X

Gerçek sevgiyi yaşamaya ne kadar hazırsın?

“Ve aşk bir saç teli kadar inceydi. Üstünde yürüyebilmek için cambaz olmak değil, yürekli olmak gerekiyordu…”Cemal Süreya

Son dönemde ilişkilerle ilgili çok fazla duyduğum bir yorumdan yola çıkacağız bugün… Mutlaka sizin de kulağınıza gelmiştir aynı şikayetler; “karşıma istediğim gibi biri çıkmıyor”, “evet karşılaşıyorum ama bir türlü uyumlu bir ilişki yakalayamıyorum”, “benim istediklerim çok fazla kriter ile sınırlı, tam istediğim gibi birini bir türlü bulamıyorum”… Ve daha bu cümlelere benzer binlerce örnek; “ben çok şansızım”, “benim sevdiklerim beni sevmiyor, beni sevenler ile ben uyum sağlayamıyorum”

Bana da oldukça fazla gelmeye başladı bu mesajlar. Durup sizlerle bir bakmak istiyorum bizler bunları duyarken ve hatta belki de söyleyenlerden biriyken, bir “ilişki” konusunda “gerçek” ama tamamıyla kendimize çok çok dürüst yaklaştığımız durumda gerçek inancımız gerçek düşüncemiz ve en önemli gerçekten “gönüllü olduğumuz” şey nedir?

Hemen kendimden bir örnek vererek açıklamak istiyorum, evet aldatıldım ve evet, en sonuna kadar güvensizim. Güvensizim, demek neyi beklemektir; karşılaşacağım herkesin “yalan” söylemesini, herhangi bir ilişkinin sonunda “aldatma” ile biteceğini, her ne olursa olsun bir erkek kişisinin dikkatinin veya hislerinin başka bir kişiye kayacağını, bana yalan söyleyeceğini, bir noktaya geldiğimde yine inandığım her şeyin yıkılacağı… Peki bu en derin inançlar (ki bu cümleyi kurmak inanın bana çok ama çok zor benim için çok derinlere gerçekten sakladığım herşeyin arkasına bakmak gerekiyor) içimizde birikmişken bakıyoruz karşımıza kimler çıkıyor?

Hemen kendi hayatımdan vereceğim örnekler ile devam ediyorum, benim bu inançların sahibi, karşılaştığım neredeyse eksiksiz tüm olası ilişkiler bir yalan barındırıyor, bir “olmaz” durum yani ilişki “oldurmamak” için bir kısıt, mutlaka “yaşamaktan” kaçınacağım bir açıklama… Belki “kaçmak”, sürekli ertelemek, hatta karşılaşmayı bile… Evet, bir yanım çokça isterken bir şeye adım atmayı diğer yanım sürekli “korkuda”, “güvensizlikte” arka planda dönen “tek başınalık” mesajlarında.

Şimdi şikayet aşamasına geliyoruz, ben de burada yazdığım gibi şikayet edenler grubundanım ama işte dönüp de en derinlere baktığımızda, sizce inançlarım bu yöndeyken, ben güvenemezken, bir ilişkiyi bunca güvensizlikle, bunca değersizlikle tanımlarken ve sürekli tek başına kalmanın en ama en iyi şey olduğunu düşündüğümde, yani “daha önce almış olduğum yaralardan dolayı” sürekli yaralanmaktan kaçarken gerçekten bir ilişki “yaşayabilmeye” gönüllü olabilmek diğer bir anlatımla kalbimi tam olarak açabilmek mümkün müdür? İşte sorumuzun kaynağına dönüveririz; bu durumda gelen “olasılıklar” neden benim derin düşüncelerimi “kanıtlamak” ister tekrar tekrar bana “güvenemeyeceğim”, “kalbimi açamayacağım” ve her durumda “bir şekilde sevmeye bir engel koyacağım” durumları getirmektedir? Neden sürekli “tek başıma” kalmak üzere kaçarım tüm olasılıklardan?

Sadece dilimizde olan “bir ilişki yaşama” isteğimiz olabilir. “İstiyorum” demek oldukça kolaydır, fakat önemli olan ve detayda anlamamız gereken hayatımızda “ilişki” kavramı hakkında gerçekte ne düşündüğümüzdür. Belki bilinçaltı diyebiliriz belki “üzerini örttüğümüz” inançlar, korkular, stresler, eski hatıralar, geçmiş ilişkilerden getirdiğimiz ön yargılar… Bunların hepsi aslında bugünümüzü etkilemektedir.

Bir ilişkiyi gerçekten yaşayabilmek için, “gerçekten” gönüllü olmamız gerekir. Yani yeni bir ilişki ancak eski korkularımızdan, bilinçaltımızdan ve güvensizliklerimizden tam anlamıyla sıyrılabildiğimizde mutlaka ve mutlaka karşımıza çıkacaktır. Neden olmuyor sorusu bugün beynimizin içinde sürekli dönüyorsa, neden benim istediğim olmuyor diye yargılıyorsak neden bana yalan söylüyor neden beni üzüyor neden bana istediğimce yeterince değer vermiyor işte bu soruların hepsinin cevabı diğerinde değildir… Tümü “kendi kendimize” cevaplamamız gereken sorulardır. Bizler ilişkilerimizde “yalan” ile karşılaşacağımıza inanıyorsak “gerçekten sevilmeyi ama çok sevilmeyi” hak edecek düzeyde olduğumuza inanmıyorsak, sevilmeyeceğiz…

Bugün ilişkilerinize bakmanızı dilerim; hayatınızda ilişki, aşk, sevgi ve hatta evlilik gibi konular söz konusu olduğunda ne hissedersiniz, hangi yargılara, hangi hayal kırıklıklarına, hangi gücenmişliklere, hangi “olmayacak”lara inanmaktasınız? Evet, ilişkilerimiz bize tutulmuş aynalardır, bize dil ile söylediklerimizi değil kalbimizin şarkısını yansıtırlar… Biz değersizlik hissediyorsak bu karşımıza çıkar, güveniyorsak bu, bir ilişki hak ettiğimizi düşünmüyorsak bu ve tek başınalığın çok daha iyi olduğuna inanıyorsak (ben burada parmak kaldırıyorum, işte o benim)  bunu bizlere gösterirler.

Bu yüzden ilişkiler sevgi aşk hakkında ne için şikayetiniz var ise dönüp kendinize bakmanızı dilerim. Aynanıza yansıyan nedir, son dönemde neler ile karşılaşmaktasınız, hayat size neyi öğretmektedir veya karşınıza çıkanlar hangi inancınızı yansıtmaktadır? Sadece sevginin aşkın ve hayatın akışına “korkmadan”, “güvensizlik hissetmeden” ve sonsuz bir “inanç” ile kendinizi bırakabilmenizi dilerim… İşte o gün her şey sadece “çok güzel” olacak…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.



21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?



İlgili Makale