X

Gerçek başarı diğerlerinin ne söylediği değil, sizin ne hissettiğinizde gizlidir

Hayat boyu, başarılı olmak gayesi ile yetiştiriliriz. Hatta ilk adımımızdan itibaren annemiz babamız koşup yürümemizi, hızlıca öğrenmemizi, hemen yaşıtlarımız kadar usta bir şekilde bisiklet kullanmamızı beklerler. Sonra en iyi okullara gitmemiz beklenir, en iyi notları almamız, en iyi arkadaşlara sahip olmamız… İyi bir birey olmamız, evlenmemiz, bir aile kurmamız sonra iyi çocuk yetiştirmemiz… Ve ne yazık (ironiktir ki) henüz bizler daha çocukken sırtımıza kocaman “beklenti” yükleri gelir konuverir. Varsa yoksa “diğer” kişinin başarı tanımıdır seçimlerimize şekil veren; başarı annemizi memnun etmekte saklı olur, babamızın “aferin” diyebileceği bir şey yapmakta, okul arkadaşlarımızın hayran olacağı bir şeyde veya kız arkadaşımızın çekiciliğimize dayanamayacağı kadar cesurca bir kavgaya girmekte saklıdır belki…

İşte başarı tanımımız o “diğer” kişilerin toplumun arkadaşlarımızın ve ailemizin işidir. Yani bizler tek başımıza oturup da ben kendi kendime gerçekten “başarı” şudur diyebilecek olsaydım neyi seçerdim, kalbim bana neyi gösterirdi diye sorgulamayız… İşte ben bu yazımda sizlerle buna cevap arayalım istiyorum, sadece bir kere kendi kendimize o diğerlerinin ne söylediklerine bakmadan ve hatta onlara sonsuz bir karşılıkta inat, başarı kavramımızı yüreğimizin bize işaret ettikleriyle tanımlayalım…

Asıl başarı kalbimizin en derin ateşlerini yakan gerçeklikte ve bunları başarmamızda saklıdır.

Hemen kendimden örnekler ile tarif etmek istiyorum. Tabi ki bunca başarı kriteri ile yetişen kadınlardan bir tanesiyim; öncelikle okulda en çalışkan olmak, sürekli sınıfın birincisi olmak, liseyi ve üniversiteyi en iyi derece ile bitirmek ve hatta bir bölüm yetmezmiş gibi ikinci bir üniversite bölümünü okulu uzatmadan okuyabilmek… Sonra hem iş hem yükseköğrenim yapmak, sonra evlenmek, sonra topluma “uygun” olmak… En iyi “eş” olmaya çalışmak, kendinden önceye eşini koymak, varsa yoksa onun mutluluğu için çırpınmak. İyi bir gelin olabilmek, iyi bir arkadaş olabilmek ve iyi bir eş olmak, eksiksiz, dörtdörtlük… Peki, bunca “başarının” arasında bir kez bile “Pınar” olabilmeyi düşünememek…

Nasıl bir başarısızlıktır; ben yumurtayı nasıl severim diye sorgulayamamış bile olmak, ütü yapmak yerine bir dil öğrenmek keyfini neden tercih etmiyorum diye düşünememek, kendine spor için ayırdığı vakitten “suçluluk duymak” (çünkü iyi bir eş olmak kriterlerine aykırıdır) bir kez bile “mutlu muyum”, gerçekten evlilik şu anda hayatımın olmazsa olmazı mı, istiyor muyum diye düşünmeden çokça kişinin beklentisini “karşılamış” olmayı en öne koymak… İşte bunlar “başarıdan uzak olan” beni tanıştırıyor bana… Bir paragraf başarı hikâyesi yazabilirken, aslında hiçbirinin “yüreğimin” seçtiği bir başarı olmadığını itiraf etmek durumundayım… Evet, tercihlerimi seviyorum fakat başarıyı nasıl tanımlıyorum? Hayatımda “başarı” diğerlerinin uygun gördüklerine “evet” demek midir?

Gelin hayatımızdaki başarının aslında kalbimizin attığı o anlarda ve her ne olursa olsun kim ne düşünürse düşünsün sadece kendimize olan inancımızı yanımıza aldığımızda olan bir sihir olduğuna sevgili Muhammed Ali’nin kaleminden güzel eseri Kelebeğin Ruhu’ndan bakalım:

“… Ben aynaya baktığım şeyle gurur duyuyordum ama artık siyah olmak istemeyen bir sürü siyah insan vardı. Siyah olan küçük erkek ve kız çocukların toplumsal olarak kendilerine örnek alabilecekleri biri artık yoktu. Bize benzeyen kahramanlarımız yoktu. Kendimizi özdeşleştirebileceğimiz kimse yoktu ve ne yapacağımızı, toplumla nasıl kaynaşacağımızı bilmiyorduk. İsa’nın bile tüm resimleri beyazdı. İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğu öğretilmişti bana ve acaba Tanrı da İsa’ya mı benziyor diye düşünmeye başlamıştım. İsa hep uzun sarı saçları ve mavi gözleri ile bütünleştiriliyordu. Sonradan bir de baktım ki Meleklerin de hepsi Beyazdı! Hiç Siyah Meleklerin resmi yoktu. Ve İsa’nın son yemeğindeki insanların da hepsi Beyazdı. İşte bu yüzden bir gün anneme gidip, ‘Ölünce bize ne olacak? Cennete gidecek miyiz?’ diye sordum. ‘Tabi ki cennete gideceğiz’ dedi.

Ben de ona, ‘O zaman resimler çekilirken bütün Siyah melekler neredeydi? Ha, tabii, biliyorum, eğer beyazlar cennete giderse, siyah meleklerin yapabileceği tek şey onlara mutfakta ballı süt hazırlamak olur değil mi?’ dedim.

…Ten rengimi çok beğeniyordum, cildimin rengiyle gurur duyuyordum. Ama siyah olan her şey kötü olarak addedilip, istenmiyordu. Kara kedilerin uğursuzluk getirmesi gibi! Şeytanın yediği kek siyahtı ama meleklerinki beyazdı. Bunlar çok belli belirsiz mesajlar olabilirlerdi ama etkileri çok büyüktü. Bu mesajlar, her gün benim ve beyaz olmayan diğer çocukların kendimize bakışımızı etkiliyordu. Nasıl yapacağımı bilmiyordum ama kendi insanıma yardım edeceğimden emindim. Bir şekilde bu dünyada izimi bırakacaktım. Ne kadar çok haksızlık gördüysem, bu hissim de o kadar arttı. Bu olaylar, dünyaya gelmemin bir sebebi olduğunu hissetmemi sağladı.”

Yaradılışımız, başarımızın ve tanımlarımızın temelini oluşturur.

Yaradılışımız, başarımızın ve tanımlarımızın temelini oluşturur. Dış şartlar ve diğerleri ne derse desin, her ne olursa olsun, asıl başarı kalbimizin en derin ateşlerini yakan gerçeklikte ve bunları başarmamızda saklıdır. Bu çokça küçük bir şey de olabilir, bazen anne olmak kadar kutsal ve doğal, bazense bir köyde yaşamayı seçip sadece salatalık yetiştirmenin verdiği mutluluktur başarı… Siz nasıl tanımlarsanız ona bürünür, bazen dopdolu bir cüzdandır başarı, bazen sadece bir dilim ekmeği yağmur altında titrerken paylaşabilmeyi bilmektir…

Bugün başarı siz ne derseniz, yüreğiniz ne derse odur, diğerleri yalnızca gaipten sesler…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit

Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale