X

Gerçek benliğimizi nasıl besleyebiliriz: 5 öneriyle ruhunuzu besleyin

Birbiriyle savaşan iki kurt hakkındaki Çeroki öyküsünü duymuş olabilirsiniz. Kurtlardan biri kötü, diğeri iyidir. Efsaneye göre her iki kurt da içimizdedir ve beslediğimiz kurt hangisiyse savaşı kazanacak olan da odur. 

Kurtların “benliklerimiz”i simgelediğini varsayarsak, bunlardan biri “sahte benliğimiz” diğeri ise “gerçek benliğimiz”dir. Bu kavramları ünlü psikanalist D.W.Winnicott 1960’larda geliştirdi. Gerçek benlik, doğduğumuzda sahip olduğumuz asıl bizi ifade eder ve sağlıklı gelişme gösteren kişi bu benliğini “besler.” Sahte benlik ise yoksunluklarımızı telafi etme çabasıyla “doğar” ve diğer insanların fikir ve isteklerine bel bağlayarak “beslenir.”

Psikoterapist Stephen Cope bu duruma şöyle yaklaşıyor: “Sahte benlik, çevre asıl benliğimizi olduğu şekilde kabul etmediğinde doğar. Özellikle erken gelişme dönemlerinde, hayatı olduğu şekliyle yaşama yetkinliğimizden koparılırsak, huzur bulma ve kendimizi sakinleştirme becerilerimiz de ciddi ölçüde zarar görür. Sürekli ve doyumsuz bir biçimde dış dünyadan kabul görmeyi, başkaları tarafından onaylanmayı bekleriz.”

Yeme bozuklukları, yukarıda açıklanan ve saplantı derecesinde yatıştırılmayı bekleyen sahte benliğe bir örnektir. Sahte benlikteki kurt, doyumsuz bir açlıktır. Yeme bozuklarıyla ilişkili davranışlar kurdu “besler” ama kurt asla doymaz. Sahte benliğin saplantıları arasında diğer kurt, gerçek benlik, unutulur. Sahte benlik, yeme bozukluğu, kişinin kimliği haline gelir. 

Cope devam ediyor: “Başlangıçta etkili bir uyum sağlama stratejisi olan sahte benlik zamanla öğrenme güçlüğü haline gelir. Bedenimizle olan doğrudan iletişimi keser. Olmamız gereken kişi hakkındaki fikirler öyle baskın hale gelir ki gerçekte kim olduğumuzu, nasıl biri olduğumuzu görme yetimiz ciddi yara alır. Ego sahte benliğe gömülür ve onun gerçekliğine inanmaya başlar. Sonuç olarak, sahte benliğe yönelik herhangi bir tehdit ve onun isteklerini yerine getirmeyi engelleyici herhangi bir durum hayata yönelik tehlike olarak algılanır. ‘Ben’ olarak kabul ettiğimiz şeyi canımız pahasına savunmaya başlarız.

Yeme bozukluklarının kendilerini gösterdikleri kişi ya da şey olmadığını fark etmek çok önemli. İyileşme, gerçek benliğimizi hatırlayıp onu ‘yeniden beslemek’ten geçer. 

Dr. Dorie McCubbrey, yukarıdaki bilgiler ışığında gerçek benliğini beslemek için gerekli bakış açısını sağlayan beş ilke geliştirdiğini belirtiyor. Başta bu ilkelere “Sezgisel Öz Bakım” adını vermiş. Beş yıl önce ise Yeme Bozukluğunda Sezgisel Terapi (EDIT)™ kavramını geliştiriyor. Bu terapi, temelinde Bilişsel Davranış Terapisi, Diyalektik Davranış Terapisi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Sezgisel ve Farkındalıkla Yeme gibi alanlardan kanıta dayalı uygulamaları içeriyor. 

Dr. McCubbrey’nin açıklamalarıyla EDIT™ yaklaşımının beş ilkesini aşağıda şekilde özetleyebiliriz: 

Atıştırmalık: Kendini sev

*Sahte benlik – “Olması gerektiği şekilde görünürsem kendimi sevebilirim.”

Sahte benlik, bedeni kimliğimiz olarak algılar ve insanın kendini sevmesini bedenini sevmesiyle eşit tutar. Bu nedenle, kendimizi sevmenin tek yolu ideal standartlara uygun bir bedene sahip olmaktır. Fakat bu standartlar hem güvenilmezdir hem de ulaşıldıklarında bile yeterince iyi olmadıkları düşünülür. Diğer bir deyişle, yeme bozuklarında ‘yeter’ sözcüğünün yeri yoktur. 

*Gerçek Benlik – “Kendimi olduğum gibi sevebilirim.”

Gerçek Benliğin ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel yönleri vardır. Kendinizi her şeyinizle, şu an tam olarak olduğunuz biçimde kabul eder ve seversiniz. Hiçbir şeyi ‘düzeltmeye’ gerek yoktur. Başkalarının fikirlerinden etkilenmez, toplumun dayattığı ideallerden özgür olarak yaşarsınız. Gerçek Benlik zaten ‘yeterince iyidir,’ her zaman öyle olmuştur ve olacaktır. 

*EDIT™ yaklaşımı

Dr. McCubbrey, Kendini Sev ilkesi hakkında düşüncelerinizi geliştirmek için aşağıdaki alıştırmayı öneriyor.

Love Your Self sheet

Ara sıcak: Kendine dürüst ol

*Sahte Benlik: “Kurallara uyacağım ve yapmam gereken neyse onu yapacağım.”

‘Kurallar’ söz konusu olduğunda yeme bozukluklarıyla ilgili davranışlar ve diğerlerinin beklentileri kast edilmektedir. Sahte benlik, bu kuralları dışarıdan maruz kaldığımız etkiler sonucu edindiğimizin farkında olmadan kendi kuralları gibi benimser. Kuralların çoğu birbiriyle çelişir, zamanla bozulur ve değiştirilir. Ama sahte benlik her seferinde daha sert kurallar koyarak kendini sınar ve kör daireler içinde hapsolur. 

*Gerçek Benlik : “Hayatın her alanında sezgilerime güveneceğim.”

Sezgi ya da içgüdü, içerdeki beni bilmekle ilgilidir ve herhangi bir mantıksal analiz gerektirmeden gelen farkındalıktır. Gerçek Benliğin ‘sesidir.’ Hayatın her alanında bu sese göre karar veren Gerçek Benlik, diğerlerinin fikirlerini dinleyebilir ama bunların kendi değerleriyle uyuşup uyuşmadığı üzerinde düşünür. Gerçek Benliğin pusulası daima doğru yönü gösterir. 

*EDIT™ yaklaşımı:

Dr. McCubbrey, Kendine dürüst ol ilkesi hakkında düşüncelerinizi geliştirmek için aşağıdaki alıştırmayı öneriyor.

Be True to Your Self

Garnitür: Kendini ifade et

*Sahte Benlik – “Mutlu bir ifade takın ve ortama ayak uydur.”

Sahte Benlik, her şeyin ‘yolunda’ olduğu izlenimi yaratmaya ve etraftakilerden kabul görecek şekilde davranmaya oldukça eğilimlidir. Yeme bozuklarıyla ilgili davranışlar bazı hisleri saklamanın yolu olarak görev görür. İfade edilen her duygu aslında sahte benliğin taktığı ‘güvenli’ maskedir. 

*Gerçek Benlik – “Tüm hislerim ve kendimi özgürce ifade edebildiğim için minnettarım.”

Gerçek Benlik, içten gelen hislerin farkındadır ve bu hisleri sağlıklı bir şekilde ifade eder. Kuvvetli hisleri, gerektiğinde birtakım beceriler kullanarak ölçülü bir şekilde, olumsuz olarak etkilenmeden yaşar. Tüm hisler, Gerçek Benliğe aittir ve sahte değildir. 

*EDIT™ yaklaşımı:

Dr. McCubbrey, Kendini İfade Et ilkesi hakkında düşüncelerinizi geliştirmek için aşağıdaki alıştırmayı öneriyor. 

Express Your Self

İçecek: Kendini önemse

*Sahte Benlik: “Diğer herkesin bana ihtiyacı var; kendi ihtiyaçlarım önemli değil.”

Sahte Benlik, insanın kendine özen göstermesini ‘bencillik’ olarak algılar ve kendinden ödün vermek pahasına başkalarının ihtiyaçlarını önemser. Yeme bozukluğuyla ilgili davranışlarda bulunması gerektiği dışında herhangi bir ihtiyacı olmadığına inanır. 

*Gerçek Benlik – “Önemliyim; önceliğim kendimi beslemek.”

Gerçek Benlik için ‘bencillik’ sahte benlikte olduğundan farklıdır. Kendine önem vermenin aynı zamanda başkalarını da geliştireceği anlamına geldiğine inanır. Kendimizi beslediğimizde diğer insanlarla paylaşacak daha fazla şey buluruz. 

*EDIT™ yaklaşımı:

Dr. McCubbrey, Kendini Önemse ilkesi hakkında düşüncelerinizi geliştirmek için aşağıdaki alıştırmayı öneriyor. 

Give To Your Self

Tatlı: Kendine inan

*Sahte Benlik: “Yeme bozukluğumdan asla kurtulamayacağım.”

*Gerçek Benlik: İyileştiğimde hayatımı özgür bir şekilde yaşayacağım.”

*EDIT™ yaklaşımı:

Dr. McCubbrey, Kendine İnan ilkesi hakkında düşüncelerinizi geliştirmek için aşağıdaki alıştırmayı öneriyor. 

Believe In Your Self

Not:

Yukarıdaki yazıyı Dr. Dorie McCubbrey’nin makalesinden derleyerek çevirdim. 

Dr. Dorie McCubbrey, yeme bozukluklarının tedavisinde yirmi yılın üzerinde klinik deneyime sahiptir. Alanıyla ilgili iki kitap yazmıştır. Bunlar: Dr. Dorie’s Don’t Diet Book (1998, Positive Pathways Press) and How Much Does Your Soul Weigh (2003, HarperCollins). 

Kaynaklar:

Cope, Stephen. Yoga and the Quest for the True Self (1999, Bantam Books).
McCubbrey, Dorie. How Much Does Your Soul Weigh (2003, HarperCollins).

İlginizi çekebilir: Ortaya çıkın ve paylaşın: Yeme bozukluğu yaşadığınızı saklamak zorunda değilsiniz

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale