X

Gerçekten kendim olmak neye benzer?

İşte üzerine düşünmek için harika bir soru: “Gerçekten kendim olmak neye benzer?”

Tazecik tertemiz saf bir enerji olarak doğarız ve doğduğumuz andan itibaren içine doğduğumuz aile, toplum, eğitim sistemi, yediklerimiz, içtiklerimiz ve tüm diğer çevresel şartlar tarafından saflığımızı kaybederiz. Yani, tamamen eşsiz, tam, harikulade ve muhteşem olarak doğar ve ilginç şekilde kendini eksik hisseden, kendine güvensiz ve kendi hakkında hiçbir fikri olmayan bireylere dönüşürüz.

Ne yemeye ihtiyacımız olduğu, ne giymek istediğimiz, nerede yaşamak istediğimiz, hangi meslekle kendimizi ifade etmek istediğimiz hakkında zorlukla karar vermemiz bu yüzdendir. Mesleğimizi, kendimizi ifade aracı olarak görecek uyanıklıkta olduğumuzdan bile bahsetmek epey güç aslında. Para kazanmak için çalışmak, daha çok çalışmak ve bundan şikayet ederek daha çok çalışacağımız yeni görünen ama aynı olan ancak kesinlikle daha ağır ve hep daha da ağır binlerce karar ve seçim…

Bugün bunu yaşıyor olmamızın sebebi: Maruz kaldığımız şartlanmalar sebebiyle kendimizden kopmuş olmamızdandır. Bunun bir sonucu olarak, depresyonun normalleştiği ve intiharların arttığı bir dünyada yaşıyor olmamız hiç de şaşırtıcı gelmiyor artık. Herkesin birbirine benziyor olması ve bireylerin kendi otantik özlerinden yön almak yerine gördükleri ve idealleştirdikleri bireylere benzemeye çalışması da aynı kısır döngünün bir parçası.

Yazıya devam etmeden önce lütfen şunu söyler misiniz içinizden ya da yüksek sesle: Tüm bunlar için kimseyi suçlamıyorum. Ben hayatımı değiştirme, kendim olma, gücüne sahibim. Eşsiz ve muhteşem varlığımla ben bu dünyada bir değişim yaratmak için geldim ve bu değişimi yaratabilmek için ihtiyacım olan her şeye sahibim. Ben gerekliyim, tamım ve eşsizim. Dünyanın bana ihtiyacı olduğu için buradayım. Her şeye rağmen, her gün daha çok kendim olabilmek için yılmadan çalışmaya kararlı ve istekliyim. Öyle oldu, öyle olsun.

Bugün, evrimleşmemizin bir sonucu olarak, daha çok insanın özgürleşme çabası içine girdiğini gözlemlemeye başladım. Bunu görmek benim için oldukça sevindirici. Ancak, yaygın olarak kullandığımız yöntemlerin bizi oraya götürmeyecek olduğunu görmek de bir o kadar üzücü. İdealize ettiğimiz hiçbir şey bizi kendi gerçeğimize götürmeyecek!

Bir şeyi idealize ettiğinizi nasıl anlarsınız?

Eğer, kendinize örnek olarak seçtiğiniz o yaşam-kişi sizde eksiklik hissi yaratıyorsa bir rüya yani illüzyon ya da başka bir deyişle idealize edilmiş olma ihtimali çok yüksektir. Birini idealize ettiğinizde ve o olmaya çalıştığınızda o yolda attığınız her adım çok yorucudur. Sadece üç adım attığınızda bile bir bisikletle saatlerce yokuş yukarı çıkmış gibi yorulursunuz, çünkü siz o olmaya çalışırken giderek kendinizden koparsınız. Bu, akışın tersi yöne yüzmektir. Bununla birlikte, idealize ettiğiniz yaşam o kişi için hafif olabilir. O kişi, kendi GERÇEĞİNİ yaşayan biri olabilir. Ancak onun GERÇEĞİ sizin GERÇEĞİNİZ olmayabilir. Şimdi sizi yazının burasında minicik bir ara vermeye davet ediyorum. Bu son cümleleri gözlerinizi kapatarak bir gözden geçirir misiniz? Şu soruları sormak da yardımcı olacaktır: Şu an üzerinde çalıştığınız şey sizi yoruyor mu? Yoksa besleyip güçlendiriyor mu? Sizin için GERÇEK mi? Lütfen hemen cevap bulmaya çalışmayın soruda kalın ve sorunun sizde yarattığı enerji değişimini gözlemleyin. Doğru bir cevap değil bir enerjidir. Aklınızdan bu soruları geçirirken- sizin için hafif olanı ararken- şu an üzerinde çalıştığınız şeyden uzaklaştığınızı mı görüyorsunuz? Peki sizin için hafif olanı da görebiliyor musunuz? Hemen göremeyebilirsiniz, lütfen zaman verin. Bu sorularda kaldığınızda sizin için doğru olan bir enerji olarak yaşamınızda belirecek. Bazen bir insan formunda, bazen bir numara, bazen sadece bu yönde git diyen bir his olabilir. Siz soruda kalın ve bırakın evren sizin için doğru olanı getirsin.

Homojenlik, aynılık ve otomatik cevaplar gördüğünüz hiçbir yerde siz siz değilsiniz. Şimdi size yaşamınızdaki aynılıklara bakmayı teklif ediyorum. Aynılıklar üzerine düşünmek bile bugüne kadar maruz kaldığınız belki de onlarca kilo ağırlığındaki yüklerden kurtulmaya götürecek bir farkındalığa taşıyabilir. Minicik bir bakışın onlarca kiloyu yok etmesi mümkün müdür? Mümkündür. Bunları okurken hafiflemeye başladıysanız bu harika, farkındalık çalışmaya başlamış demektir. Hafiflik yüklerden arınmak demektir ve yüklerden arınmak kendiniz olmaya başlamanın işaretidir. Kendiniz olmak ise huzurun anahtarı… Tabi, bir günde olmasını beklemek gerçekçi olmaz. Bir ömür çalışma alanımız bu. Ancak buna ne kadar hazır ve istekli olduğumuz ne kadar hızlı yol alacağımızın ölçüsüdür.

Ana soruya yeniden dönüyorum: Gerçekten kendim olmak neye benzer?

Bunu ilk doğduğum anlarda zaten biliyordum, büyürken unuttum. Şimdi yapmam gereken şey bunu hatırlamak. Kendimi hatırlamak. Bunu yapabilmek için bana yardımcı olan ve size de yardımcı olacağını hissettiğim bir araçtan daha bahsedeceğim size:

Doğa ile vakit geçirin: Ormanda yürüyüş yapabilir veya size en yakın parkta sırtınızı ağaca yaslayarak oturabilirsiniz. Evinizde çiçeklerle vakit geçirebilir, hayvanlarla oynayabilirsiniz… Sizin yaşamınızda en pratik şekilde yapılabilir olan her neyse onu yapmayı deneyin lütfen. Basit ve kolaylıkla ulaşabilmeniz sürdürülebilir olmasına yardımcı olacak. Bu aracın yaşamınızı değiştirebilmesi için anahtar kelime sürdürülebilirliktir! Bunu hatırlayın.

Doğada vakit geçirmek nasıl işe yarar?

Kendimizi, kim olduğumuzu hatırlamanın çok zor olmasının bence ana sebebi vaktimizin çok büyük bir kısmını yargı denizinde geçiriyor oluşumuzdur. Başka insanlarla olduğumuz her yerde yargı denizindeyiz aslında. Bunun yanlış anlaşılmasından tereddüt ettiğim için burada kısacık bir not düşmekte fayda görüyorum: “yalnız olmak iyidir” demiyorum. Biz sosyal varlıklarız ve kendimizi yalnızlaştırıyor olmamız bana kalırsa illüzyonun en büyüklerinden biridir ve tehlikelidir de. Zira, yalnızlaştıkça yaşamı idealize etme tuzağına daha rahatça düşebiliriz. Benim size önerdiğim kontrollü yalnızlık olacak. Yani, gidip kendinizi doğaya kapayın demiyorum. Belirli aralıklarla ve mümkün olduğunca düzenli doğaya gitmekten bahsediyorum.

Doğa bize iyi gelir çünkü doğada hiçbir şey bizi YARGILAMAZ. Bu sayede, doğadayken nefes almamız daha kolaydır. Doğa bize ihtiyacımız olan YARGISIZ ALAN deneyimini sunar. Böyle bir alanda, kendiniz olmak için ne yapmanız gerektiği ile ilgili ilham alabilecek fırsat bulabilirsiniz. Yoga buna BOŞLUK der. Kafamızda boşluk olmadan yaşamın bize nüfus edecek yer bulması mümkün olmaz. Yaşam bize nüfus etmezse de sürekli aynı hayatı yaşar dururuz. Var olan her şey değişirken biz sürekli aynı kalamayacağınız için de bunalır ve yaşamdan keyif alamaz bir hale geliriz. Buradan çıkmak için ne yapmamız gerektiğini bilemediğimiz için de ya depresyona girer ya da intihar ederiz. Doğada, aklınıza gelen fikirlere daha çok güvenebilirsiniz çünkü size gelen ilham siz onu gerçekleştirebilmek için en uygun kişilerden biri olduğunuz için size gelir.

Ana soruya yeniden dönüyorum: Gerçekten kendim olmak neye benzer?

Neşe içinde, akışkan, huzurlu ve hafif hissettiğiniz her yerde kendimiz oluruz. Böyle anları gözünüzün önünden geçirmek ister misiniz? Tüm bu anlar sizin gerçekte kim olduğunuzla ilgili harika fikirlerle doludur. Bu kimisi için denizin önünde kahvesini içmektir, kimisi için bir koşu yarışına katılmak, kimisi için de köpeğiyle boğuşmak olabilir ….Tüm o ağırlıklar, yorgunluklar ise kendimiz olamadığınız yerlerdir.

Yaşam yumuşacık bir yataktır. En çıplak halimizle ona koşarak atlayıp içinde kaybolmak da bizim seçimimiz, şövalye kıyafeti giyip ucunda oturmak da. Soru şu: Çıplak olmaya cesaretin var mı?

Muhteşem ilhamı ile aklımı başımdan alan, her ağırlaştığımda birkaç sayfasını okuyarak yeniden ve en hızlı şekilde hafifliğime kavuştuğum muhteşem Dr. Dain Heer’e ve “Kendin Ol Dünyayı Değiştir” kitabına özel teşekkürlerimle.

Çok bunaldığım bir gün bu muhteşem kitabı önüme koyup oku diyen sevgili arkadaşım Yeşim Ecem Oral’a ayrıca minnetler, kalpler ve çiçekler <3

 

İlginizi çekebilir: Güneş gibi olmak: Kararlı ve görkemli

Diğdem Girici: İnanıyorum ki doğru bilgiye ulaşabilen ve bu bilgiyi hayatında doğru şekilde kullanmayı öğrenen her insan hayal ettiği yaşamı yaratabilir. İşte bu yüzden yazıyorum, yaşamımı hafifleten bu muhteşem bilgiler daha çok insana ulaşabilsin ve daha çok insan yaşamdan keyif alabilsin diye. Sorularınız veya paylaşımlarınız için bana giricidigdem@gmail.com adresimden veya @digdemgiriciyoga Instagram hesabımdan ulaşabilirsiniz. Sevgiler.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale