Geçen gece erkek bir arkadaşımla otururken bana yeni tanıştığı ve birlikte dışarı çıktığı bir kızdan bahsetti: “Sevgili gibiyiz ama biraz ilginç. Onunla tanıştığım gece biraz ileri gittik ama sonrasında, önce biraz sohbet etmek istediğimi farkettim. Biraz konuştuk; sonra gerçekten ilişkiye girdik.”
Bu cümleler bana biraz ilginç geldi. Cinsel ilişkiye girmeden önce partnerini tanımak ve biraz sohbet etmek isteyenler genelde kadınlar olur. Fakat burada bahsetmek istediğim asıl şey bu değil. Bana ilginç gelen şey “gerçekten” nasıl ilişkiye girdikleri. Bu aralar bu “gerçek cinsel ilişki” klişesini kullanan çok insan var etrafımda. Fakat bunun gerçekten ne demek olduğunu sorgulayan, merak eden kimseyi göremiyorum.
Geçen gece cesaret ettim ve kahve içmek için erkek arkadaşıyla beraber evime gelen bir kız arkadaşıma cinsel ilişkiye girip girmediklerini sordum. Cevap oldukça ilginçti: “Evet, dün gece ilk defa oldu ama yalnızca bir kez ilişkiye girdik”. Pardon? Ve dayanamadım, sordum: “Bir kez derken?”. Gergin dakikalar; sessiz bekleyişler… Aslında anlattığı şeyin ne olduğu tavırlarından anlaşılıyordu: Erkek arkadaşı yalnızca bir kez boşalmıştı. Ne kadar ilginç! Bir kadının gerçek cinsel ilişki olarak tanımladığı şey partnerinin kaç kez boşalma yaşadığı mıydı? Peki, aynı şey kendisine kaç kez olmuştu? Bunu bilmemiz ne yazık ki hiç bir zaman mümkün olamayacak; çünkü cinsel ilişki ne yazık ki yalnızca erkekler üzerinden değerlendirilen bir olgu. Erkekte boşalma gerçekleşmediyse, cinsel ilişki gerçekleşmemiştir. Hepsi bu kadar.
Cinselliğin erkek egemenliğinde yürüyen bir iş olduğunu, “bekaret“ kelimesinin anlamını bilen herkes rahatça açıklayabilir. Kadın bekâretini bir erkekle ilişkiye girerse kaybedebilir. Olayın bekâret kaybı olarak adlandırılması bile cinselliğin kadınların kaybettiği, erkeklerin kazandığı bir oyun olarak algılanmasına yol açmaktadır.
Ayrıca, penis ve vajinanın birleşmesiyle meydana gelen cinsel ilişki, ilişki dendiğinde toplumdaki insanların aklına gelen ilk ve tek ilişki çeşididir. Erkeğin ya da kadının boşalma yaşayamadığı tecavüz olaylarını gerçek tecavüz olarak adlandıramıyor muyuz yani? Gerçek cinsel ilişki yalnızca boşalmadan mı ibaret?
Olaya başka bir açıdan bakalım: Yalnızca boşalma göz önünde bulundurularak tanımlanan “gerçek cinsel ilişki”yi homoseksüel (hemcinsine ilgi duyan) insanlar yaşayamaz mı? Homoseksüelliği “gerçek” cinsellik olgusu altında inceleyemez miyiz?
Bu konu üzerine düşünmeden önce “gerçek cinsel ilişki” nedir, nasıl olmalıdır sorusuyla gelinse, ben de konuyu büyük ihtimal boşalma ya da penis ve vajinanın bir araya gelişi gibi şeylerle bağdaştırırdım. Fakat yaşadığım bu deneyim bana yanıldığımı gösterdi. Bence cinselliğe koyulan sınırları, sosyal ve kültürel olarak cinselliğe atfedilen değerleri düşünmek için geç bile kaldık. Cinsellik yalnızca erkek ve kadının birleşmesi olarak algılanmasaydı; hem kadınlar hem de erkekler (homoseksüel ya da heteroseksüel) vücutlarını çok daha yaratıcı ve duyusal yollarla keşfedebilirlerdi.
Tüm bunlara ek olarak cinsel ilişkinin yalnızca boşalmayla bağdaştırılmasının erkekler açısından da aşağılayıcı olduğunu düşünüyorum. Cinsel ilişki sırasında bunun erkek için ne büyük bir baskı yaratabileceğini düşünüyor musunuz?
“Gerçek cinsel ilişki” klişesinin altında yatan asıl soru, bunun gerçekten bir öneminin olup olmadığı. Sanırım artık sosyal etiketlerden kurtulup kendi kendimize “Bu benim için ne anlam ifade ediyor?” diye sormamız gerekiyor. Yaşadığım şeyden zevk alıyor muyum? Partnerime bağlı olmak bana ne hissettiriyor? Partnerim benimle beraber olmaktan mutlu mu? Kendimi iyi hissediyor muyum?
Eğer mutluysam ilişkimin gerçek ya da sahte olmasından kimi ilgilendirir?
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.