Hayatımıza yeni bir alışkanlık katmak veya bir kararı uygulamak istediğimizde, en önemli yoldaşımızın içsel disiplin olduğunu görürüz. Disiplin denince aklımızda kaçınılmak istenen bir durum canlanıyor olabilir. Bu da çok normal çünkü disiplini sıkı, katı olması gereken bir şey olarak öğrendik ve disiplinden kaçınca özgür hissettik. Algımızı bu yönde şekillendirmiş olan, ailemizde veya okullarda gördüğümüz bu türe dışsal disiplin deniyor. İçsel disiplin ise kişinin kendi kendine bir şeyi tutarlı bir şekilde, aynı rutin içerisinde yapabilme becerisi olarak geçiyor. Disiplin olmadan gelişim olması mümkün değildir. Bu yüzden maruz kaldığı bütün kötü etiketlemelere rağmen, bu yazıda biraz disiplin güzellemesi yapacağım.
Kendimize bir hedef belirlediğimizde, yapmamız gereken şey bu hedefe nasıl ulaşabileceğimize dair bir plan yapmaktır. Bunun yanında gelecekte olmak istediğimiz yeri düşünerek, oraya gidebilmek için nasıl biri olmamız gerektiğini de tasarlamak gerekir. O günden bugüne geri sarıp baktığımızda ise sorabiliriz: Benim günbegün hangi adımları atmam gerekiyor? Hangi alışkanlıkları hayatıma katmam veya çıkartmam gerekiyor? Neyi daha iyi yapmayı öğrenmem gerekiyor? Kendimize belirli rutinler ve kurallar belirileriz, böylece içsel disiplin bizim yol haritamız haline gelir. Disiplinimiz, sınırlarımızı ve atacağımız adımları belirler. Planlarımızı gerektiğinde günceller ve yavaş yavaş kendi yolumuzda ilerlemenin zevkine varırız.
Tabii, hayatta her yol burada anlatıldığı gibi sorunsuz ilerlemiyor. Bildiğimiz gibi belirlenen hedeflere ulaşmakta en çok zorlanılan ve içsel disipline en çok ihtiyaç duyduğumuz nokta, işte tam da bu yolda olma noktası. Bu süreçte yoruluyoruz, sıkılıyoruz, zorlanıyoruz, yoldan çıkabiliyoruz. Bu yüzden herhangi bir davranış kalıbını kendi kendimize içselleştirmeden, dışarıdan duyduğumuz şekliyle uygulamanın çok da sürdürülebilir olmadığını düşünüyorum. İçselleştirmek noktasını kendi bakış açımıza göre anlamlandırmak veya değerlerimize bağlamak olarak detaylandırabilirim. Örneğin, sağlığına dikkat etmek adına şeker tüketmeme davranışını içselleştirmiş bir kişinin yaptığı, sağlık değerini önceliklendiren bir seçimdir. Süreç içerisinde ilerlemek ve ilerlemeye devam etmeyi istemek için sağlam bir “neden”e ihtiyacımız var. Kendi değerlerimizi işin içine kattığımızda, içsel disiplinimiz güçlenir ve başladığımız işin devamını getirmek daha mümkün hale gelir.
Gördüğümüz haberlerde olsun, kendi arkadaş ortamlarımızdaki konuşmalarda olsun hep sonucun önemle vurgulandığına şahit oluruz. Oysa asla göz ardı edilemeyecek bir gerçek var ki, süreç boyunca müthiş bir çalışma, emek ve disiplin var. Belirli bir sonuca ulaşmış insanların ne kadar çok çalıştıkları, ne kadar çok zorlandıkları, hangi psikolojik süreçlerden geçtikleri veya nelerden fedakarlık ettiklerinden hiç bahsedilmez. Başarmış olanlarla ilgili “çünkü o daha şanslı” gibi yorumlar yapıldığında, bazı insanların başarılarını çabasız elde ettiğine dair bir inanç yaratılır. Bu düşünceye inanmayı seçen biri, deneme cesaretini bile göstermez; çok çalışma zahmetine girmeden, bedel ödemeyi göze almadan, doğal olarak sorumluluk almanın ağırlığından özgürleşmiş olur. Hayatta gelişmeyi ve ilerlemeyi arzu edenler ise disiplinli bir şekilde çalışmanın, evet zorlayıcı, ancak ödüllendirici de bir süreç olacağına inanırlar.
İyileştirmek istediğiniz herhangi bir konuyla ilgili, atabileceğiniz en küçük adım ne olurdu? “Hayatınızı iyileştirmek mi istiyorsunuz? İşe odanızı toplamakla başlayın” diye biz söz okumuştum. İhtiyacımız olan, kendimize denemeye değer bir hedef belirlemek, gereken çabayı ortaya koyabilmek ve sonra bunu tutarlı bir şekilde sürdürmek. Konunun çoğu kişi için bilgi eksikliğinden ziyade, uygulama eksikliği olduğunu zannediyorum. Zorluk hayatın bir gerçeği ise, bazen zorlanma duygusu ile kalabilmek de disiplin gerektiriyor.
İlginizi çekebilir: Odaklanmak neden bu kadar zor: Anda olmak için ne yapabiliriz?