Geleceği yeniden hayal etmek için yavaşlamayı keşfedin
Hız sizin için ne anlama geliyor? Yavaşlığın sizde uyandırdığı duygu ne? Belki öfke? Yavaşlık, ne zamandan beri bir tür beceriksizlik olarak kabul ediliyor? Hızın böyle yüceltilmesinin arkasındaki temel motivasyon aslında ne?
Bana bu soruları sorduran, yeni bitirdiğim kitap. Efsun Ecem Üçkardeş’in çevirisiyle okuduğumuz Yavaşlamak – Hız Çağının Sonu: Dünya, Ekonomi ve İnsanlık İçin Neden Böylesi Daha İyi? isimli kitabı okurken doğan soruları, notlarımı ve yorumlarımı bu yazıda meraklısına aktarıyorum.
Elimizde listelerde yaşıyoruz. Mutlu olmak için, başarılı olmak için, daha çok sevilmek için neleri çözmemiz, nelere sahip olmamız ve neleri geride bırakmamız gerektiğine dair binlerce listemiz var. Hal bu olunca, bu listelere layık olabilmek için günümüzün her anını “dolu dolu” geçirmek zorunda kalıyoruz. Durmak, dinlenmek, demlenmek artık geçer akçe değil. Kimsenin durup bir an tefekkür etmeye zamanı yok. Liste uzun, liste bizi bekliyor.
Yemek yerken, duş alırken, çalışırken, kitap okurken, seyahat ederken hızlı olmamız gerekiyor. Hayatımızı yaşamaya değer kılmaya çalışırken aslında hayatı ıskalıyoruz çünkü böyle hızlı koşarken, hayatın keyfini çıkarmak bir hayli zorlayıcı, hatta belki de imkansız. Yavaşlamaya, durmaya ve zaman zaman hayat rotamızı yeniden oluşturmaya ihtiyacımız var.
Coğrafya, Sosyoloji ve Toplum Bilimleri ve Sosyal Tıp ve Toplum Hekimliği bölümlerinden dersler veren Danny Dorling, Yavaşlamak isimli kitabında birçok disiplini bir araya getirerek modern toplumumuzun yavaşlamaya duyduğu ihtiyacı ve bunun faydalarını tartışmaya açıyor.
Kapitalizm ve sanayileşme ile birlikte kültürümüze ve hayatımıza dahil olan “daima ileri” anlayışı, hem dünyayı hem de bizi tükenmişlik noktasına getirdi. İçimizde bizi yiyip bitiren, her sabah ümitsizlik içerisinde yataktan kalkmamıza neden olan ise kolektif gölgemizin bize sunduğu reçeteler: daha HIZLI şekilde, daha KOLAY yoldan, daha FAZLAsına sahip ol! Dünyadaki bu yıkımın sebebi biziz. Dorling, okura, bu yıkımı durdurmanın ve yeni bir gelecek hayali kurmanın vaktinin geldiğini söylüyor ve kitapta, “Nasıl bir gelecek tasavvur etmeliyiz?” sorusuna, insanlık olarak içselleştirebileceğimiz ve sürdürebileceğimiz yanıtlar arıyor.
Kitabın ilk bölümü, geleceğe atılan bir bakış ile başlıyor ve kendi istikametini de işaret ediyor: Yakında torunlarımız (ve diğer insanların torunları) şimdi nasıl olduğumuza bakacak ve süregelen dönüşümü neden göremediğimizi soracaklar. Ancak savunmamızda, hızlı bir trende olduğumuzu ve aniden fren yapıldığında ileriye doğru fırlatıldığımızı hissettiğimizi hatırlamakta fayda var. Sadece geriye baktığımız vakit, artık eskisi kadar hızlı ilerlemediğimizi görüyorsunuz. Bu kitap da geriye bakıyor.
Yazar bu kitapta aslında şunu ortaya koyuyor: Baş döndüren bir hızla ilerlediğimiz günler geride kaldı. Biz henüz fark etmemiş olsak da, 1970’lerden beri, adım adım yavaşlıyoruz. Peki Danny Dorling, bu yavaşlamayı nasıl temellendiriyor derseniz, burada onun farklı disiplinlerle bir arada çalışma becerisi ve deneyimi devreye girmiş: Doğurganlık oranları, kişi başına düşen GSYİH’deki büyüme, yaşam beklentisindeki artışlar ve hatta yeni toplumsal hareketlerin sıklığı, son birkaç kuşaktır nasıl istikrarlı bir şekilde yavaşladığımızın göstergesi.
Kitapta aktarıldığı kadarıyla Sakız Adası, yüzyıllardır yavaşlamanın olduğu bir bölge olarak biliniyor. Efsanelere göre Homeros da Sakız Adası’nda doğmuş. Kitapta hikayesine yer verilen genç bir çift, daha yavaş yaşamak ve daha yavaş üretmek için, atalarından kalan Sakız Adası’ndaki eve yerleşiyorlar ve çevrelerindeki insanlar, bu yavaşlama arzusuna bir türlü anlam veremiyor. Sakız, sanayileşmiş üretim sürecinin aksine, yavaşlık ve özen talep ediyor. Genç yaşında iki insanın kurdukları hayattan vazgeçerek yavaşlamak için sakız üretimi yapmaya başlamaları, “daha hızlı, daha kolay, daha çok” reçetesine sadakatle bağlı kalanları elbette şaşırtıyor. Halbuki şaşıracak bir şey yok; bu çağrı, hepimize. Sadece bazılarımız henüz ona nasıl kulak vereceğimizi bilmiyoruz.
Danny Dorling, WorldMapper isimli bir projenin de kurucuları aslında. Hayli ilgimi çeken bu projenin amacı, dünya ülkeleri hakkında çok çeşitli sosyal ve ekonomik verileri temsil etmek için yeni görselleştirme tekniklerinden yararlanarak, farklı bölgeler arasındaki karşılaştırmaları ve ilişkileri tasvir etmek için kartogramlar olarak bilinen harita projeksiyonlarını kullanmak. Dünyaya farklı bir pencereden bakmak dedikleri bu olsa gerek. İlk başta anlaması biraz zor olsa da, bu haritalarla dünyanın hikâyesini yeniden keşfetmek isterseniz web sitelerini ziyaret edebilirsiniz: https://worldmapper.org/
İlginizi çekebilir: Koşulsuz Şefkat: Yeniden başlayabilmenin gücünü hatırlatan, bilgelik dolu bir rehber