X

Gelmiş geçmiş en duygusal filmler

Tam şu an, ağlatan filmler arayışı içerisinde misiniz? Eğer öyleyse en duygusal filmler için kesinlikle doğru yerdesiniz. Bazen zorlu bir haftayı atlatmak için ihtiyacınız olan tek şey yüksek sesli ve rahatlatıcı bir çığlıktır. Biliyoruz; dünyada sadece bir “insan” olarak yaşamak dahi son derece yorucu ve ağlamak kesinlikle hepimizi şarj ediyor. Ağlamanın en iyi yollarından biri ise elbette gözlerinizi yaşartacak bir film izlemek. Bu yüzden şimdiye kadar çekilmiş en hüzünlü, en romantik, ağlamaya değer filmlerden bazılarını sizler için bir araya getirdik. Her şey yeniden havanızı yerine getirmek için… İşte en iyi duygusal filmler arasından sizin için seçtiklerimiz!

Life is Beautiful – Hayat Güzeldir (IMDb: 8.6)

Konu ağlatan filmler olur da Hayat Güzeldir’den söz etmemek olur mu? Eğer listemizdeki bu kısma kadar yer verdiğimiz kişisel trajediler gözyaşlarınızı akıtamıyorsa, büyük silahları Holokost’un devasa ölçeğinde trajedi biçiminde ortaya çıkarmanın zamanı geldi. Ebeveynlerin çocuklarını dünyanın acılarından korumak için yalan söylediği anlardaki o özel duyguyu bilirsiniz. İşte bu filmin duygusallığı, tamamen bu anlara bağlı. Toplama kampındaki bir baba küçük oğlunun orada hayatta kalmasına yardımcı olacak kurallarla türlü oyunlar kurar ve bunu yaparken aslında onu korkunç gerçek hakkında karanlıkta bırakır…

Dear Zachary: A Letter to a Son About His Father – Sevgili Zachary (IMDb: 8.5)

Eğer %100 ağlama garantili bir şeyler izlemek istiyorsanız Sevgili Zachary’i deneyin. Aslında bir belgesel olarak tanımlanabilecek bu yapım o kadar yıkıcı ki eğer birinin empati yeteneğinden şüphe ediyorsanız onu bir araç olarak kullanabilirsiniz. Filmin yapıcısı, aslında bir çocuğa babasının ne kadar harika bir insan olduğunu göstermek için bir video projesi oluşturmak amacıyla çektiği görüntüleri, babası çocuk doğmadan önce öldürülünce bir filme dönüştürdü. Kurgu senaryolardan etkilenmek ve olanlara üzülmek başka bir şey olsa da bu tür bir hikayeyi gerçek insanların üzerinde görmek kesinlikle çok yıpratıcı.

Incendies – İçimdeki Yangın (IMDb: 8.3)

Mutlaka izlemeniz gereken bir başka duygusal yapım;İçimdeki Yangın. Film, avukatının çağrısı üzerine annelerinin ölümünden sonra kendilerine yazılmış bir mektup bulan ikiz kardeşler Jeanne ve Simon’ın, ölen annelerinin son isteğini yerine getirmek üzere Lübnan’a gitmesiyle başlıyor. Aradan yıllar geçse de iki kardeş, ailelerinin geçmişinin izini sürmeye son derece kararlı. Ama gün geçtikçe daha derine inerler ve iç acıtan gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalırlar. Filmin sonunda ise gerçekten şok olmaya hazır olmanız gerektiğini, şimdiden söyleyelim. Bir de tabii mendillerinizi hazırlamayı unutmayın.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind – Sil Baştan (IMDb: 8.3)

Sil Baştan hem romantik filmler hem de duygusal filmler arasında ayrıcalıklı bir yere sahip. Bu filmin hikayesi, izleyiciye asırlık bir soruyu soruyor: Sevip kaybetmek mi yoksa hiç sevmemek mi daha iyi? Filmde Jim Carrey ve Kate Winslet tarafından oynanan Joel ve Clementine arasındaki ayrılıktan sonra, kağıt mendil kutusuna uzanmanız gereken birkaç an daha var: Açılış sekansında Carrey’nin gözyaşları, tüm anılarını sildirmek üzere özel bir doktora gitmesi… İddia ediyoruz en soğukkanlı izleyicinin bile bu filmi izledikten sonra kalbi kırılmaya mahkum.

Dead Poets Society – Ölü Ozanlar Derneği (IMDb: 8.1)

50’li yıllarda geçen film, katı disiplin kurallarıyla bilinen bir akademide bir İngilizce öğretmeni olarak çalışmaya başlayan John Keating’in öğrencilerine farklı bir bakış açısı kazandırma çabasını konu alıyor. Öğrencilerine şiir ve edebiyat yoluyla yaşamı dolu dolu yaşamanın, özgür düşünmenin önemini aşılamaya çalışan John’un bu yaklaşımı okulun muhafazakar yapısıyla çatışmalara yol açar ve olaylar başlar…

Hachi: A Dog’s Tale – Hachi: Bir Köpeğin Hikayesi (IMDb: 8.1)

Filmin hikayesi Prof. Parker Wilson’ın, tren istasyonunda bulduğu Akita cinsi köpeği evine almasıyla başlar. Önce eşinden sert tepki gören profesörle köpeğin bağları günden güne derinleşir. Kısa zamanda tüm ailenin sevgisini kazanan Hachi, her gün profesöre işe giderken istasyona kadar eşlik eder. Ve döneceği saatte de onu orada bekler… Sıcacık bir dostluk hikayesi izleyeceğiniz filmin, Japonya’daki gerçek bir hayat hikayesini ele aldığını da belirtelim. Hachi Japonya’da öylesine ünlü ki, yıllarca sahibini beklediği tren istasyonunda bugün bir heykeli bulunuyor.

12 Years a Slave – 12 Yıllık Esaret (IMDb: 8.1)

Duygusal filmler listelerinin vazgeçilmez 12 Yıllık Esaret, Solomon Northup’ın 1853 yılında yazdığı ve başından geçenleri anlattığı romanından uyarlama. Filmin başkarakteri Solomon 1841 yılında New York’ta yaşayan, müzikle uğraşan ve ailesiyle mutlu bir yaşam süren, hayatı boyunca özgürlük mücadelesi vermiş siyahi bir adam. Bir gün bir müzik işi sayesinde iki adamla tanışır ve çalışmak için Washington’a gider. Bir anda yaşamı altüst olur, çünkü onu kaçırıp Güney’de bir çiftlikte köle olarak çalışması için satarlar. Özgürlüğünü korumak için verdiği tüm emekler yerle bir olan adamın hayatı artık kabusa dönmüştür…

The Elephant Man – Fil Adam (IMDb: 8.1)

Gelmiş geçmiş en duygusal filmler arasında yer alan 80 yapımı Fil Adam, gerçekten izleyenleri haftalarca etkisinde bırakacak türden bir film. Filmde, Doktor Frederick Treves, 1880’lerin kasvetli Londra’sında bir sirkte; “fil adam” lakaplı, çirkin bir görüntüsü olan John Merrick’e rastlar. Kalpsiz sirk müdürü Bytes, onunla ilgili insanlara, annesinin Merrick’e hamileyken bir filin saldırısına uğradığını anlatmaktadır. Dr. Treves, Merrick’in hastaneye yatırılmasını sağlar. Bir süre sonra da Merrick’in korkunç görüntüsünün altında aslında son derece hassas birinin yattığını anlar…

The Pursuit of Happyness – Umudunu Kaybetme (IMDb: 8.0)

İşte en duygusal filmlerden biri daha. Umudunu Kaybetme, Will Smith ve gerçek oğlu Jaden’in evsizlikle mücadele eden bir baba ve oğulu canlandırdığı, neredeyse her an yürek burkucu bir şekilde kasvetli olan bir film. Üstelik konunun gerçek bir hikayeye dayandığını bilmek de işleri daha fazla zorlaştırıyor ve gözyaşlarınızın kurumamasına katkıda bulunuyor.

Call Me by Your Name – Beni Adınla Çağır (IMDb: 7.9)

Armie Hammer’ın Timothee Chalamet’le başrollerini paylaştığı film, romantizm türüne benzersiz bir katkı. Kısmen bir aşk hikayesi diyebileceğimiz yapımda, geçtiği küçük İtalyan köyünün güzel karelerine bolca tanık olacaksınız. Ve hikaye sizi, kalbinizin ilk kez kırıldığı anlara götürecek…

The Boy in the Striped Pyjamas – Çizgili Pijamalı Çocuk (IMDb: 7.8)

Çizgili Pijamalı Çocuk, gerçekten gelmiş geçmiş en duygusal filmlerden biri. Filmde 2. Dünya Savaşı’nın zor günlerinde arkadaş olmaya çalışan iki çocuğun hikayesi ele alınıyor. 8 yaşındaki Bruno, babasının işi nedeniyle ailesiyle Berlin’den ayrılır ve Polonya’da yaşamaya başlar. Burada yaşadığı yer ise 1.5 milyon Yahudinin öldürüldüğü Auschwitz toplama kampının hemen yakınındadır. Arkadaşı da tellerin arkasında kalan Yahudi bir çocuktur. Oğlunun bu acı gerçeği öğrenmesinden çekinen anne, onu bu arkadaşlıktan korumak için elinden geleni yapacaktır…

Roma (IMDb: 7.7)

2018 yapımı Roma, kısa zamanda en iyi duygusal filmler listelerine girmeyi başardı. Siyah beyaz çekilmiş modern bir film olan Roma, ayrıca 91. Akademi Ödülleri’nde “En İyi Yönetmen, En İyi Sinematografi, En İyi Yabancı Dilde Film” Oscar’larının da sahibi oldu. Filmin hikayesinin gücü, onun uzun yılların unutulamayacağının bir garantisi. Yalitza Aparicio’nun canlandırdığı orta sınıf Meksikalı bir ailenin hizmetçisinin hayatını takip eden hikaye, 1970’lerin başındaki Mexico City’deki huzursuzlukla bağlantılı olarak üzücü bir akışa sahip.

İlginizi çekebilir: En iyi Kore filmleri: Eskiler, yeniler, çok izlenenler ve yüksek puanlılar

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale