X

Geleceği yeniden hayal etmek için yavaşlamayı keşfedin

Hız sizin için ne anlama geliyor? Yavaşlığın sizde uyandırdığı duygu ne? Belki öfke? Yavaşlık, ne zamandan beri bir tür beceriksizlik olarak kabul ediliyor? Hızın böyle yüceltilmesinin arkasındaki temel motivasyon aslında ne?

Bana bu soruları sorduran, yeni bitirdiğim kitap. Efsun Ecem Üçkardeş’in çevirisiyle okuduğumuz Yavaşlamak – Hız Çağının Sonu: Dünya, Ekonomi ve İnsanlık İçin Neden Böylesi Daha İyi? isimli kitabı okurken doğan soruları, notlarımı ve yorumlarımı bu yazıda meraklısına aktarıyorum.

Elimizde listelerde yaşıyoruz. Mutlu olmak için, başarılı olmak için, daha çok sevilmek için neleri çözmemiz, nelere sahip olmamız ve neleri geride bırakmamız gerektiğine dair binlerce listemiz var. Hal bu olunca, bu listelere layık olabilmek için günümüzün her anını “dolu dolu” geçirmek zorunda kalıyoruz. Durmak, dinlenmek, demlenmek artık geçer akçe değil. Kimsenin durup bir an tefekkür etmeye zamanı yok. Liste uzun, liste bizi bekliyor.

Yemek yerken, duş alırken, çalışırken, kitap okurken, seyahat ederken hızlı olmamız gerekiyor. Hayatımızı yaşamaya değer kılmaya çalışırken aslında hayatı ıskalıyoruz çünkü böyle hızlı koşarken, hayatın keyfini çıkarmak bir hayli zorlayıcı, hatta belki de imkansız. Yavaşlamaya, durmaya ve zaman zaman hayat rotamızı yeniden oluşturmaya ihtiyacımız var.

Coğrafya, Sosyoloji ve Toplum Bilimleri ve Sosyal Tıp ve Toplum Hekimliği bölümlerinden dersler veren Danny Dorling, Yavaşlamak isimli kitabında birçok disiplini bir araya getirerek modern toplumumuzun yavaşlamaya duyduğu ihtiyacı ve bunun faydalarını tartışmaya açıyor.

Kapitalizm ve sanayileşme ile birlikte kültürümüze ve hayatımıza dahil olan “daima ileri” anlayışı, hem dünyayı hem de bizi tükenmişlik noktasına getirdi. İçimizde bizi yiyip bitiren, her sabah ümitsizlik içerisinde yataktan kalkmamıza neden olan ise kolektif gölgemizin bize sunduğu reçeteler: daha HIZLI şekilde, daha KOLAY yoldan, daha FAZLAsına sahip ol! Dünyadaki bu yıkımın sebebi biziz. Dorling, okura, bu yıkımı durdurmanın ve yeni bir gelecek hayali kurmanın vaktinin geldiğini söylüyor ve kitapta, “Nasıl bir gelecek tasavvur etmeliyiz?” sorusuna, insanlık olarak içselleştirebileceğimiz ve sürdürebileceğimiz yanıtlar arıyor.

Kitabın ilk bölümü, geleceğe atılan bir bakış ile başlıyor ve kendi istikametini de işaret ediyor: Yakında torunlarımız (ve diğer insanların torunları) şimdi nasıl olduğumuza bakacak ve süregelen dönüşümü neden göremediğimizi soracaklar. Ancak savunmamızda, hızlı bir trende olduğumuzu ve aniden fren yapıldığında ileriye doğru fırlatıldığımızı hissettiğimizi hatırlamakta fayda var. Sadece geriye baktığımız vakit, artık eskisi kadar hızlı ilerlemediğimizi görüyorsunuz. Bu kitap da geriye bakıyor.

Yazar bu kitapta aslında şunu ortaya koyuyor: Baş döndüren bir hızla ilerlediğimiz günler geride kaldı. Biz henüz fark etmemiş olsak da, 1970’lerden beri, adım adım yavaşlıyoruz. Peki Danny Dorling, bu yavaşlamayı nasıl temellendiriyor derseniz, burada onun farklı disiplinlerle bir arada çalışma becerisi ve deneyimi devreye girmiş: Doğurganlık oranları, kişi başına düşen GSYİH’deki büyüme, yaşam beklentisindeki artışlar ve hatta yeni toplumsal hareketlerin sıklığı, son birkaç kuşaktır nasıl istikrarlı bir şekilde yavaşladığımızın göstergesi.

Kitapta aktarıldığı kadarıyla Sakız Adası, yüzyıllardır yavaşlamanın olduğu bir bölge olarak biliniyor. Efsanelere göre Homeros da Sakız Adası’nda doğmuş. Kitapta hikayesine yer verilen genç bir çift, daha yavaş yaşamak ve daha yavaş üretmek için, atalarından kalan Sakız Adası’ndaki eve yerleşiyorlar ve çevrelerindeki insanlar, bu yavaşlama arzusuna bir türlü anlam veremiyor. Sakız, sanayileşmiş üretim sürecinin aksine, yavaşlık ve özen talep ediyor. Genç yaşında iki insanın kurdukları hayattan vazgeçerek yavaşlamak için sakız üretimi yapmaya başlamaları, “daha hızlı, daha kolay, daha çok” reçetesine sadakatle bağlı kalanları elbette şaşırtıyor. Halbuki şaşıracak bir şey yok; bu çağrı, hepimize. Sadece bazılarımız henüz ona nasıl kulak vereceğimizi bilmiyoruz.

Danny Dorling, WorldMapper isimli bir projenin de kurucuları aslında. Hayli ilgimi çeken bu projenin amacı, dünya ülkeleri hakkında çok çeşitli sosyal ve ekonomik verileri temsil etmek için yeni görselleştirme tekniklerinden yararlanarak, farklı bölgeler arasındaki karşılaştırmaları ve ilişkileri tasvir etmek için kartogramlar olarak bilinen harita projeksiyonlarını kullanmak. Dünyaya farklı bir pencereden bakmak dedikleri bu olsa gerek. İlk başta anlaması biraz zor olsa da, bu haritalarla dünyanın hikâyesini yeniden keşfetmek isterseniz web sitelerini ziyaret edebilirsiniz: https://worldmapper.org/

İlginizi çekebilir: Koşulsuz Şefkat: Yeniden başlayabilmenin gücünü hatırlatan, bilgelik dolu bir rehber

Özge Uysal: Ben Özge Uysal. İstanbul'da doğdum, büyüdüm. Lisans eğitimimi Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Felsefe Bölümü'nde tamamladım. Kitap editörüyüm, aynı zamanda kitaplar ile ilgili hazırladığım yazılar çeşitli mecralarda okuru ile buluşuyor. Yaklaşık 4 yıldır yoğun ve derin olarak reiki, meditasyon, Şamanizm, yoga ve mindfuness ile ilgileniyorum. Usui reiki ve kundalini reiki master'ıyım ve yoga eğitmeniyim. Hawaili şamanların kullandığını araçlardan oluşan kadim öğreti ho'oponopono eğitimlerine de devam ediyorum. Yazılarımın kalbinizi ve zihninizi şefkatle beslemesini diliyorum. AHO.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale