Gerçekten mutlu olduğumuz için gülümsemiyoruz: Gülümsemenin farklı anlamları

1924 yılında Minnesota Üniversitesi’nde psikoloji doktorasını yapmakta olan Carney Landis adındaki öğrenci, insanlarda gülümsemenin nedenleri ve anlamları ile ilgili bir araştırma başlattı. Aslında araştırma daha çok gülümsemenin nedensizliğini, yani rastgeleliğini araştırıyordu. Landis’in merak ettiği, duyguların insanların yüzünde nasıl ifadeler ortaya çıkardığı ve gülümsemenin bunlardan biri olup olmadığıydı. Landis’in bu çalışması pek etik sayılmamış olsa da, ortaya çıkan sonuçlar oldukça çarpıcı.

Landis öğrencileri, öğretmenleri ve psikiyatrik hastalıklara sahip kişilerden oluşan bir grup katılımcıyı bir yere topladı. Kişilerin yüzlerine, kas hareketlerini daha iyi gözlemleyebilmek için kırmızı çizgiler çeken Landis, üç saat boyunca onlara sevimsiz şakalar yaparak yüz ifadelerini kaydetti (Sandalyelerine çatapat koymak ya da ellerini kovaya daldırıp kurbağa yakalatmak gibi itici ve çirkin şakalardan bahsediyoruz). Hatta son olarak, Landis katılımcılarına birer kasap bıçağı verip önlerindeki denek faresinin kafasını kesmelerini istedi.

Çarpıcı olan şu ki, şiddet dolu görüntülere maruz kaldıkları ya da en çok iğrendikleri anlarda bile, katılımcıların ortak reaksiyonları “gülümseme” oldu. Öfkelenme, korku ya da panikten çok, insanların yüzünün gülümseme eğilimi göstermesi Landis için de şaşırtıcı oldu ve şunu yazdı: “Gülümseme dışında, her durumda tipik olarak adlandırılabilecek ortak bir yüz ifadesi bulabilmiş değilim.”

Günümüzde gülümseme genelde mutluluk, sevimlilik, cana yakınlık gibi olumlu duygularla özdeşleştiriliyor. Daha çok gülümseyenlerin ve tanımadığı kişilere bile gülümseyerek yaklaşanların iletişime daha açık ve pozitif kişiler olduğu algısı yerleşmiş durumda. Bu çıkarım doğru, ancak yeterli değil. Aslında gülümsemenin 19 farklı anlamı var ve bunların sadece altısı sevinç ve mutlulukla ilişkili. Diğerlerinin çoğu ise, sosyal hayatta yüzümüze yerleşmesi gerekli olan maskelerden ibaret.

Gülümsemenin farklı anlamlarından en ilgi çekici olanlarını neler mi?

Korkulu gülümseme:

Korkunca yüzümüzün aldığı gülümseme şeklinin, şempanzelerin korktuklarında dudaklarını geri çekip diş etlerini gösterme alışkanlıklarından bize miras olduğu düşünülüyor.

Kibar gülümseme:

17. yüzyıl Avrupa’sında sadece halkın fakir kısmının dişlerini göstererek güldüğünü biliyor muydunuz? “Aslında gülümsememeliyim” dercesine, dudakları sıkıca bastıran kendine hakim olma ifadesi, o zamanlar kibarlıkla özdeşleştiriliyordu.

Günümüzde de Japonya gibi ülkelerde “gözle gülümseme” daha kibar sayılıyor. Noktalama işaretleri konuyu daha iyi anlatabilir:  🙂 yerine ^_^ şeklinde gülmek, bazı ülkelerde daha makbul.

Japonya gibi bazı ülkelerde dudaklar yerine gözlerle gülmek daha makbul.
Perişan gülümseme:

Hafif alaycı, çoğunlukla da hüzünlü bir anlam taşıyan perişan gülümseme, altın madalyayı kıl payı kaçıran atletin yüzünde görülebilir.

Utangaç gülümseme:

Kibar gülümsemeye çok benzeyen ama genelde pembeleşen yanakların eşlik ettiği gülümsemedir. Kafanın hafifçe yana ve öne eğilmesi de sıkça görülür.

Teselli gülümsemesi:

Size hoş olmayan haberler veren kişilerin yüzündeki, sizi de hiç istemediğiniz halde gülümsemeye zorlayan ifadedir.

İğrenme gülümsemesi:

Doğu Asya kültürlerinde öfkenin sosyal olarak uygunsuz görülmesi, insanların sinirlerini gülümseyerek dışa vurmalarına neden oldu. İğrenme gülümsemesi de bu şekilde yayılmış olsa gerek… Bu ifade, çirkin bir duruma karşı yüzün aldığı, neredeyse mutlu bir gülümseme kadar inandırıcı olan bir ifadedir.

Tatlı-ekşi gülümseme:

Başkalarının yaşadığı bir zorluktan alınan suçluluk dolu bir keyif varsa, bu gülümseme ifadesi ortaya çıkar.

Yalandan gülümseme:

Nedeni ister bir iş toplantısı, ister bir kayınvalide ziyareti olsun, hepimiz hayatımızın bazı anlarında yapmacık bir gülümseme takınmışızdır. Fakat dikkat: Yalancı bir gülümsemeyi saptamak, düşünüldüğü kadar zor değil. Yakın geçmişe kadar insanların gözlerini etkileyemedikleri ve dolayısıyla, yapmacık gülümsemenin gözlerdeki hareketsizlikten anlaşılabileceği düşünülüyordu. Ancak göz çevresindeki kasların yaklaşık yüzde 71 oranında istemli hareket ettiği ortaya çıkınca, yalandan da olsa “gözlerinin içi gülen” insanların sayısı arttı.

Görülüyor ki, yapmacık gülümsemeye ihtiyaç olmadan da gülümsemek için oldukça fazla neden var. Siz iyisi mi içinizden geldiği gibi gülümseyin, nasıl olsa gülümsemek için her zaman mutlu olmak da gerekmiyor!

İlginizi çekebilir: Gülümsemenin bilinmeyen 10 faydası 

Kaynaklar:

BBC

Mad Science Museum

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!