X

Gerçeğin gölgelenmesi: Gaslighting ve etkileri

Duygusal istismar, fiziksel istismar gibi bedende gözle görülür yaralar açmadığı için çoğu zaman tespit etmesi kolay olmuyor. Her ne kadar fiziksel yara söz konusu olmasa da duygusal istismarın her türü ruhta derin izler bırakır.

Bu yazımın amacı; baş döndürücü hızda ilerleyen hayatımızın ortasına konumlanan bir duygusal istismar türü olan ‘gaslighting’i tanımak üzerine olacak.

Gaslighting terimini, bir sis lambası gibi düşünülebilirsin. Sis lambası, etrafı aydınlatmak yerine sadece bulanık bir ışık yayar ve her şeyi olduğundan daha belirsiz, muğlak hale getirir. Manipülatör de aynı şekilde, zihninde olanları bulandırarak gerçekleri sis perdesinin arkasına saklar. Işığını parlatmak yerine, senin dünyanı gölgelemeye ve yönünü kaybetmene neden olur. Sis dağıldığında ise, aslında başından beri orada olan gerçekleri görmeye başlarsın.

Yaşadıklarım gaslighting mi?

Gaslighting’e maruz kalıp kalmadığını anlamanın yolu, bu duygusal istismar türünün belirtilerinin farkına varmaktan geçiyor. Fakat ne yazık ki insan kendine yakın bir mesafede konumlandığı için göz kusuru yaşayıp, kendine dışarıdan bakarak, sorgulayabilmek konusunda zorlanabiliyor.

Doğduğun, büyüdüğün ailede ilişkilerin kaygan bir zemin üzerine kuruluyken bir de bugünlerde yanlış arkadaş ve partner seçimleri arasında mekik dokuyor olabilirsin. Histerik, alıngan, unutkan, yalancı ve duygusal biri olmanla ilişkili etiketlemeler havada uçuşuyor olabilir. ‘’Sen kafanda kurmuşsun, sadece bir şakaydı, dramatize ediyorsun, yanlış anladın, bu senin hayal gücün, ben öyle söylemedim.” gibi cümleler kendinden şüphe duymana yol açmış olabilir. Uzun süredir yaşadığın fakat dile getiremediğin bu durumu tanımlayan kelime belki de gaslighting’dir. 

İlişkilerinde bu kalıplara maruz kalmış olabilir misin? Ya da bir ötekine yaşatmış olabilir misin? Bu sorularımızın cevabını birlikte arayıp ilişkilerimizi mercek altına alalım.

Yakın ilişkilerinin özünde yatan dinamiği anlamak için aşağıda yer alan soruları kendine sorabilirsin:

  • Belirli kişilerle konuşmak kendini ‘’biraz tuhaf’’ hissetmene yol açıyor mu?
  • Duygularına güvenmemen gerektiğini düşündüğün anlar oluyor mu?
  • Hatırladıklarının doğruluğunu sınarken kendini sorguladığın oluyor mu?
  • Çatışmalarınızın temel kaynağının sen olduğunu düşünüyor musun?
  • “Fazla duygusal’’ biri olduğunu öne sürüyorlar mı?
  • Çevrende, duygu ve deneyimlerini değersizleştirirken, kendi başarılarını vurgulayan birileri var mı?

Bu sorulara verdiğin yanıtlardan evet fazlaysa bir manipülatör ile sağlıksız ilişki içinde olma olasılığın yüksek. “Gaslighting’ten nasıl kurtulurum?” diye düşünmenin vakti gelmiş bile olabilir.

İlişkilerde karşılıklılık ilkesi

İlişkilerde karşılıklılık ilkesine inanıyorum. Bu kavram insanların aldıkları iyiliği, yardımı ya da desteği karşılamaya yönelik doğal eğilimleri olduğu görüşünü ifade ediyor. Yani, biri bize bir iyilik yaptığında, biz de ona benzer bir şekilde karşılık vermek isteriz. Bu ilke, hem romantik ilişkilerde hem de dostluk, iş ilişkileri gibi sosyal bağlarda etkili bir şekilde çalışır. Fakat yapılan iyiliklerin zihinsel kaydını tutmak, fırsatını bulduğunda bunu kullanmak bir manipülatörün çok sık başvuracağı taktiktir. Çıkılan bir yemekte hesabını ödeyip, ardından bunun karşılığında beraberlik yaşamayı talep etmesi, partnerinin koşulları kendi isteğine göre çarpıttığı anlamına gelir. Ya da bir ebeveyn, çocuğu bir isteğini yerine getirmediğinde, “Bu kadar şey yaptım senin için, ama sen bana bunu yapıyorsun!” gibi cümleler kullanarak çocuğun kendisini suçlu hissetmesine yol açabilir. Burada da amaç, çocuğu duygusal olarak baskı altına alarak kendi isteklerine boyun eğdirmektir. Bunlar ilişkisel tuzaktır ve her düştüğümüz tuzak manipülasyona maruz kaldığımız anlamına gelir.

Manipülatörü onarmak senin görevin değil

Herkesin sevmeyi ve sevilmeyi öğrenme biçimi farklı olsa da bunun altında yatan sebepler tamamen o kişinin çözmesi gereken bir sorun, senin değil. Kendini zaman zaman o kişi için endişelenirken bulabilirsin. Ya da tüm olanlardan kendini sorumlu tutuyor olabilirsin.  “Olanları abartıyorsun, bencilsin” gibi cümleleri çok sık işitmek bu cümlelerin gerçek olduğu yanılsamasına kapılmana sebep olabilir. Tüm bunlar İlişki dansınızda kurtarıcı olma inancına sahip olduğun sinyali olabilir. Peki, “kurtarıcı” olmak nasıl bir anlam taşıyor?

İlişkilerde kurtarıcı rolünde olmak; bir tarafın diğer kişiyi sürekli kurtarmaya, sorunlarını çözmeye ya da ona bakmaya çalıştığı dengeli olmayan bir dinamiği doğurur. Bu da zamanla hem duygusal hem de fiziksel olarak tükenmeye neden olabilir. Ayrıca, bu tür bir rol karmaşası, ilişkinin eşit bir temelde ilerlemesini engeller. Kurtarıcı rolünden çıkmak zincirin bir diğer halkasıdır.

O kişiyi iyileştirme isteğin belirirse; yalnız olmadığını, benzer hisleri paylaşan, benzer deneyimler yaşayan pek çok farklı insan olduğunu bilmelisin. Durum içinden çıkılamaz bir hâl alırsa, sevdiklerine veya bir uzmana danışmaktan kaçınma. 

Zincirleri kırmak

Yanlış ilişkiler kümelerine sıkışıp kalmış olabilirsin. Sağlıklı bir ilişki güç savaşı gibi değil, etkileşimli bir dans gibidir. Sağlıklı bir ilişki; partnerlerin birbirini besleyerek, ruhuna vitamin depolayacağı kişilerle temasta olması anlamını taşır. Ötekini ele geçirme, kontrol etme, sevgi bombardımanına tutup sonra geri çekilmek gibi değil, koşulsuz sevgi üzerine inşa edilir. Bu satırları okurken gözlerindeki sis bulutları aralanmış olabilir. Yaşadıklarını anlamlandırmış, ne olduğunu tanımlamış olabilirsin. Zinciri kırmak tam da burada başlıyor. Artık bu karamsar manzaraya daha uzak bir perspektiften bakıyorsun. Yanlış adımların birbirini takip ettiği bu ilişki dansını bırakıp sağlıklı ilişkiler kurabilecek vizyona sahipsin. Kırılan özgüvenini tamir etmek, öz şefkatin dozunu arttırmak ve en önemlisi kendini affetmek gibi adımları takip ederek kendine dönebilirsin.

İlerlemek bazen geriye dönmektir

Terapi odasında bu konular açığa çıktıkça beraberinde en sık yankılanan sorular; ‘’Bana bunu nasıl yapar?’’ ‘’Ben bunu daha önce nasıl fark etmedim?’’ oluyor. Çoğu zaman başımıza gelen talihsizlikleri anlamlandırma döngüsü içinde kayboluyoruz. Yanlışları, haksızlıkları anlamlandırmadan evvel, bunların karşı tarafın kendi güvensizliği ve geçmiş tarihi ile ilintili olduğunu görmekten uzaklaşıyoruz. Başına gelen kasvetli olayları anlamlandırma koridorunda kaybolmak da, bu kasvetli koridorun şefkate açılan pencerelerine ulaşmak da senin göz mesafende. Slight der ki; “Zor ilişkiler deneyimlediysen, kayıpların varsa ya da hayata dair anlam ve amacın azaldıysa bile, anlamlı ve dolu bir yaşam sürmeye değersin.” 

Sevdiğin, güvendiğin biri tarafından kırılmak, ruhunu zedelemiş olabilir. Tüm bunlar o kişinin kendi değersizlik hissinin yansıtmalarıydı. Kendini hedef haline getirdiğin suçlama oklarını birer birer kenara bırak.

Sonsuz sevgi ve saygıya layıksın. Bu satırlar, olmasını dilediğin hayatı inşa ederken sana yol göstersin. Unutma; bazen ilerlemek, kendine geri dönmekten geçer.

İlginizi çekebilir: Stres nedir, stresin psikolojik belirtileri nelerdir?

Hazal Aslan: Hazal Aslan, İstanbul Bilim Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Akabinde uzun dönem yurt dışında bulunarak dil eğitimini tamamlamıştır. Türkiye'ye geri dönmesinin ardından çeşitli özel kurumlarda psikolog olarak görev yapmıştır. 2020 yılında İstanbul Aydın Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programına kabul edilmiştir. Yüksek Lisans eğitimi esnasında almış olduğu psikoterapi eğitimleri doğrultusunda süpervizyon eşliğinde danışan görmüştür. ''Doğuma Psikanalitik Bakış'' Projesi ile mezun olmuş ve uzmanlığını tamamlamıştır. Gönülden bağlı olduğu Saadet Öğretmen Çocuk İhmal ve İstismarını Önleme Derneği ile pek çok eğitim kurumunda seminerlerde konuşmacı olarak yer almıştır. UCİM ( Uluslararası Çocuk İhmal ve İstismarı Önleme Derneği ) Eğitim Koordinatörü olarak görev almaktadır. Temel olarak eğitimini alarak yararlandığı yaklaşımlar; Şema Terapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Deneyimsel Oyun Terapisi, Pozitif Psikolojidir. Pek çok farklı modelin eğitim ve süpervizyon sürecinden geçmiştir, eğitim serüveni devam etmektedir. ‘’Her insanın anavatanı çocukluğudur. İns’an, çocukluğunda yaşadığı anları unutsa bile o anların yarattığı hisleri her daim hatırlar. ‘’ ilkesi ile mesleki çalışmalarına özel bir klinikte devam eden Psikolog Hazal Aslan; çocuk, genç yetişkin, yetişkinlerle yüz yüze ve online seans kabulünü gerçekleştirmektedir. Yaşamdan ilham alarak, ins’anın var oluş haline dair fikirlerini yazdığı, Instagram hesabı: psikologhazalaslan

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.





Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş





Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?





Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.





Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale