Aşağıdaki yazı tamamen deneyimden derlenmiştir.
Yaratıcılık kalıplara sığmayan bir ruh hali ve zihin açıklığı olsa da bu yolda yürümek isteyen herkes için, bir gün bu yaratıcılığı sistemsel bir düzene sokmak gerekliliği doğar. Bu yüzden ister yoga öğretmenliği yapın, ister evde ürettiklerinizi satın, ister fotoğrafçı olun, bu yolda zihninizin dört bir yanını çalıştırmak, sosyal zekanızı ve yeteneklerinizi geliştirmek durumunda kalırsınız. Tabii bir adım ileri gitmek istiyorsanız… Bu da sizi genç tutan, sürekli güncel olmayı sağlayan bir farkındalığa getirir.
Yaratıcı stüdyomu ilk kurduğum zaman, kartpostallar tasarlayıp mağazalara götürüyordum. Sonra bu kartpostallara zarflar tasarlamam, daha sonra zarfları daha güzel görünmesi için jelatin ile paketlemem gerekti. Üretim alanında geliştikçe, kartpostalları mağazalara götürürken nasıl iletişim kuracağımı öğrendim. Sağ beyin tarafında bir hediyem olsa da, maalesef analitik tarafımda öğrenmem gereken çok şey olduğunu zamanla anladım. Kartpostal satışı deneyimimden, yaratıcı girişimci olmak ile ilgili çok şey öğrenmiştim. Bunları yaparken de tam zamanlı işimde çalışmaya devam ediyordum.
Öğrendikçe zihnim ve ruhum gelişiyordu. Devam ettikçe, kartpostal tasarlamak dışında farklı yaratıcı işler gelmeye başladı. Bu yaratıcı işleri alırken de, yıllar içinde gelişen bir dil oluşturmayı öğrendim. İnsanlar “sevdiğin şeyi yap” düşüncesinden bahsederlerken, benim deneyimimde kim olmak ve nasıl bir yaşam yaratmak istediğimin motivasyonu yaptığım şeyin ötesine geçiyordu. Mesela aklıma gelen düşüncelerden birkaçı:
“İleride anne olursam, çocuğumun nasıl bir ortamda yetiştirmek isterim?”
“Bugün başlamazsam ne zaman başlayacağım?”
Aslında bizleri yolumuzda tutanın da kendimize sorduğumuz soruların cevaplarından doğan motivasyon olduğunu düşünüyorum. Daha özgür olmayı mı, hizmet etmeyi mi, aktif olmayı mı, macerayı mı, ruhsal gelişimi mi, bunlarla beraber maddi olanakların bolluğunu mu istiyorsun? Kendini nasıl hayal ediyorsan, hayatını ona göre düzenliyorsun isteyerek veya istemeden. Zaman alsa da temel dürtü bu; kendini nasıl biri olarak gördüğün…
Çalışmalarım devam ederken, ilerleyeceğimi öngörüp tam zamanlı işimden ayrılmıştım. O güvenli zannettiğim dünyadan ve ofis arkadaşlarımdan ayrılırken, beni bekleyen maddi, manevi zorlukları göze aldığımı düşündüm. Kafamda da yeterli miyim, yapabilir miyim gibi soru işaretleri vardı. Bu zorluklar sebebiyle, içsel olarak kararlılık zihin yapısında kalmak kolay olmuyordu. Bu yüzden bu yolu yürüyenlerden öğrenmek, ilham almak ve yalnız olmadığımı bilmek önemliydi. Üretmeye ve yaratmaya iniş çıkışlara rağmen devam etme kararını net olarak almak gerekiyordu. Hatta yapmaya çalıştığım her şey, bütünleşmeyen parçalar gibi görünüyordu gözüme bazen. Bu endişeden doğan işler yaptıkça da o içimdeki tatmin duygusu azalmıştı.
Bir süre sonra motivasyonumu hatırladım; kendin olarak, inandıklarınla dünyada var olmak ve bu yolda hayatımı her alanda devam ettirmek. Bu içsel kararımı hatırlayınca endişe, kararlılığa ve huzura dönmeye başlıyor. Seçmiş olduğun yolu iyisiyle ve kötüsüyle, bir paket halinde kucaklamaya, sahiplenmeye başlıyorsun.
Yani gittiğin yolda, zekanın gelişmesi gerekiyorsa, kendini aşman gerekiyorsa aş kendini.
Belki daha çok disiplin, daha çok kendini olduğun gibi açmak, daha çok paylaşmak, daha çok sahiplenmek ve anlatmak gerekiyordur. Bunları yaptıkça da, büyümemek, gelişmemek ve zaman içinde karşılık almamak mümkün değil.
Yaratıcı girişimci olmak ve bu yolu şimdilik tek başına gitmek durumunda olanlara diyeceğim; yardım isteyin, araştırın, mükemmellik isteğini bir kenara bırakın ve enerjinizi yükselten şeyleri hayatınızdan eksik etmeyin. En önemlisi gerçek motivasyonunuzu bulup yaratıcılığınızı sisteme sokmayı unutmayın.
İlginizi çekebilir: Yaşamınızı değiştirmeye cesaret edebilir misiniz?