Gelecekten mektup var: Yaşlılığınız size ne derdi?
Soundala Theraphy, Rida Kiraşi’nin kurduğu sesle şifa alanında çalışmalar düzenleyen, inzivalar yapan, Spotify’a hepimizin yararlanabileceği meditasyon albümleri çalışan; tüm bunlarla hepimize alan ve kalp açan bir kurum, kuruluş. Instagram sayfalarını ben severek takip ediyorum. Oradan hem etkinlikler hakkında bilgi edinebilirsiniz, hem de günlük kalp, kafa açıcı sorular, anlar fışkırıyor.
Doğru soruların önemini, kıymetini bilen bir insan olarak doğru sorulara yönlendiren bir hesap Soundala-Rida. Her paylaşım okuduğumda beni hep bir an durduruyor. Instagram’daki klasik aşağı doğru, hızlı hızlı geçtiğimiz parmak hareketlerim o sorularda bir duruyor.
Dün şöyle bir soru paylaşıldı: “Yaşlılığındaki sen bugün gelse, sence sana ne derdi?”
Gülümsemeye başladım. İçimden bir ses benimkinin söyleyecek iki kelimeden fazlası var dedi. Bayağı bayağı bana bir mektubu olduğunu söyledi. İstedim ki yaşlı, olgun Gamze’nin söyleyecekleri benimle beraber size de konuşsun. Belki sizin yaşlı ve şimdiki hallerinize de dokunur ve bir mektuptan bambaşka bilge mektuplar doğar. Neden olmasın?
Bakalım benimki bana ne diyor? Can kulağıyla dinlemeye hazırım!
“Sevgili her şeyi bildiğini sanan Gamze’ciğim…
Nasılsın? Ben buralarda gayet iyiyim.
Öncelikle en baştan bil ve rahatla diye söylüyorum: Tam da istediğimiz gibi bir hayat yaşadık, yaşıyoruz! Hemen omuzlar gevşesin şimdi, koca, rahat, oh çeken bir nefes alınıp gerinilsin. Mis! Senin şu her şeyden önce zihin doyurma huyun/huyumuz yok mu; heh işte o hep var ve olacak. Biz de böyleyiz. Hiç sorun yok. Bildiğimden böyle bir giriş yapmak istedim.
Şu an sana hiç öyle gelmiyor biliyorum. 35 yaşındasın ve bayağı da yaşadığını zannediyorsun hayatı ama sana bir haberim var: Henüz yolun çok başındasın! Yaşam, bambaşka bir kapıdan senin için daha çok yeni başlıyor. Bunu duyunca heyecanlandın yine yüzümüzde en sevdiğim kocaman gülümsememizle değil mi? Hayat boyu seni kollarında zevkle taşıyacak merak ve heyecanını, bunların gözlerine parlaklık olarak yansıyan halimizi taşıyor olacağız! Tam şu an ben de aynı haldeyim! Meraklı, her zaman biraz muzırlık içeren o gülen gözler yaşlı halimizde de bizimle! Yaşlanıp hayattan vazgeçen insanlardan olmaktan korktuğunu biliyorum. Olmuyoruz, olmayacağız. Çok da fazla ipucu vermek istemiyorum yaşayıp göreceksin zaten diye ama bazen bilmek seni daha güvenli yapıp rahatlatıyor. O noktalarda böyle minik ipuçları bugün ya da başka zamanlarda ne zaman soracak olursan bana, söz söyleyeceğim. Bu noktada diyebileceğim şey: hayata, insana, yola, yolculuğa dair merakını hep aktif tut. Seni oradan oraya sürükleyen, seni hiç ummadığın yerlerde bulduran soruları hiç bırakma. Sorudan soruya, hayalden hayale kon dur. Gerisini de düşünme. Gerisi zaten geliyor olacak.
Heyecanlı gülümsemen yanında bana hem güvenip hem bir yandan da güvenemeyip:
‘Nasıl istediğimiz gibi yaşadık ya?’ diye hafif isyan ederek soru sorduğunu da duyar gibiyim. Zihin sınırlamalarından, kalıplarından, toplumsal inançların üzerindeki yüklerinden özgürleşmene birazcık daha zamanın var. O yüzden şu an, sana ait olmayan çerçevelerde istediğin hayatı yaşamıyor gibi hissetmen normal. Hayatının hangi döneminde olursan ol kendine sormayı asla unutmaman gereken üç soruyu buraya bırakıyorum:
Bu inanç/istek/arzu/hayal bana mı ait?
Takipte misin? (Bu sorunun açılımı için geçen haftalardaki yazımı okuyabilirsiniz.)
Tam şu an ihtiyacım aslında ne?
Bu soruları hiç bırakmamanı öneririm. Ben buralarda hala kullanıyorum. Ermedik yani insanız günün sonunda. Bunu da çok unuttuğun oluyor biliyorum. İnsan olduğunu unutup dönem dönem çok yükleniyorsun kendine. Sonu gelmeyen beklentiler ve ah altında ezilmelerin. Kendi kendine yapıyorsun hepsini. Aç gözlerini. Derinlere dalmayı hep seviyoruz, seveceğiz evet ama ben anladım ki dünyada yaşam yeryüzünde! Yüzeyde yani. Derinlerde yüzeceğim diye yeryüzündeki güzellikleri kaçırıyorsun. Belki buna birazcık dikkat etmek isteyebilirsin. Ne dersin?
Uff! İşin aslı bir de fazla ciddisin! Her şeyi çok bildiğini sandığın için bir ciddiyettir almış başını gidiyor sende. O yüzden içten içe aslında çok eğlenceli bir insan olmak istiyor olabilir misin? Haydi bunu bir düşün derim.
Merak etme oturup sana akıl falan düzmeyeceğim. Hala aynı düşünüyoruz en azından bu konuda. Herkesin aklı kendine! Ben şu an tüm geçeceğin yolları yürümüş biri olarak; minicik ufacık, kolaylaştırıcı ipuçları diyelim. Akıl dersem genç halimi yani seni bile kaybedebilirim biliyorum. Evet, hala bazen inatçıyız işte bir şekilde.
Çok bile konuştum belki şimdilik.
Öyle koca koca şeylere gerek yok anlayacağın.
Kalbin her zaman biliyor. Sen her zaman duyuyor oluyorsun. Sadece duyduğundan şüphe etme. Kendinden şüphe etme. Sadece yürü çoğu zaman nereye gideceğini bile bilmeden. Hayatın senin için müthiş süprizleri olacak.
İyi eğlenceler!
Gamze.”
Çok ciddiymişim.
Haklı.
Çok derinlerdeymişim.
Yine haklı.
Konuşmak çok iyi geldi, mesajlar alındı.
Sizinkiler size neler diyor?
Sevgiyle…
İlginizi çekebilir: Son kullanma tarihi dolmuş isteklerin peşini bırakmak: İç sesiniz size doğru yolu gösterecek