dummy

Gelişmeniz için harika bir fırsat: Eleştirilmekten korkmayın

Gelişmeniz için harika bir fırsat: Eleştirilmekten korkmayın

Geçen gün annemi eleştirirken yakaladım kendimi. Hatta “geçen yine annemi eleştiriyorum” desem daha doğru olacak. Bu seferki yargım; birilerini eleştirmesi. Bu yorumumu onunla paylaşınca beni de eleştiriveriyor. Zaten başta ben de ona laf ederek, onu eleştirmiştim. Bir yumurta tavuk hikayesine daha hoş geldiniz!

dummydummy

Başkalarını eleştirmek konusunda çoğumuzun yüksek lisansı var. Ama konu eleştirilmek oldu mu işin rengi değişiyor. Kendi üzerimizde çalışmıyor, kendimizi yeterince tanımıyorsak oklar bize çevrildiği gibi aslan parçası kesiliyoruz. Kendimde kabul ettiğim ve üzerinde halihazırda çalıştığım konularla ilgili gelen eleştiriler değil dediğim. Henüz aydınlığa çıkarmadığım, acıttığı için derinlerde gizlediğim kısımlarımdan bahsediyorum. Hatta belki henüz gizlediğimi bile fark etmediğim.

Yapılan bazı eleştirileri üzerime almayabiliyorken, bazılarına tepkili olabiliyorum. İşte o tepkiyi yakaladım mı, gün sonu ödevim geliyor. Oturuyorum içinde hissin. Çünkü aslında bizimle ilgili yapılan her yorum, büyümemiz için müthiş bir fırsat. Aynı fikirde olalım ya da olmayalım bu durum değişmiyor. Karşımızdakinin eleştirisine katılmıyorsak dahi vereceğimiz tepkiyle gelişebiliriz. Hele bir de aynı fikirdeysek gelsin yeni öğretiler.

Bu gibi durumları verimle yönetebilmekteki ilk adım, söylenenleri nasıl algıladığımıza dikkat etmek. Hemen cephe almak yerine, söylenenden anladığımıza değil de karşıdakinin ne anlatmak istediğine odaklanmalıyız. Bizim iyiliğimize olacak bir şeyler illa ki çıkmalı yorumundan. İkinci adım da nasıl tepki verdiğimize odaklanmak. Her eleştiriden sonra iki seçeneğimiz oluyor. Ya karşıdakine kızarak tepki vereceğiz ya da “haklı olabilirsin” veya haklı olduklarını düşünmüyorsak da kibarca “verdiğin fikir için teşekkür ederim ama ben öyle düşünmüyorum” diyebiliriz.

Eleştiriye açık olmak konusunda, her şey gibi çift taraflı işliyorsa korkumdan en sevdiklerimi eleştirmeyi bırakmaya başladım. Annem hariç. O en son.

İlginizi çekebilir: Boğulmamanın yegane yolu: Dalgaların üzerinde süzülmeyi öğrenmek

Yasemin Yapanar: Yasemin, Savannah College Of Art And Design - Güzel Sanatlar ve Fotoğrafçılık mezunu. Dört yıl boyunca Bernaylafem İletişim ve Marka Danışmanlığı’nda marka temsilciliği yaptı. Ajans tecrübesi sonrası, etkinlik ve marka yönetimi alanına “freelance” devam etti. Dünya dalış rekortmeni Şahika Ercümen, Pizza Emirgan/Gizli Kalsın gibi markalarla çalıştıktan sonra kendini, annesi olduğu Kolektif House’ta buldu. Kolektif’in kuruluşundan itibaren marka/kültür ve pazarlama departmanlarını yönetti. Tasarım, üyelik ve IK departmanlarına dokundu. Farklı alanlarda marka/kültür, pazarlama ve IK danışmanlığı vermeye devam ediyor. Yasemin’in en büyük ihtiyacı kırılganlıklarımızın konuşulması, gölgelerimizin dile gelmesi. Tüm gayesi gayreti; kendini olabildiğince samimi bir şekilde ortaya koyarak, hayatta aynı yerlerde zorlandığımızın ilhamı olmak. Bu hayalinin ilk ürünü; ‘Bilinçli Geyik’ isimli podcast’inde vücut buldu. Karşınızda kusurları, kırılganlıkları, korkularıyla olduğu ve deneyimlediği kadarıyla soyunuyor. Ve bi' tık tiye alıyor hallerini/hallerimizi. Zaman zaman kendini atıyor ortaya. Bazı bazı da konuk ağırlıyor. Bir diğer yandan Instagram’da kısa farkındalık video’ları çekiyor, orada burada makaleler yazıyor. ‘Kırılganlık Paylaşımları’ buluşmaları organize ediyor.
İlgili Makale
whatsapp