X

Gezegene doğrudan ya da dolaylı yoldan fayda sağlayan 6 yaşam stili

Sürdürülebilirlik, yaklaşık son beş yıldır popülerliği artan ve 2021 yılının wellness trendleri arasına giren, oldukça önemli bir konu. Popülerliğinin artmasında, bu konuda bilinç yaratmaya çalışan influencer’ların büyük katkısı var elbette ama asıl sebep, doğal dengedeki bozuklukların, küresel ısınmanın, iklim değişikliğinin ve iklim değişikliği sebebiyle ortaya çıkan doğal felaketlerin gözle görülür hale gelmesi.

Tüketim alışkanlıklarımız gezegenimizin bize sağlayabileceğinden fazlasını talep eder hale geldi, bu şekilde yaşamaya devam etmemiz, bu yaşam tarzını sürdürebilmemiz mümkün değil. Sürdürülebilirlik bilinci de işte tam bu noktada devreye girerek insanlığın çok daha uzun yıllar boyunca gezegenimiz ile üretim-tüketim dengesini koruyarak dünya üzerindeki varlığını sürdürebilmesini sağlayacak yeni bir sistem oluşturmaya çalışıyor. Çünkü kabul edelim, var oluşumuzun devamlılığı, gezegenimizle denge içinde kalmamıza bağlı.

Sürdürülebilirlik son derece geniş bir kavram. Yapılabilecek onlarca farklı şey var, dolayısıyla da hayatımıza adapte edebileceğimiz pek çok çevre dostu alışkanlık mevcut. Bu yazıda bahsedeceğim altı grup, çevre bilinci ile hareket eden ya da eylemleri dolaylı yoldan çevreye fayda sağlayan gruplar. Her birinin ortaya çıkış motivasyonu farklı, dolayısıyla da birbirlerinden son derece farklılar ama eminim ki içlerinden en az bir tanesi, belki de birden fazlası, sizin için ideal yaşam stilini sunacaktır.

1. Sıfır atık yaşam

Sıfır atık, bir kişinin bireysel olarak açığa çıkarttığı atık miktarını sıfıra indirmeyi hedeflediği bir yaşam biçimine verilen addır. Özellikle plastik atıklara odaklanır, çünkü doğada yok olmayan ve sürekli yenisi üretilip atıldığı için okyanusta yedinci bir kıta oluşturan, vahşi yaşamı tehdit eden bir atık çeşididir. Ancak sadece plastik atıklar konusuna değil, atık olacak her alana el atar. Sıfır Atık tam olarak şunu savunur; çöp kutunuzun boş kalmasını sağlayabilirseniz gezegene en büyük iyiliği yapmış olursunuz.

Çöpünüzü sıfırlamak pek mümkün görünmese de elinizden geldiğince azaltmaya çalışmanın gerçekten de çevre kirliliği sorununu çözmemizde büyük faydası olacaktır. Sadece tek kullanımlık plastiklerin tüketimini sıfırlamak bile, tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük fark yaratır.

İlginizi çekebilir: Sıfır Atık Rehberi 

2. Vegan yaşam

Vegan olmak, üretiminde hayvansal içerikler kullanılan ve hayvan zulmüne sebep olan hiçbir ürünü veya hizmeti tüketmemek anlamına gelir. Yaygın kanının aksine veganlık sadece beslenme biçimi değildir; hayvan sömürüsü içeren her alandan uzak durmayı hedefler. Veganlar hayvanlar üzerinde test edilen ürünleri satın almaz, hayvanat bahçelerine gitmez, hayvansal gıdalar tüketmez, atların çektiği faytonlara binmez, deri ve yün giymez, inci ve fildişi takılar takmazlar. Veganların tüketim faaliyetleri merkezi bir sinir sistemine sahip hiçbir canlıya zarar vermez, yaşam tarzlarının arkasında yatan temel mantık budur.

Vegan bir yaşam stili çevre dostudur, çünkü hayvancılık sektörünün ekolojik dengeye verdiği zarar, fosil yakıtların sebep olduğu tahribattan bile daha fazladır. İnsan faaliyetlerinin sebep olduğu sera gazı salınımın %51’ini hayvancılık sektörü üretir. Hayvanların yetiştirilmesi için ayrılan ve hayvan yemi üretmek için kullanılan verimli tarım arazileri, açlık sınırının altında yaşayan yetmiş milyon kişiyi doyuracak miktarda bitkisel besin üretmek için kullanılabilir ama yetiştirilen hayvanlar en fazla yedi milyon kişiyi doyurabilir. Bu durum küresel açlığı ve sosyal adaletsizliği tetikler. Hayvanların yetiştirilmesi için ihtiyaç duyulan su miktarı da kısıtlı su kaynakları olan bir gezegen için oldukça fazladır. 

Tüm bunlar göz önüne alındığında vegan yaşam, su ve karbon ayak izi düşük, merhametli ve sanılanın aksine son derece sağlıklı bir yaşam stilidir. 

İlginizi çekebilir: Vegan Dosyası 1: Hayvancılık ve çevre

3. Kendine yeten yaşam

Kendine yeten bir yaşam tarzı, adından da anlaşılacağı gibi, yaşamsal tüm ihtiyaçlarını kişinin kendisinin karşılaması üzerine kuruludur. Bireyler kendi yiyeceklerini üretir, kendi evlerini inşa eder, kendi elektriklerini üretir ve kendi kıyafetlerini dikerler.

Kendine yeten bir yaşam sürmek elbette ki çevre dostudur, çünkü sanayi atıklarını, ürünün dağıtımı esnasında tüketilen petrolü ve plastik ambalajları elimine eder. Rüzgar gülleri ve güneş panelleri ile kendi evinize elektrik sağladığınızda, üretimi için fosil yakıtlar ve barajlar kullanılan elektriği tüketmediğinizden karbon salınımı olmayan bir enerji tüketiyor olursunuz. Kendiniz sebzelerinizi yetiştirdiğinizde, kilometrelerce öteden sokağınızdaki markete getirilen sebzeler için harcanması gereken petrolden feragat edilir. Kendi kıyafetlerinizi diktiğinizde, tekstil sektörünün sebep olduğu kimyasal atık kirliliğine, işçi sömürüsüne ve plastik ambalajlara para harcamamış olursunuz. 

Kendine yeten stilin diğer yaşam tarzlarına göre fazlasıyla zorlayıcı bir tarafı vardır; her insan her şeyi yapamaz. Yapabildiğiniz her şeyi yapın, kendi turşunuzu ve reçellerinizi yapın, kendi domateslerinizi yetiştirin, kendin-yap projeleri arasında elinizden gelebilen her şeyi yapmaya çalışın ama geri kalanları için işi bilenlere bırakmak daha sağlıklı bir yaklaşım olacaktır.

4. Bilinçli tüketicilik

Satın alacağınız ürünün veya hizmetin nasıl üretildiği, kimler tarafından üretildiği gibi faktörlerin yanı sıra üretim, dağıtım ve tüketim aşamalarında çevreye ya da başka insanlara zarar verip vermediği konularında bilgili olmak, bilinçli tüketici olmanın ana unsurudur. Bir pantolon satın alacaksınız diyelim. Pantolonu üreten firma, çocuk işçi çalıştırıyor mu? Tekstil atıklarını filtreden mi geçiriyor yoksa nehirlere, denizlere mi boşaltıyor? Bir şampuana ihtiyacınız var; marka ürünlerini hayvanlar üzerinde mi deniyor? Yağmur ormanlarının yakılmasına sebep olan sertifikasız palm yağı üreticileriyle iş birliği içinde mi? Mikroplastik içeriyor mu? Bir mutfak robotu almak istediniz; seçtiğiniz markanın arkasındaki şirket, başka bir ülkede iç savaşı körüklüyor ve silah satarak bu savaştan kar elde ediyor olabilir.

Tüketiciler, tükettikleri ürünlerin ve hizmetlerin kalitesini belirleyen ana etmendir. Çünkü ancak talep varsa arz edilir. Aynı ürünün plastik ambalajlısı değil de kompost edilebilir ambalajlı versiyonu rağbet gördüğünde üreticiler, tüketicilerin tercihlerine uyaran tüm ambalajları kompost edilebilir hale getirir. Tüketicilerin bir ürün veya hizmeti satın alma ya da almama kararları, üreticilerin sunacakları ürün ve hizmet üzerinde çok büyük etkiye sahiptir. 

Bilinçli tüketicilik, satın alma konusunda bilinçli tercihler yaparak daha ekolojik, daha insancıl, daha kaliteli ürün ve hizmetlerin miktarını arttırmayı amaçlar. Böylece seri üretimdeki var olan adaletsizliği, çevre sömürüsünü ve olmamasını isteyeceğimiz daha birçok yanlışı düzeltmek için önemli adımlar atarlar.

5. Minimalist yaşam

Hayatınız boyunca on taneden fazla tişörte sahip olmadan hayatta kalabilir misiniz? Ya beş tişört yeterli mi? Peki ya iki tişört? Minimalizm, sizi mutlu ve sağlıklı kılmaya yetecek kadar eşya ile hayatta kalabileceğinizi, daha fazlasını tüketmeye ihtiyacınız olmadığını savunan bir yaşam tarzıdır. Hayatınızdaki fazlalıklardan kurtulduğunuzda ve hayatınıza fazlalık olacak hiçbir şeyi sokmadığınızda daha huzurlu bir yaşama kavuşmuş olursunuz. Zamanınız ve paranız da size kalır.

Aklınıza gelebilecek her ürün üretim, dağıtım ve tüketim aşamalarında atık açığa çıkarır. Bazen sera gazı olarak, bazen plastik atık olarak, bazen ise kimyasal atık şeklinde ama mutlaka atık açığa çıkar. Üstelik, her üretim faaliyeti için doğal hammaddeler kullanılır ki hammaddelerin elde edilmesi, doğal kaynakların tüketilmesi anlamına gelir. Minimalizm bu açıdan ekolojik bir yaşam da sunar; çünkü tüketimi en aza indirme üzerine kurulu bir yaşam tarzıdır. Satın almayı reddettiğiniz her bir ürün ile doğal kaynakları korumuş ve daha az sera gazı açığa çıkarmış olursunuz.

6. Sürdürülebilir yaşam

Dünyanın bizlere sunduğu doğal kaynakları en az tüketecek şekilde yaşam kuran sürdürülebilir yaşam stili, tüketimi kısması açısından minimalizm ile oldukça benzerlik gösterir. Sadece gerçekten ihtiyacı varsa tüketir, o da ihtiyacına yetecek kadarını. Sürdürülebilir yaşamda enerji tasarrufu, geri dönüşüm ve ileri dönüşüm ön plana çıkar; daha az elektrik, daha az su, daha az ağaç, kısaca daha az hammadde, daha az karbon ayak izi. 

Elektrik tasarruflu ampuller kullanmak, evinizde daha az su harcamanızı sağlayacak önlemler almak, benzinli araçlar yerine elektrikli araçları tercih etmek, yakın mesafeleri bisikletle veya yürüyerek kat etmek, atıkları kategorize ederek geri dönüşüme kazandırmak ve bilinçli tüketime giderek karbon ayak izi daha düşük olan tercihler yapmak, sürdürülebilir yaşam tarzının temelini oluşturur.

Doğanın bize sunduğu kaynaklar sonsuz değildir, sürdürülebilir yaşam bu açıdan büyük bir ekolojik soruna çözüm üretmiş oluyor. Petrol, kömür, su, oksijen, demir, gıda… hiçbiri sınırsız hammaddeler değiller. Bu kaynakları tüketirken bu gerçeği göz önünde bulundurmak, gelecek nesiller için yaşanabilir bir gezegen bırakmanın anahtarıdır.

Hangisi sizin için daha uygun?

Yukarıda saydıklarımın hepsini de yapabilirsiniz, sadece birini de ama karar verirken şunu aklınızdan çıkarmayın; hiçbirini yüzden yüz uygulamak zorunda değilsiniz. Tamamen sıfır atık yaşayamasanız da tek kullanımlık plastikleri reddederek sizin için küçük, gezegenimiz için büyük bir adım atmış olacaksınız. Vegan olmak sizi zorluyorsa, vejetaryen olun. Haftada bir gün vegan olmak bile hiç olmamaktan iyidir. Minimalist olmak istediniz ama ilkokuldan kalma 23 Nisan kostümünüzü ve bir kere bile kullanmamış olmanıza rağmen anneannenizden kalan dantelleri atmaya kıyamadınız mı? Bırakın onlar kalsın. İhtiyaç dışı eşyalar almayın, yeter. 

Saydığım altı yaşam stilinin her birinden biraz bir şeyler ekleyerek karıştırıp kısık ateşte pişirin, kendinize özgü bir tarz oluşturun. Her birey diğerinden farklı, herkes eşsiz. Dolayısıyla da olasılıklar sonsuz. Asıl önemli olan, çevre bilinciyle hareket etmek ve eylemlerimizi olabildiğince bu bilinçle gerçekleştirmek.

Hepinize sağlıklı ve atıksız günler dileklerimle…

İlginizi çekebilir: Tasarruf etmenizi sağlayacak ekolojik hareketler

Çağla Lotinac Akman: AgeSA'da birikim ve güvence danışmanı ve çevre aktivisti. Hafta içi 9-5 danışanlarına finansal danışmanlık vererek insanları daha varlıklı hale getirmek, hafta sonu da deniz kenarında sabah koşusu yapıp koşarken kumlardaki çöpleri toplayıp ayrıştırmak en büyük hobileri arasında. Uplifers'ta 2018'den beri çevre kirliliği, sıfır atık, gezegen dostu yaşam, koşu, kişisel finans ve bütçeleme konularında yazılar hazırlamakta, gezegenimiz için farkındalık yaratmayı ve finansal okur yazarlığı arttırmayı hedeflemektedir. Kendisine ulaşmak ve ücretsiz finansal danışmanlık almak için: (0530)-767-24-64.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale