Günde ne kadar vaktinizi hiç umursamadığınız konularla ilgili şeyler okuyarak geçiriyorsunuz? Facebook statülerinden 3. Sayfa haberlerine, magazin dedikodularına farkında olmadan çok fazla zaman ayırıyoruz. Vakit öldürmek, rahatlamak için yaptığımız bu davranışlar bir süre sonra normalleşiyor ve gerçek tehlike bu noktadan sonra ortaya çıkıyor.
¨Bilgi Çağı¨ olarak adlandırdığımız, bulunduğumuz dönem içinde, ne yazık ki önümüze sunulan gereğinden fazla bilgi var. Dönemin yeni hastalığı, olan biteni kaçırmaktan korkma olarak adlandırılan FOMO ( fear of misssing out)‘ya hepimiz biraz yakalanmış sayılırız. Paylaşacak bir şeyimiz olmasa da Facebook, Twitter sayfalarını açıyor; kim ne demiş, ne yapmış diye bakıyoruz.
Burada altını çizmek istediğimiz konu, neler kaçırdığımızdan ve kaçırmadığımızdan ziyade, beynimize yüklediğimiz bu harici disk görevinin son derece zorlayıcı ve yorucu olduğu.
Bilgilerin beyinde yarattığı abur cubur etkisi
Şunu söylemek gerekir ki, dünyanın boş bilgileri sindirmekle uğraşan yeni bir jenerasyona ihtiyacı yok. Tam tersine, gerçek marifet içinde yaşadığımız bilgi çağında, önümüze gelen bilgileri belli bir süzgeçten geçirebilmek ve gereksiz olanları eleyebilmektir.
Bedeninizin daha iyi işlemesi için sağlıklı beslenmeniz gerektiği gibi, beynin de sağlıklı işleyebilmesi için sağlıklı bilgilerle doldurulması gerekir. Alınan bilgilerin belli bir akış içinde, birbirini destekler biçimde yer alması ve beyni uyarabilmesi ise entelektüel gelişim için esastır.
Haber akışında kendini koruyabilmek ve yaratım süreci
Sürekli haber akışına maruz kalmanın en büyük yan etkisi ise, tüketerek geçirdiğimiz bu zamanı yaratıcı aktivitelerle geçiremiyor olmamız. Tüketim sürecinde üretim yapamıyoruz ve genelde işlerimizi bitiremediğimizde de “her yöne dağılıyorum, işime odaklanamıyorum” diyoruz. Oysa ki, her ne kadar günümüz toplum yapısı bireyi tüketime teşvik etse de, bireyi birey yapan şey yaptığı üretimdir.
Hayattan zevk almak, kendini tatmin etmek, başkalarına fayda sağlamak için bireyin kendi kapasitesi dâhilinde üretim yapabiliyor olması şart.
İzleyici pozisyonundan çıkıp kendi üretimini yapmaya başladığında, kişi hem yaratıcılığını kullanmaya hem de yeni şeyler deneyimlemeye başlar. Bireyin kişisel gelişimi için de deneyimlerin ve üretim sürecinin ne kadar önemli olduğunu tekrar vurgulamaya gerek yok.
Bu yüzden değerli Uplifers okuyucuları için bir önerimiz olacak:
En az bir hafta boyunca tükettiğiniz bilgileri süzgeçten geçirin. Gerekiyorsa bir hafta boyunca sosyal medya hesaplarınızı kullanmayın, kendi seçtiğiniz bilgilere kendi seçtiğiniz kanallardan, kendi inisiyatifinizle ulaşın. Bilgiye maruz kalmayın ve bilgiyi siz seçerek hareket edin.
Bir haftanın sonunda farkı göreceksiniz.
Deneyimlerinizi paylaşmak isterseniz bize her zaman info@uplifers.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Yazarın diğer yazılarına ulaşmak için tıklayınız.