Gerçek başarı hissiyata dayanmaz, “fark edilir”
Toplantılara katılmak, sürekli mail kontrolü yapmak, kriz çözmek, akademik hayattan kopamayıp biraz makale araştırmak, yazmaya çalışmak, arada alışveriş sitelerinde gezinip aklına birden gelen “akşam ne yemek yapsam?” sorusuyla hızlıca pratik tariflere göz atmak, boş kalan vakitte sosyal medyaya dalmak, Whatsapp gruplarına cevap yazmak gibi dijitalleşen hayatlarımızda normalleştirdiğimiz davranışlarımız her şeye, her yere yetişebildiğimiz için bizi bir şeyleri başarıyormuş hissiyatına sokar. Oysa gerçek başarı hissiyata dayanmaz, gözle görülür ve fark edilir. “-Mış” gibi geçen bir günün sonunda bin bir parçaya bölünmüş ve hala tamamlanması gereken işlerin olduğu halde buluyorsanız kendinizi, 3 adımda toparlanıp başarıya giden yolunuzu sağlamlaştırın.
Basit bir plan çıkarın.
Bunu kendinizle yaptığınız bir sözleşme olarak görün. Aklınızdaki tüm işleri kağıt üstünde somutlaştırın. Bir gün içinde yaptıklarınız, vakit ayırdığınız şeyleri listeleyin. Sonra sizin için gerçekten ne önemli görün. Önemlileri gün içinde en verimli olduğunuz zaman dilimlerine koyun. Boş vakitlerinize, yapmak isteyip de zamansızlıktan yapamadıklarınızı yerleştirin. Hala planınızın karmaşık olduğunu düşünüyorsanız bir kaç gün kendinizi gözlemleyin ve alışkanlıklarınızı not alıp baştan başlayın.
Rutine girmekten korkmayın.
Rutin sizi düzene sokar, işlerinizi zamanında bitirip kendinize vakit ayırmanızı sağlar. Belirli uğraşlar içinde olmak kendi gücünüzü, potansiyelinizi, istikrarınızı, azminizi artırır. Böylece içten gelen güveninizle halletmeniz gereken ne varsa odaklanmanızı artırıp verimli çalışma ile başarılı bir sonuca ulaşırsınız.
Aynı anda tek iş yapmaya özen gösterin.
Hem zamanı daha etkili kullanır hem de yapmakta olduğunuz işin en iyisini yaparsınız. Mesela yemek yaparken aynı zamanda çocuğunuzla da oynamaya çalışırsanız, ne yemeğin tadı olur ne de çocuğunuzla geçirdiğiniz vaktin kalitesi. Aynı şekilde işinizle ilgili çalışırken bir yandan gözünüz telefonda gelen mesajlarda ise o anda yaptığınız işi muhtemelen tekrar yapacağınız gibi arkadaşlarınız da sizin iyi bir dinleyici olmadığınızı söyleyecektir. Ailenizle, arkadaşlarınızla ilgilenmeyi, konuşmayı görev olarak görmeyin onlara da hissettirmeyin.
“Bütün ustalığın niteliği, işin içine girmek ve onu sıkıca yakalamaktır” der Goethe. Her yere yetişmek çağımızın gerekliliği ama marifeti değil. Başladığınız şey her ne ise sonuna kadar götürebilme azmine sahip olmalısınız. Yorulunca, daralınca ya da işinize gelmeyince kaçmazsanız, önünüzde engel olarak gördüğünüz her şeyi tek tek aşıp başarıya ulaşırsınız.
İlginizi çekebilir: “Hayallerine Koşan Kadınlar”: Başarılı Kolektifli kadınların iş – yaşam dengesi ve sosyal hayatlarına dair