X

Ghosting: Romantik ilişkilerde “sırra kadem basma”

Pek çok ilişkinin sosyal medya aracılığıyla başlaması beraberinde ilişkisel deneyimlerin yeni kavramlar üzerinden ifade edilmesine yol açtı. İlişkilerin nasıl başladığı, ilerlediği ve sona erdiği ile ilgili kavramlar çeşitlenerek hayatımızda da giderek daha fazla yer edinmeye başladı.

Modern ilişki bitirme stratejilerinden en popüler olan “Ghosting” kavramına göz kırpacağım bu yazımda. Bir davranış kalıbı olarak çok da yeni olmayan fakat literatürde yeni olduğunu varsayacağımız “ghosting”i günlük hayatımızda “Sırra kadem basma” deyiminden zaten bilen bir milletiz. Dolayısıyla davranış örüntüsü olarak çok yabancı olmasak da kavramın literatürde yer almaya geç başlaması “yeni” hissiyatı yaratıyor.

Ghosting kavramını biraz daha yakından tanıyalım

Ghostlanmak için öncelikle ilişkiyi aniden ve habersiz bitiren taraf; ghoster ve bu davranışa maruz kalan; ghosteenin varlığından söz edeceğim. Ghosterlar, ghostingi başlatan ve sürecin çoğunda kontrole sahip olan kişilerdir. Partnerlerini neden ghostinge maruz kaldıkları konusunda belirsizlikte bırakarak tek taraflı olarak ilişkiyi bitirirler. Net bir açıklama yapmadan, partnerine ayrıldıklarına dair hiçbir ipucu bırakmazlar. İlişkideki öteki ise mevcut ilişkisinin sonlandığını ancak partneri ortadan kaybolduğunda anlar. Dolayısıyla bu kişilerin en yaygın motivasyon kaynakları diledikleri zaman ortaya çıkıp diledikleri zaman da ortadan kaybolmalarıdır. Tıpkı ihtiyaç duyduğunda kafasını kabuğundan çıkarıp daha sonra yine güvenli limanına yani kabuğuna geri çekilen kaplumbağa gibidirler. Partnerinin sırra kadem basması ile sarsılan taraf ise kafa karışıklığı ile baş başa kalır. “Acaba bir hata mı yaptım?, Neden böyle olmuş olabilir?, Oysa her şey çok olağan ilerliyordu? Tekrar yazar mı yazarsa da ne zaman yazar?” gibi pek çok soru işaretine yanıt ararken bulur kendini. Ghostlanan kişi, psikolojik ve fiziksel yokluk ile nasıl başa çıkacağını bilemeyebilir. Tüm bu belirsizliklerle beraber ortaya çıkan reddedilmişlik hissi kişiyi yas sürecine kadar götürebilir. Kişinin benlik algısı sarsılarak kendine yönelik bir öfkeye dönüşebilir. 

Uzun süreli ilişkilerde nispeten daha az rastladığımız ghosting davranışı yeni başlayan, henüz derinliğe ulaşamamış yüzeysel ilişkilerde daha sık karşımıza çıkmaktadır. Çünkü biliyoruz ki uzun süreli ilişkiler çoğu zaman bağlılık ve merhamet gibi kavramlar üzerine kuruludur. Dolayısıyla ghoster uzun süreli ilişkisinde kendini kademeli şekilde geri çekerek ilişkiyi sonlandırma eğiliminde olur.

Partnerin tek taraflı aldığı kararla teması kesme şekline yönelik sinyal davranışları tanıyalım; Mesajlara geç cevap verme, aramaları ve mesajları görmezden gelme, mesajları sessize alma fakat farklı sosyal medya platformlarında aktif olmaya devam etme ile açığa çıkar.

Kimler ghostlamaya daha fazla eğilimlidir?

Empati kapasitesi düşük, güvensiz bağlanma stiline sahip, ilişkileri oyun niteliğinde gören ruhsal anlamda cılız kalan bireylerin ghostlama olasılığının daha yüksek olduğunu söyleyebilirim. Bir ötekinin duygularına odaklanabilmek (EQ) yani duygusal zekâ gerektirir. Merhamet ve şefkat körlüğüne sahip biri ötekinin duygularını okuyamaz.  İletişim becerisinin zayıflığı ile beraber kendini nasıl ifade edeceğini bilemeyen kişi, mazeret göstermeksizin ortadan kaybolmayı tek çıkış noktası olarak görebilir.

Kendini korumak için neler yapabilirsin?

Ghosting’e karşı daha dikkatli olman için bazı öneriler:

  • Sınırların Olsun: İlişkilerinde net sınırlar belirleyerek bu sınırlara sadık kalmayı dene.
  • Yavaş İlerlemeye Özen Göster: Acele etmeden ilişkinin doğal bir hızda ilerlemesine dikkat et.
  • Bağımsızlığını Koru: Kendi bağımsızlığını ve kişisel alanını koruyabilirsin.
  • Destek Almaktan Çekinme: Güvendiğin arkadaşlarından, ailenden veya bir profesyonelden destek alabilirsin.

Romantik ilişkide ayrılıklar kadar ayrılığın nasıl olduğu da süreci etkilemektedir. Her iki partnerin sorumluluk alarak kendini ifade ederek ayrılığı gündeme getirdiği bir dinamiğe karşın tek taraflı ayrılık, süreci zorlaştırmaktadır. Ayrılıklar sevdaya dahil midir bilemem ama ‘’ghosting’’in sevdaya dahil olmadığı kesin. 

Açıklama yapmayı kayda değer görmeyerek başkasına saygı göstermeyen biri, kendine nasıl saygı gösterebilir?

 

İlginizi çekebilir: Zirvesi olmayan dağ: Mükemmeliyetçilik

Hazal Aslan: Hazal Aslan, İstanbul Bilim Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Akabinde uzun dönem yurt dışında bulunarak dil eğitimini tamamlamıştır. Türkiye'ye geri dönmesinin ardından çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edilmiştir. Yüksek Lisans eğitimi esnasında almış olduğu psikoterapi eğitimleri doğrultusunda süpervizyon eşliğinde danışan görmüştür. ''Doğuma Psikanalitik Bakış'' Projesi ile mezun olmuş ve uzmanlığını tamamlamıştır. Gönülden bağlı olduğu Saadet Öğretmen Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği ile pek çok eğitim kurumunda seminerlerde konuşmacı olarak yer almıştır. UCİM ( Uluslararası Çocuk İhmal ve İstismarı Önleme Derneği ) Eğitim Koordinatörü olarak görev almaktadır. Temel olarak eğitimini alarak yararlandığı yaklaşımlar; Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Pozitif Psikolojidir. Pek çok farklı modelin eğitim ve süpervizyon sürecinden geçmiştir, eğitim serüveni devam etmektedir. ‘’Her insanın anavatanı çocukluğudur. İns’an, çocukluğunda yaşadığı anları unutsa bile o anların yarattığı hisleri her daim hatırlar. ‘’ ilkesi ile mesleki çalışmalarına özel bir klinikte devam eden Psikolog Hazal Aslan; çocuk, genç yetişkin, yetişkinlerle yüz yüze ve online seans kabulünü gerçekleştirmektedir. Yaşamdan ilham alarak, ins’anın var oluş haline dair fikirlerini yazdığı, Instagram hesabı: psikologhazalaslan

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.

Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale