesela.
Küçücük bir ada evet ama her günü dolduracak, yapılacak, denenecek başka bir şeyler var. Yorgunluğunu atmak için bir gün sahilde masaj ısmarla kendine. Adada profesyonel masajcılar yok ama sahilde deniz manzaralı masajın tadı bir başka. Masajın dinlendirici etkisi dalga sesleri ile birleşince katlanarak çoğalıyor, seni alıp götürüyor.
Değişik bir şey mi yapmak istiyorsun, bir akşam 9’da sahildeki açıkhava sinemasına uğra. Biraz erken gidip önce yerini kap, sonra yan taraftaki pizzacıdan bir pizza al ve armutlara yayılıp dalga sesleri eşliğinde büyük ekranda filmin tadını çıkar.
Kendini sadece sahille kısıtlama, adanın iç taraflarında, ara sokaklarda gezin. El yapımı objeler, vintage ürünler satan dükkanları keşfet. Küçük bahçelere serpilmiş kafe ve restoranları bul.
Favori restoranlarımdan bazıları
- Grens&Beens: Porsiyonlar büyük, yiyecekler her zaman taze ve siparişle birlikte sıfırdan hazırlanıyor. Bu nedenle çok çok acıkmadan gitmekte fayda var.
- Roast House: Uzakdoğu’nun bu kıyılarında lezzetli kırmızı et bulmak biraz zor. Bu arada buralarda yiyeceğin beyaz etin hiç tatmadığın kadar güzel olduğunu belirtmek lazım. Eğer kırmızı et yemeden duramayanlardansan adres burası. İthal etlerle yapılan aşırı lezzetli hamburgerleri var, yemek saatinde çok kalabalık olduğu için erkenden gitmek gerekiyor.
- Regina Pizza: Adanın en lezzetli pizzası burada. Mekanın sessizliği ve ortamı da çok güzel, adadaki küçük İtalya köşesi burası.
- The Night Market: Bir akşam çok acıkmışken buraya uğra. Yerel sokak yemeklerini keşfet. Bol soslu ve acılı barbeküler, tatlılar ve meyve seçeneklerini bulabileceğin bu pazarda her şey taze ve ucuz.
Aklında olsun:
- Adada, homestay ismi verilen oda&kahvaltı seçeneği sunan pansiyonlar popüler. Ada küçük olduğu için konaklama seçenekleri sınırlı, en önemlisi de konaklanacak yerlerinin çok az bir kısmının internette listelenmiş olması. Bu yüzden önceden internetten yer ayırtmak iyi bir seçenek olmayabilir, kendi kendine pek de kalacak bir yer yok demiş olabilirsin. Eğer kalacak yerini ayarlamadan gezmek midene ağrılar girmesine sebep olmuyorsa adaya iner inmez ara sokaklardaki seçenekleri gezip hoşuna giden bir yer bulabilirsin. Kliması veya vantilatörü, hele de balkonu olan bir yer bulursan kaçırma, sıcak bir vahadaki cennet köşeyi bulmuşsun demektir.
- Adada kalacağın süre için bir bisiklet kirala, sıcakta kumlarda yürümek seni aktivitelerden yıldırmasın. Kiraladığın bisikletin renginden, numarasından ve kilidi olduğundan emin ol, onlarca bisiklet arasında hangisinin senin olduğunu bulmak zorlu olabiliyor. Sepeti olan bir bisiklet seç, akşamları feneriyle yolu aydınlatmak için telefonunu sepetine koyup rahatça ilerleyebilirsin.
İlginizi çekebilir: Bali’nin ortasında, dağların tepesinde, palmiye ağaçlarının arasında: Ubud